Başladığı yerde söndü
Muhammed Buazizi isimli gencin yaktığı Arap Baharı ateşi başladığı yerde söndü. Bahar parantezi kapandı. Tunus’ta önce siyasi cinayetler işlendi ve bunun üzerinden İslamcılar silkelendi. Ardından İslamcılığa değil çoğulculuğa açık bir anayasa benimsendi. Sonunda, Mehdi Cuma başkanlığında teknokrat bir hükümet kuruldu. Aslında Tunus’ta yapılan ağrısız ve acısız teknokrat bir darbe idi.
İçeride siyasi cinayetler işlenirken dışarıda da Arap Baharının üzeri örtüldü ve kapağı kapatıldı.
Ekim ayında (2014) parlamento seçimleri yapıldı ve Nida-i Tunus partisi bu seçimlerden birinci olarak çıktı. Nahda ancak ikinci gelebildi. Kasım ayında başkanlık seçimlerin ilk turu 21 Aralıkta da ikinci tur icra edildi. Bu süreçte Nahda Hareketi Mısır gibi darbe veya karşı devrim yapılan ülkelerden ders alarak meydandan çekildi. Böylece otokontrol ile demokrasi çıtası Arap Baharı öncesine geri döndü.
Nahda iddiasını terk etti. Solcu partilerin hilafına cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmadığı gibi oyunun rengini bile belli etmemiş, taraftarlarını serbest bırakmıştı. Birinci turda Baci Kaid Sibsi, Marzuki karşısında seçimleri altı puan önde bitirdi. Sibsi meseleye cephe seçimi olarak bakıyor; iki kampın yarışı veya çekişmesi olarak görüyordu. Birinci kampı modernistler, anti İslamcılar, demokratlar, ikinci kampı ise İslamcılar temsil ediyordu. Sandıkta yarışılmasına rağmen Sibsi karşı kampı demokrat olarak görmüyordu. İslami bir geçmişi olmamasına rağmen Marzuki İslamcı olarak yaftalanıyordu. Bunun ötesinde ülke deniz sahili ile kuzey bölgeleri arasında iki kampa bölünmüştü.
Türkiye’de CHP’nin sahillerde tutunmasına mukabil AKP’nin karasalda tulum çıkarması gibi Tunus’ta da İslamcılar güneyde laikler de deniz sahillerinde varlık gösteriyorlar. Böylece İslamcı anti İslamcı veya laik anti laik kutuplaşması üzerinden Tunus’ta jeopolitik faylar ortaya çıktı.
Sibsi sandıklardan kapanmasından hemen sonra zaferini ilan etti. Beklenti de bu yönde idi. Marzuki ise durumun ortada olduğunu ve sonuçların sonuna kadar beklenmesi gerektiğini söyledi.
Tunus’ta seçimleri Sibsi’nin kazanması ne anlama geliyor? Marzuki seçim yarışmasında denklemi devrimi korumak ve karşı devrime izin vermeme üzerine kurmuştu. Bu demek oluyor ki seçimleri devr-i sabık yani fulul kazanmış oldu. Sandıktan ikinci Burgiba’nın çıktığını söylersek fazla mübalağa etmiş olmayız. Gannuşi pragmatik iken Sibsi otoriterliği ile tanınıyor. Sibsi 88 yaşında bir piri fani. Gençlerin sandıktan uzak durduğu bir atmosferde seçimleri kazandı. Dolayısıyla devrimi yapan gençler kenara çekilmişlerdi. Sibsi seçimleri kazandıktan sonra ilk ziyaretini Cezayir’e yapacağını ilan etti. Cezayir’i hastaneden idare eden Buteflika ile yaşıtı Sibsi’nin buluşması pek manidar. Böylece Arap Baharının ortaya çıkarmış olduğu İhvan kuşağı gitmiş yerine darbelerle ve Tunus gibi bazı yerlerde de seçimlerle laik kuşak geri dönmüş oldu. Bu şöyle veya böyle İslamcıların tasfiyesi anlamına geliyor. Pragmatik olan Gannuşi yamalarla, pazarlıklarla veya koalisyonlarla kendisine ve partisine bir gelecek ararken Nahda’da idealist çizgiyi temsil eden Hammadi Cibali siyasete veda etti, gitti. Deniz bitmiş olmalı. Tunus’ta devrim olduktan sonra beşinci veya altıncı halifeden bahsedince yer erinden oynamıştı. Laikler İslamcıların yerini alırken İslamcılar arasında da yaprak dökümü yaşanıyor. Şartlar ağır ve yol haritası net değildi. Gannuşi gibiler değerler üzerinden değil de kazanımlar üzerinden gidiyor. Bu nedenle Berlin’de kendisine İbni Rüşd ödülü verilmesi tesadüf değil.
Batı bir de Nahda Hareketi ile birlikte Nida-i Tunus arasında bir koalisyon köprüsü kurabilirse tadından yenmeyecek ve hedefini 12’den tutturmuş olacak. Arap Baharı tabutu içinde İslamcıları gömerken bir de bu günahından sıyrılmış olacak. Hybrid (İslamcılığı seyrekleştirilmiş, karma) model kurabilir ve İslamcılığı yedeğe ve redife alabilirse Ortadoğu meselesini kökten halletmiş olacak. İsrail ilelebet payidar olabilir. Böylece Mısır’da bozulan imajı da tamir edilmiş olacak. Şimdiden bu gaye için Tunus’taki Amerikan ve Alman elçilerinin nabız yokladıkları konuşuluyor. Gannuşi dünden teşne. Böylece İslamcılar dışlanmamış olacak ama kırıntılarla idare edecek. Bir sonraki safhada temelli kurtulmak da mümkün. Böylece ABD ve Batı geride hesaplaşmaya medar olacak bakiyede bırakmayacak.
The Christian Science Monitor gazetesinde konuyla alakalı bir makale yazan Dan Murphy (17 Aralık 2014) ABD’nin yeniden diktatörlere döndüğünü ve baharla kopan sürece tamir ettiğini yazıyor. Demokrasi ise muhaliflerine karşı kullandıkları bir silah. BOP projesinden ardından da demokrasi havarisi kesilen Condoleezza Rice ve Amerikalı yetkililer buna ancak 18 ay dayanabilmişler ve tekrar sevimli yaramaz diktatörlerine geri dönmüşlerdi. Zaten diktatörler çağı onların eseri değil mi? BOP çerçevesinde demokrasi deneyimi Kahire’de başlamış ve 18 ay sonra yine Kahire’de sona ermişti. Arap Baharından sonra açılan dört yıllık parantez de bitti. Onların sayesinde bahar ve demokrasi kısa devre yaptı. Arap Baharından geriye bir tek hayal kırıklığı kaldı. Allah kerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.