R4BİA dönemi bitti mi?
Mısır’da 3 Temmuz 2013’te meydana gelen darbe, başta Mısır olmak üzere bölge dengelerinin kodlarıyla oynayan büyük bir felaketti. Ama darbeye ‘darbe’ bile diyemeyen uluslararası çevreler ve iktidarlarını koruma kaygısıyla yaşayan monarşiler darbeden yana tavır aldılar. Ne demokrasinin rafa kaldırılması ne Rabia ve Nahda meydanlarında gerçekleştirilen vahşi katliamlar ne 18 aydır devam eden barışçıl darbe karşıtı gösteriler ne de darbe yönetiminin dakikalar içinde binlerce kişiye idam kararları vererek ve çocukları bile darbe karşıtlığından tutuklayarak hukuku paçavraya çevirmesi umurlarında oldu.
Aynı çevreler Sisi yönetimi üzerindeki darbeyle ilgili tüm izleri silmek ve bir türlü kazanamadığı meşruiyeti kendisine kazandırmak için adeta seferber oldular. Birbiri ardınca Avrupa ülkelerinin Sisi’yi ağırlama yarışına girmesi bundandı.
Öte yandan karanlık bir kâbus gibi ülkenin üzerine çöken darbe, Mısır’ın tüm enerjisini yedi bitirdi.
Darbe yönetimi aldığı devasa finansal desteklere rağmen ne meşruiyet kazanabildi ne de darbeden önce Mursi döneminde şikâyet edilen olumsuzlukları giderebildi.
Mısır tarihinin en önemli kırılma noktalarından birisi olan ve 20 yıllık Mübarek dönemini bitiren 25 Ocak 2011 devriminin yıldönünümüne günler kala Mısır’da hâlâ ümitler tükenmiş değil. Gösterilerin dünyaya duyurulmasında önemli bir fonksiyon icra eden Katar’dan yayın yapan El-Cezire Mübaşir-Mısır kanalının kapanması, zaten tek ses olarak darbeden yana yayın yapan medyadaki muhalif seslerin tükenmesi anlamına gelse de Mısır’daki yerel dinamikler, darbe karşıtı kesimlerin ülke içinde hâlâ zinde olması darbe yönetimini ciddi anlamda endişelendiriyor.
KATAR VE TÜRKİYE ÇARK MI EDİYOR?
Başından beri Mısır konusunda halktan yana ve darbe aleyhine en net tavrı alan iki ülke Katar ve Türkiye oldu. Katar’ın diğer körfez ülkelerinin aksine aldığı bu tutum daha çok pragmatikti ve bunun maliyetini kaldıramayacağı seviyeye ulaştığında bu politikasından tavizler vermeye başladı. Mısır konusunda Katar’ın makas değiştirdiğini söylemek için henüz erken olsa da Mısır cephesinde Türkiye’nin artık tek kaldığını söyleyebiliriz.
Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurul Zirvesi esnasında Mısır ve Türkiye dışişleri bakanlarının görüşme ihtimali sonrası “Rabia bitti, Sisi zamanı” başlıklarının bir kısım basında zuhur etmesi bile Türkiye’nin Mısır’daki darbeye yönelik tavrının iç politikada nasıl bir karşılığı olduğunu göstermesi bakımından önemli idi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın verdiği bir mülakatta Mısır’la ilişkilerin düzelmesi gerektiğine vurgu yapması ve sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in “demokasiye geri dönülürse” kaydıyla ilişkilerin düzelebileceğini ifade etmesi, bir gün sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “demokraside ilerleme ve insan hakları ihlallerinin giderilmesi” adımlarını atması şartıyla Mısır’la ilişkilerin normalleşebileceğini söylemesi “Rabia dönemi bitti mi?” sorularının daha sık ve daha yüksek sesle sorulmasına vesile oldu.
Darbe yönetimine bir çıkış yolu daha göstermek ve krizi aşmak için ön almak olarak da okunabilecek bu yeni yaklaşım başından beri darbeden yana tavır alan kesimleri memnun etmişe benziyor.
Peki, “Türkiye ‘ilkesel’ dış politikasından çark ediyor” başlıklarını basına attıran bu yeni gelişmeler ne anlam ifade ediyor?
Bu sorunun cevabını aramaya yarın devam edeceğiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.