Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tayyip Bey Sarayı Sırtına Alıp Götürecek mi?

Tayyip Bey Sarayı Sırtına Alıp Götürecek mi?

Salonda değil, sahada birisi olarak yıllardır memleketimi karış karış gezerim. Yine çeşitli vesilelerle dünyanın diğer şehirlerini de gördüm.

Tarihi şehirlerin Cumhurbaşkanlığı veya başkanlık binaları, o şehirlerin tarihleriyle yaşıt olup, her birinin kendi ölçeğinde muhteşemlikleri vardı.

Türkiye ise 90 yıldır ilk defa adam gibi bir Cumhurbaşkanlığı sarayına kavuştu. Burası bir devlet, artık mutlu azınlıkların çiftliği değil.

Diğer dünya devletlerinin Cumhurbaşkanlığı sarayları, başkanlık binaları o ülkelere yakıştırılırken, neden bizim bir Cumhurbaşkanlığı sarayımız olmasın.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, görev süresi bitince binayı sırtlayıp götürecek hali yok. Kim götürmüş ki o götürsün.

Bu saray devletin ve milletin malıdır. Tayyip Bey’den sonra kim gelirse o oturacak. Orada şahıs değil, devlet temsil edilmektedir.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren iş başına gelen hükümetlerin, darbelerin, muhtıraların memlekete maliyeti böyle 10 tane saray yapardı.

Milletimiz 80 yılda şöyle üst üste iki yıl belini doğrultup, kendi kurduğu devletiyle barışamadı. Sürekli kavgayla, tartışmayla geçti ve millet rahat nefes alamadı.

Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı köşkünün önünde korna çalmak, yavaş yürümek, yüksek sesle konuşmak, köşke 30 saniye süreyle “Acaba içeride nasıl insanlar var” diye bakmak yasaktı.

Köşkten birileri çıkınca nasıl birisi diye tepeden tırnağa incelerdik. Bizim gibi konuşunca; “Haa bizim gibiymiş” diye sevinir, hele bir de gülümserse falan yanına biraz daha yaklaşırdık.

Rahmetli Özal’a kadar bırakın mescidi, köşke seccade bile girmedi. Civardaki en yakın camilerin ezanları yıllarca kısık okundu.

“Sabah ezanları köşke duyuluyor” diye diyanete talimat verilip, daha uzaktaki camilerin de hoparlörü kısıldı.

Cumhuriyetten bu yana Çankaya köşkünde “şehitli milli bayramlar” ve çeşitli sebeplerle verilen resepsiyonlarda tüketilen içki parasıyla nice devlet sarayları yapılırdı?

Hamdolsun yeni sarayda mescid var, rahatça namaz kılan insanlar var. Bir tek şarap mahzeni yok.

Son on yıldır, bütün dünyaya devlet olduğumuzu gösterdik. Altmış yıllık geçmişi olan işgalci İsrail’in hükmettiği ülke olmaktan çıkıp, İsrail’e ve onlar gibilere “dur” diyen ve İslam dünyası ile yeniden kardeşliğimizi tesis eden bir ülke olduk.

Bu toprakların sahipleri, bu devletin vatandaşları, 80 yıl; korkularla, endişelerle, kayıplarla, tehditlerle sürekli pısarak yaşadı.

Sadece istedikleri gibi at koşturanlar, haram içerisinde yüzenler, Müslüman bir toplumun tüm dini ve milli değer yargılarına düşman olanlar rahattı.

Bugün aynı çevreler “yanlarına sığınanlarla” birlikte, Tayyip Bey’in ve milletin inancına olan öfkelerini, milletin malı olan Cumhurbaşkanlığı sarayı üzerinden kusmaktalar.

Oysa aklıselim sahibi her insan, sarayın maliyeti üzerinden çıkar elde etmeye çalışanların paçasından binbir pisliğin döküldüğünü pek ala bilmekte ve görmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi