Avrupa ilmi Osmanlıca'dan miras aldı
Osmanlıca dersi bazı okullarda seçmeli ders olarak okutulacakmış. Hemen olacak bir iş değil ama olması gereken bir ders. Avrupa bütün ilimleri bu Osmanlıca eserlerden öğrendi.
Osmanlıca diye bir dil yok. Osmanlıca Türkçe’nin bir dalıdır. Farsça ve Arapça kelimeler içinde çok vardır. Bir keresinde İsmet İnönü bu işe bir harp açmaya kalktı da “Arapça kelimeleri Türkçe’den ihraç etmek lazım” diye bir cümle kurdu. Şimdi “Kelime”, “İhraç“ ve “Lazım” sözcükleri Arapça zaten. Bunlar artık iç içe girmiş bunları ayırt etmeye çalışırsan rezil olursun. Osmanlıca Arap harfleriyle yazılır ama dili Türkçe’dir. Türkçe olduğu için Arap anlayamaz. Arap da onu Arapça zannedip okumaya zorlar. Hattat yanlış yazdı sanıp hattata söven de oluyor. Hemen olacak iş değil.
EĞİTİM YETERSİZ
Bugün okulların verdiği eğitimin yeterli olduğu söylenemez. İmam Hatip ve İlahiyat’ın verdiği tefsir, hadis eğitimi yeterli değil.
8 sene İlahiyat’ı bitiren adam, geldi bizde 8 sene daha okudu. Adam ancak ondan sonra: “Ben bir ayete hadise şimdi mana verebiliyorum, Arapça ibare anlayabiliyorum” dedi. Eğitim hiç yeterli değil ama bu hiç olmasın demek değil. Dolayısıyla bir başlangıçtır. Avrupa bütün medeniyeti, bütün ilimleri Endülüs İslam Devleti’nden miras aldı. Uzay bilimleri Müslümanlar’da çok ileriydi, hep onlardan istifade ettiler.
İPUÇLARI OSMANLICA’DA
Osmanlıca ve Arapça okutulan eserlerde uzayla, tıpla ilgili ne bilgiler var. Dünyanın peşine düştüğü, milyar dolarlar harcadığı konularla ilgili ipuçları var. Ama sen çocuğuna bunu yasak etmişsin. Nasıl bu kadar bilgiyi çeviri yapıp da kitaplara geçireceksin.
GÂVUR “TÜ KAKA” DEMİŞ
Gâvur bunlar için sana “Tü kaka” demiş, “Bunlara sakın yanaşma” demiş ve böylece elinden attırmış onları. Sen de çocuk gibi saflık yapmışsın.
Şimdikiler cahil bir toplum olarak yetişti.
Babasının mezar taşını okuyamayan, iman ettiği kitabı tercüme edemeyen, manasını bilmeyen ve bunca eserden mahrum olan bir toplum olduk.
“Zararın neresinden dönülürse kârdır” kabilinden bu ders faydalı olur.
iŞ BULMAK iÇiN…
“Ey çok şefkat sahibi olan Zat!
Rahmetiyle ve ilmiyle her
şeyi kaplamış olan ancak
Sensin. Yâ Hannân!”
Her kimin hâli, gidişatı iyi olmaz, insanlar katında hakîr görülür, hangi bir işe başlasa sonucunu getiremez ve iş kapıları kendisine sürekli kapanırsa, dört gün oruç tutup, bugünler içerisinde her farz namazın ardından güzel bir niyetle bu ism-i şerîfi bin (1000)
kere okusun. Böylece Allâh-u Te‛âlâ ondan bu olumsuz
halleri izâle eder ve ona hayırlı bir iş nasip eder.
YÜZ GÜZELLİĞİNE SAHiP OLMAK İÇİN
“Ey celâli yüce olan, (bâtıl) ilahlar(ın gerçek) İlâhı! Yâ İlâh!”
Allâh-u Te‛âlâ beş vakit namazın akabinde bu ism-i şerîfi on beş (15) kere okuyanın yüzünü nurlandırır, kendisine heybet ve vakar ilkâ eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.