Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Nomenklatura’nın dönüşü!

Nomenklatura’nın dönüşü!

Son sıralarda, ‘ Arap Baharı iflas etti ama Tunus modeli parlıyor’ şeklinde tezat bir değerlendirme yapılıyor. Buna eskiler mugalata/kandırmaca diyorlar. Yenilgiyi kabullenmeye ve ötesinde içselleştirmeye yatkın modele Tunus modeli denilebilir.  Bu açıdan Tunus modeli yakından irdelenmeli ve incelenmeli. Zira Mısır modelinin karşısına çıkarılıyor ve İslamcılardan da bu modele gönül vermeleri isteniyor. Mısır modeli ise direniyor ve bundan dolayı çoktan beri hezimet damgasını yedi.  Tunus modeli ise karşıtları tarafından ‘ başarılı model’ olarak takdim ediliyor.  Tunus modelinde Gannuşi’nin temsil ettiği uzlaşma kültürü yenilse de kazanmış görünüyor.  Bu ülkede İslamcılar Arap Baharı önceki pozisyona gerilediler. Arap Baharı öncesinde Fas AKP’si belediye seçimlerinde kazanmamak için bazı şehirlerde aday bile koymuyordu. Otokontrol uyguluyordu.  

Tunus modelinin geldiği nokta Fas AKP’sinin  Arap Baharı veya devrimi öncesi bulunduğu konumdur.   Hezimet ancak bu şekilde zafer olarak ambalajlanabilir. Burada uzlaşma modelinden değil teslimiyetin uzlaşma olarak takdim edilmesinden söz edebiliriz.  Gannuşi iktidarı Troyka modeliyle paylaşmasına rağmen karşıtları tarafından sadece Gannuşi değil aynı zamanda Troyka da suçlandı.  Sibsi’nin yaptığı gibi Münsif Marzuki’ye oy verenler bile İslamcı olarak damgalandı. Hepsi aynı sepete kondu.   Gannuşi  iktidarı önce diğer ortaklarıyla birlikte paylaştı. Ardından laiklerin zoruyla iktidarı teknokrat hükümet Mehdi Cuma’ya devretti.  Hammadi Cibali gibilerinin itiraz ettiği gibi sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimlerinden de çekildi. Yetmedi, eski ortakları Marzuki ile Sibsi arasında yarışta tarafsız kaldığını ilan etti.  Daha da garibi Fehmi Huveydi’nin yazdığı gibi Gannuşi, 2011 yılında geçici cumhurbaşkanlığı için Baci Kaid Sibsi’ye teklif götürüyor. Bu Türkiye’de Yenilikçilerin Ahmet Necdet Sezer formülünü benimsemelerine benziyor.  Sibsi devr-i sabık mutfağının bütün birimlerinde çalışmış biridir.   Lakin genel seçimlerin ardından Marzuki ve partisiyle ortaklık yapmak zorunda kalınca bu seçenekten vazgeçmek zorunda kalıyor. Dost ve düşman tarafından yere göğe konulamayan Tunus modeli bundan ibarettir.  Munis ama kendini inkar eden ve dostlarını yarı yolda bırakan bir çizgide seyrediyor!  Kırılmadık yeni kalmadı.

Bu model devrimin tavsamasına, gevşemesine neden olmuştur. Gannuşi devrimci değil kendini inkar edecek derecede uzlaşmacıdır. Marzuki ise İslamcı olmamasına rağmen devrimci çizgiyi temsil ediyor.  Bu çizginin Tunus’u varıp götürdüğü nokta, devrimin solması, küllenmesi ve gençlerin devrime yabancılaşmasıdır. Bu nedenle de cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım az olduğu gibi gençler de sandıktan el etek çekmiştir. Zira devrime ve gençlere hiçbir müstakbel vaat etmiyor.

Bütün vaatleri eski rejime dönüktür. Bu yeni vaziyeti nasıl tanımlamalı?  Eski rejime ait nomenklatura’nun geri dönüşü. Rusça bir deyim ve kelime olan bu ifade bizdeki anlamıyla beyaz Türklere ve eski tüfeklere tekabül eder.  Bu seçimler gençlerin ve devrimin hezimeti ihtiyarların ve eskinin zaferi olmuştur. Nomenklatura, George Orwell'ın karikatürize ettiği Sovyetler Birliğinde derin halkadaki parti üyelerine verilen isimdir. Arap Baharından sonra Arap dünyası maruz kaldığı yeni dönemle birlikte, George Orwell'ın 1984 romanını yaşıyor.   Sisi döneminde Kahire’de bir talebenin ve gencin, elinde George Orwel’e ait 1984 romanıyla birlikte yakalanması ve tutuklanması mizahtan ziyade gerçeği tekabül etmektedir. 1984 romanı Arap Baharı sonrasına ayna tutuyor.  Romanın 2014 versiyonunu yaşıyoruz.

Arap Baharından sonra darbeler süreci 1984 romanının ruhunu taşımaktadır.  Bacı Kaid Sibsi, ikinci bir Burgiba’yı temsil ederken onun ötesinde Körfez’deki yöneticileri veya ihtiyarlar mangasını hatırlatmaktadır.   Bir diğer hatırlattığı coğrafya ise bir önceki dönemin Roma’sıdır. Elbette Brejnev dönemi ve sonrası SSCB’si ile bugünün Tunus’u birbirine ziyadesiyle benzemektedir.  Gannuşi’den beklenen zafer kazanması değil tarihe geçecek bir duruş sergilemesi idi.  Siyasi düzeyde olsa da silahı terk ederek değil vuruşarak geri çekilmesiydi. Bunu yapmayarak umutları söndürmüş ve genç kesimlerle şiddet arasındaki duvarı yıkmıştır.   Uzlaşma yoluyla ehlileşmeyi seçmiştir.  Kolaycılığı seçmiştir. Dolayısıyla devrimi, sahibi olan halka geri devretmiştir. Doğrusu da budur.  Bu durumda halka lazım olan yeni devrimci bir kadro ve öncü lider kuşağıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi