Bu heykellere tükürmeye hazır mısınız?
Neydi o günler? Refah Partisi mahallî seçimlerde fırtına gibi esmiş ve Ankara’da eski siyasî geçmişi partililere pek de hoş gelmeyen Melih Gökçek başkan seçilmişti...Yıl 1994, tam da 20. Yılının sonuna geldik.
Acaba genel merkez, milletvekilliğinden belediye başkanlığına geçmek isteyen Gökçek’i “nasıl olsa Ankara’da ümit” yok diye mi aday göstermişti?
Fakat Ankaralı 1994’te “Bu sefer Refah” dedi! Ankara’da Refah Partisi adayı kazandı. Sonradan olma Millî Görüşçü başkanın Refah’lı olduğunun ısbatı gerekiyordu. Onun da fırsatını partinin merkez yöneticilerine yemek verdiği Altınpark’da bir heykele tükürerek buldu. O müstehcen bir heykeldi ve yerinden kaldırılmalıydı...
Nitekim tükrüğe boğduğu heykeli depoya kaldırdı...11 yıl sonra da mahkeme kararı üzerine paşa paşa yerine yerleştirdi.
Melih Gökçek heykel düşmanı mı, heykelperest mi? Bu hususta tereddüt yok: O bir heykelperest!
Ankara’nın muhtelif yerlerine her fırsatta heykeller dikti, dikmeye devam ediyor. Onun meydan saatlerinin ve şehir kapılarının da heykel mantığı ile yapıldığından şüphe yok.
Ankara şehir kirliliğinin zirvesini yaşıyor. Bu artık kömür yakmaktan mütevellit kirlilik değil, estetikten yoksunluktan kaynaklanan kirlilik. Şunu peşin söyleyebiliriz: Bundan sonraki başkan adayları, müzmin başkanın şehri çirkinleştiren “yapıt”larını yıkma konusunu kampanyalarının başına alacaklar.
Şehrin büyüyen sorunları onu ilgilendirmiyor, şehir kimliğine verdiği zararı kaldığı yerden sürdürmeye devam ediyor. Şimdi de nereden estiyse, boş bulduğu yere heykel yapmaya başlamış. Zübeyde Hanım Doğumevi’nin karşısında çocuğunu dizine oturtmuş kadın heykeli yaptırmış. Her türlü hayvanatın heykeli yapılmış bir kısmı yerlerine dikilmiş, bir kısmına da yer aranıyor her halde.
Bakın işe: Ankara Ticaret Borsası’nın önüne de bir boğa heykeli kondurmuş. Borsa’nın b’si bunu çağrıştırmış olmalı! Bu durumda Odalar Birliği’nin önüne orangutan, Esnaf ve Sanatkârlar Federasyonu’nun önüne eşek, Şoförler Federasyonu’nun önüne şempanze heykeli diktirirse şaşırmayın.
Başkan’ın bu heykelperestliği nereden geliyor?
Şehrin dört bir girişine yapılan holivut dekoru kapılar neden yapıldıysa, abuk sabuk meydan saatleri neden dikildiyse oradan. Dikkat edilirse bir heykel değil, bir saat değil ve bir kapı değil...
Bunun ciddi bir ekonomisi var!
Birileri Cumhurbaşkanlığı sarayına takmış. “İsraf israf” diye tutturuyorlar. Ya bu anlamsız kapılar, ya bu lüzümsuz meydan saatleri, ya bu estetikten yoksun heykeller? Basın Ankara’nın müzmin başkanı ile ilgili yazamaz! Neden yazamaz, okuyucularımız ferset sahibidir bilir!
Ankara’nan holivut dekoru kapılarına kaç milyon harcandı?
O estetik sefaleti saat kulelerine harcanan meblağ nedir?
Şimdi seri üretim heykellere na kadar para gidecek?
Her şeyin ekonomisi var, bunların yok mu? Bu ekonomi kimlerin kasasını dolduruyor acaba?
Ankara’nın müzmin başkanı henüz kendisi heykel yapmıyor. Oysa Eskişehir’in müzmin başkanı heykeltraş! Bir hayli boğa heykeli yapmıştı vakti zamanında, şimdi yaşı tutmadığı için mesleği brakmış olmalı. Fakat şu sıralar pek kafa dengi duran Ankara’nın başkanına birkaç heykel hediye edebilir!
Türkiye’nin heykelistan olmasını CHP’li belediyeler başaramadılar. Hepsinin yaptıklarını toplasanız Ankara başkanının yaptıklarının eteğine bile varmaz. Hem de seri üretim!
20 yıl önce taze Başkan müstehcen bulduğu heykele tükürürken haklı mıydı? Bu konuda mahkeme kararını verdi, bir şey söylemenin anlamı yok.
Fakat bugün Ankara halkı bu heykellere tükrümekte haklı olacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.