İnsanlar ihtişama kapılıyor
Saray tartışmaları gündemde. Sahabelerden örnekler veriliyor ama meseleleri tek yönlü ele almamak lazım. Müçtehitlerin çıkardığı yorumları bilmek gerekir.
Efendim “O saray yapmış, o köşk yapmış, öbürü araba alıp satmış…” bunlar bizi alakadar etmiyor. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Dünya işlerini siz daha iyi bilirsiniz.” buyuruyor. (Müslim, Fedâil:38, no:6277, 7/95)
YAYIK GİBİ ÇALKALARIM
Ebu Zerr örneği veriliyor. Hazreti Muaviye (Radıyallâhu Anh) Efendimiz’e “Bu saray niye böyle oldu?” diye karşı çıkmış. Şimdi burada ben yayık gibi çalkaladıkça çok acayip şeyler çıkarabilirim.
Şimdi Ebu Zerr Efendimiz zamanın halifesine gitmiş. Hazreti Muaviye’ye. Saraya girmiş. Konuşmalarıyla tehditleriyle sarayı sallamış adeta. Buradan ben şunu anlıyorum. Hazreti Muaviye ne kadar acayip bir insanmış. Bugün hangi yöneticinin karşısına çıkılıp böyle bir ikaz yapılabilir. Ebu Zerr büyük adam tamam. Ama Muaviye (Radıyallâhu Anh) da farklı bir zat. Neden?
HZ. ÖMER ÖRNEĞİ
Ebu Zerr (Radıyallâhu Anh)ı karşısına muhatap alıp dinlemiş. Neyse Hazreti Muvaiye Ebu Zerr (Radıyallâhu Anh)ı dinlemiş, ikna etmeye çalışmış, kapıya kadar çıkıp yolcu etmiş. Hiç bir hakaret edilmemiş.
Ebu Zerr örneğine karşılık ben de Hazreti Ömer örneği vereyim. Hazreti Ömer’in sarayı yoktu doğru. Yoktu ama Hazreti Ömer Hazreti Muaviye’yi teftişe gitti. Nitekim İbni Abdilberr ve Zehebî (Rahimehumellâh) gibi büyük zatların nakline göre; Ömer (Radıyallâhu Anh) Şam’a girip Muâviye’yi gördüğünde: “Bu Arab’ın Kisrâsı olmuş.” dedi.
KORKUTMAMIZ GEREKİYOR
Çünkü Muaviye (Radıyallâhu Anh) onu çok şâşaalı bir kafileyle karşılamıştı. Ömer (Radıyallâhu Anh) ona: “Bana gelen haberlere göre ihtiyaç sahipleri senin yanına direk giremiyor, kapında bekli-yorlarmış, buna rağmen sen böyle debdebeli kafileler nasıl düzenleyebiliyorsun, bunu niçin yapıyorsun?!” deyince o: “Biz düşman casuslarının çokça bulunduğu bir memlekette bulunuyoruz, bu yüzden sultanın (devletin) gücünü gösterip onları korkutmamız gerekiyor, bana böyle yapmamamı emredersen vazgeçerim.” diye cevap verdi.
MİLLETİ ALDATIYORLAR
Bunun üzerine Ömer (Radıyallâhu Anh): “Sana bir şey emretmiyorum, aynı zamanda seni böyle yapmaktan nehyetmiyorum.” diye cevap verdi. (İbni Abdi’l-Berr, el-İstî‘âb, 1/445; Zehebî, Siyeru e‘lâmi’n-nübelâ, Mu‘âviye ibni Ebî Süfyân maddesi, 3/133)
Yani Muaviye (Radıyallâhu Anh): “Biz Rum diyarındayız, bunlar görünüşe, gösterişe çok itibar ediyor. Adamların sarayları kiliseleri çok şâşaalı. Milleti aldatıyorlar. İnsanlar ihtişamı görünce kapılıp gidiyor, bunlara tâbi oluyor. Biz de kendimize böyle bir yer-yurt yaptık. Devletin yönetiminin heybetli görünmesi, güçlü görünmesi bu Rum diyarında daha münasip.” diyor.
HİKMETLİ SÖZ
Hazreti Ömer Efendimiz de: “Bu işleri değiştir” buyurmuyor. Aksine “Sen çok akıllı bir adamsın. Bu işlerdeki hassasiyetimi biliyorsun. Ama dediğin konuda beni duraklatan hikmetli bir şey söylemiş oldun. Bundan dolayı ben sana bir şey diyemiyorum.
