Bilenlerin Vebali
ÇOK iyi bildiği halde, islamî gerçekleri, zaruriyat-ı diniyeyi, kasıtlı şekilde yanlış te’vil ve tefsir edenler büyük vebal altındadır.
Kur’anda ve Sünnette, Allah katında tek hak ve makbul dinin İslam olduğu kesin şekilde beyan edilmiş olduğunu çok iyi bildikleri halde; bu temel inanca zıt olarak, zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, üçünün bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet diyen “bilenler” işte bu veballilerdendir.
Kur’an, mü’minlerin, kafirleri dost ve velî edinmemelerini bildiriyor, bazıları bunu çok iyi biliyor ama yine de küffar ile dostluk ve işbirliği yapıyorlarsa veballeri çok ama çok büyüktür.
Cahillerin, (geçerli olmayan) cehalet mazereti vardır, bilenlerin yoktur.
Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini, ya tamamen yahut kısmen inkar ve reddeden bilgililer de böyledir.
Adam âlet ilimlerini, ‘âli ilimleri okumuş, usul-i tefsir nedir biliyor ve sonra Kur’anı kendi re’y ve hevası ile yorumluyor. Bu da veballidir.
Din ilimlerini okumuş, mürekkep yalamış bir kimsenin Tağutu, Deccalları, kezzabları, din düşmanlarını tutması, desteklemesi, sevmesi, onların reklamını yapması, cahil Müslümanları onları sevmeye çağırması da böyledir.
İslam’ı tahrif etmeye, bozmaya çalışan veballi bilenlere paralel olan başka bir taife daha vardır ki, onlar, kendileri sapık değildir ama birinci sınıfa giren sapıklarla mücadele etmezler, nehy-i münker yapmazlar. İşte onlar da, halkı uyarmadıkları aydınlatmadıkları bilgilendirmedikleri için suçludur.
Doğruyu bilenlerin, imkanları nispetinde halkı uyarması, sapıtmaktan koruması gerekir.
Din tahripçileri var güçleriyle çalışacak, Sünnî bilenler yan gelip yatacak, böyle şey olmaz.
Savunmaları gerektiği halde Ehl-i Sünneti savunmayan, bid’atleri red ve cerh etmeyen, halka ilmihal bilgilerini doğru şekilde öğretmeyen alimler, fakihler, bilenler; emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmadıkları için günaha girmiş olur. Bu yüzden dünyada tokat yiyebilir, ahirette sıkıntı çekebilir.
Müslüman kesimdeki bilenlerin, bilmeyenlere karşı vazifeleri vardır. Bu vazifelerden üçünü yazıyorum: (Birincisi) Halka ve gençliğe ilmihal bilgilerini öğretmek… (İkincisi) Din konusundaki sapık, yanlış, bid’at; inanç, fikir ve uygulamaları tenkit edip, Ehl-i Sünnetin doğru yolunu anlatmak, göstermek… (Üçüncüsü) Tefrikayı, çekişmeyi, kopukluğu giderip, bütün mü’minleri tek bir Ümmet çatısı altında toplamak ve birleştirmek için hiç ara vermeden etkili vaazlar, nasihatler, propaganda yapmak, Müslümanlara ümmet ve birlik şuuru aşılamak…
Bid’at ve dalalet fırkalarının misyonerleri var güçleriyle İslamı yıkmaya veya tahrip ve tahrife çalışırken; hiçbir vicdanlı alimin, bilenin susmaya, bana ne demeye hakkı yoktur.