Babanın hayalindeki çocuk
Bazı anneler çocukları arasında mukayese yaparak, “Büyük kızım uysal bir çocuktur, aile içinde ya da dışarıda bizi üzecek bir şey yapmaz. Uyumludur ama küçüğüm bizi çok zorluyor, ne yapsak fayda vermiyor, sözümüzü dinlemiyor” diye şikayetlenirler. Annelerin zihninde hep ideal bir çocuk imgesi vardır ve bütün kardeşlerin bu kalıba uymalarını beklerler. Oysa her çocuk kendine özgüdür, hiçbiri diğerinin aynısı değildir. Yani elma elmadır armut armuttur. Eğer elmayı armut yapmaya kalkarsanız başarılı olmanız mümkün olamaz.
Annelerin zihninde ideal bir çocuk figürü olduğu gibi ideal bir genç figürü de vardır. Bu genç, başarılıdır, anne-babanın sözünü dinler, toplumun kurallarına uyum sağlar, arkadaşları arasında takdir edilir ve sevilir. Bu genç hata etmez, yarışı her zaman önde götürür. Ne var ki, bazı anne-babalar hayallerinin aksine, söz dinlemeyen, itiraz eden, başkaldıran, sürekli özgürlük isteyen bir çocuğa sahiptirler. Böyle durumlarda anne-babanın ilk eylemi genci yargılamak ve kısıtlamak oluyor. “Sen çok saygısızsın, senden adam olmaz, senin için verdiğimiz emekler haram olsun” diye çıkışır ve gençle çatışmaya başlarlar. Anne-babanın bu tutumu gencin evden uzaklaşmasına neden olur.
Anne-baba ailede yaşanan çatışmayı müşterek bir ortamda çözüme götüremez ve adeta bir yarışa çevirirler. Ben altta kalmam niyetiyle hareket edip genci rencide etmeye devam ederler. Onlara göre bu çocuk kendilerini çevreye karşı rezil etmekte, insanlar nazarında değerli olabilecek hiçbir şeye sahip olamamakta ve söz dinlememektedir. Anne-baba bu tavırlarına devam ettikçe, genç savunmaya geçip biraz daha uzaklaşmaktadır. Olayı yarışa çevirip, galip gelmeliyim anlayışı ile hareket etmek fayda değil zarar getirmiştir. Anne-baba gerektiğinde sessiz kalıp, çocuklarını kazanmanın yollarını aramalıdırlar. O vakit zaten yarışı kazanmış sayılırlar.
Aile ile arası açılan genç arkadaşlarına daha fazla yakınlaşarak kendine yer edinmeye çalışır. Genç, sevilmediğini, değer verilmediğini ve ailenin kendisini yalnız bıraktığını düşünmeye başlar. Anne-baba ise gencin bu durumunu şımarıklık ve başıboşluk olarak yorumlarlar.
Anne-babalarla görüşmelerimde, en etkili şeyin sevgi olduğunu ifade ediyor ve bunun geçerliliğine kuvvetle inanıyorum. Fakat ebeveynler sevgilerini nasıl gösterebilecekleri noktasında çarpık düşüncelere sahipler. O yüzden çocuklar sevildiklerini hiçbir şekilde hissedemiyorlar.Unutmayalım, sevgi daima şefkatten beslenir. Şefkatten yoksun bir sevgi, sevgi değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.