İSLAM’IN MENFAATi İÇİN
Burada valisin, İslam’ın menfaatine gördüğün şeyleri tesis et.” demek istiyor. Burada Hazreti Ömer zahiren veya alenen “Böyle devam et.” demiyor ama burada bir haram, bir günah söz konusu olsaydı Hazreti Ömer’in onu azletmesi lazımdı. O halde meseleleri ele alırken tek yönlü ele almamak, sahabîlerin tümünün görüşlerini bilmek, müctehidlerin onlardan ne yorum çıkarttığını bilmek gerekir.
iBLiS OLMAK iSTEYEN ADAM
Bir adam bir zaman Şeytan’a “Ben senin gibi İblis olmak istiyorum.” dedi. İblis adama “Bugüne kadar benim gibi olmayı kimse istemedi. Bir tek seni gördüm.” dedi.
‘NAMAZI GEVŞEKTEN AL’
Adam “Ben istiyorum varsa bir çaresi söyle.” dedi İblis’e. İblis: “Sana bir yol göstereyim benden beter olursun. Namazı gevşekten al” diyerek yol gösterdi adama. “Kılma.” demedi ha! “Namazı gevşekten al.” dedi. İkinci olarak: “Yalan doğru olduğuna hiç aldırış etmeden Allah’ın adına yemin et.” dedi.
Adam: “Madem öyle ahdim olsun; namazı ebedi bırakmayacağım, daha sağlama alacağım. Yalan yere yemin etmemeye de söz veriyorum Allah’a.” dedi. İblis ise: “Ben de Allah’a ahdim olsun, hiçbir insana doğruyu söylemeyeceğim. Benim gibi olacaksın diye heves ettim. Senden başkasına da böyle bir şey yapmadım.” dedi. Adam kazık attı iblise. Ama büyük ilim öğrendi.
EŞCiNSELLiKTEN KURTULMAK iÇiN iSM-i ŞERÎF
“Ey Kendisinin hiçbir benzeri bulunmayan, herkes Kendisine muhtaç olup, Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan ve hiçbir şey Kendisine benzemeyen! Ya Samed!”
ALLAH HİDAYET EDER
Cübbeli Ahmet Hoca Efendi’nin 58. risalesi olan Erba‘în-i İdrîsiyye -İdrîs (Aleyhisselâm)a indirilen Kırk İsm-i Şerîf- isimli risalesinin 85. ve 86. sayfalarında ifade edildiği vechile; her kim zina, livata (eşcinsellik) ve içki gibi kötü işlere mübtela olup tevbe etmek ister de Perşembe gününden başlayarak üç gün oruç tutup, bu günler içerisinde haram ve şüpheli yiyeceklerden, yağlı yiyeceklerden, et yemekten ve tüm hayvani gıdalardan sakınarak her gün bu ism-i şerifi, Perşembe günü imsaktan sonraki ilk saatte, Cuma günü imsaktan sonraki beşinci saatte, Cumartesi günü imsaktan sonraki ikinci saatte, bu saatleri kollayamayan ise herhangi bir saatte bin (1000) kere zikrederse Allah-u Teâla ona hidayet edip, doğru yola kavuşturur.
GÜNAHLARDAN NEFRET
Böylece inşâallâh haramlardan sakınan takva sahibi birisi olur, günahlardan nerfret eder. Allah-u Teâla lütf-u keremiyle ona nasuh tevbesi nasip eder ve onu şeriata muhalif olan her türlü fiilden
muhafaza eder.
(Şihâbüddîn es-Sühreverdî, Şerhu’l-esmâi’l-erbaʽîn, Yazma Nüsha, Ayasofya, no:377, verak:112; Ayasofya, no:3358, verak:144; Yazma Bağışlar, no:2773, verak:4; Beyazıd Devlet, no:1256, verak:12)
FAKiRLiKTEN KURTULMAK iÇiN iSM-i ŞERÎF
“Ey hiçbir diri mevcut değilken mülkünün ve bekâsının devamlılığı içerisinde diri olan! Yâ Hayy!”
Cübbeli Ahmet Hoca Efendi’nin 58. risalesi olan Erba‘în-i İdrîsiyye -İdrîs (Aleyhisselâm)a indirilen Kırk İsm-i Şerîf- isimli risalesinin 68. sayfasında belirtildiği vechile; bu ism-i şerîf cemâlî olup, isteklerin yerine gelmesi, ölü kalbin dirilmesi ve hastalıkların iyileşmesi gibi bir takım faydalar temin eder.
ÖMRÜ de UZATIR
Kalbin sadâkatıyla bu ism-i şerîfi okumaya devam eden kişi ebedî fakir olmaz, eli daralmaz, biiznillâhi Teâlâ ömrü de uzun olur.
(Şihâbüddîn es-Sühreverdî, Şerhu’l-esmâi’l-erbaʽîn, Yazma Nüsha, Ayasofya, no:377, verak:112; Ayasofya, no: 3358, verak:142; Yazma Bağışlar, no:2773, verak:3; Beyazıd Devlet, no:1256, verak:10-11)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.