TÜSİAD şeysi
Bir zamanların anlı-şanlı operasyon merkezi TÜSİAD görünen o ki, çağın gerisinde kalmış.
Yeni Türkiye’yi, çevresel sosyo-politik gelişmeleri, iç dinamikleri okumaktan aciz.
Yardakçı ve pışpışçıları ile el ele verip koca gazetelerde yayınlattıkları tam sayfa ilanlarla iktidara, muhalefete, STK’lara (sahi unuttum, kendisi de bir STK idi değil mi?) ‘höt’ dedikleri günleri mumla arıyor.
Başkanlık seçimleri Türkiye gündemini kilitlerdi adeta…
Hangi patron seçilecek ya da hangi grubun desteklediği aday?
İlk açıklaması ne olacak?
Kime kaş çatacak, kime fırça atacak, kime diskur çekecek filan…
Üyelerinin hepsi para babası…
Repocu, faizci, sanayici daha bilmem ne…
Zebellah gibi ülkenin semalarına çökmüş, üzerine vazife olmayan her şeyi ana görevi imiş gibi herkese ve her yere vaziyet eden koca bir yapı.
Şimdilerde bir sinek vızıltısı mesabesinde…
Hayır, küçümsediğimden değil; aralarında çok değerli işadamları, vicdan ve merhamet sahipleri olabilir.
TÜSİAD beni de bitirebilir!
Hatta korktuğumu da söylemeliyim:
Çünkü ne yapacağı belli olmayan bu yapı bana da musallat olabilir. Bir tam sayfa ilanla hayatımı söndürebilir. İşten attırabilir. Ne bileyim, orduyu üzerime salabilir. ABD büyükelçisini yanlarına alıp Türkiye’de işlerin iyi gitmediği yollu bir basın açıklaması yapıp beni demokrasi düşmanı ilan edebilir.
Yeni bir paralel yapı kurmaya çalıştığımı iddia edebilir. Daha da kötüsü, paralarında-pullarında, yalılarında-katlarında gözüm olduğunu öne sürüp beni servet düşmanı ilan edebilir.
Eski kutsal Türkiye’nin vesayet ve statüko imkanlarıyla gürbüzleşen bir zamanların afacan, şımarık çocuğu TÜSİAD, şimdilerde başkan bulmakta bile zorlanıyor.
Şimdiki ‘zorakî’ başkanı Haluk Dinçer’in bir gazeteye verdiği röportajındaki performansına bakılırsa kurumu daha da zor günlerin beklediğini söyleyebilirim.
Bay Dinçer diyor ki: “Ortada paralel yapı göremiyorum… Erdoğan muhatabımız değil… Türkiye’de hukuk sorunları var... Bla bla bla…”
Adama sormazlar mı: “Madem paralel yapı ya da benzeri bir örgüt yok. Başkanı olduğun kurumun eski yöneticileri de dahil, en para babası üyeleriniz Rahmi Koç, Vuslat Doğan Sabancı, Nihat Özdemir, Mustafa Koç, Ferit Şahenk, Hüsnü Özyeğin’i uydurma ve sahte isimli terör örgütleri kullanarak kim, neden dinledi? Asıl siz Cumhurbaşkanı’nın muhatabı olamazsınız, sıradan bir dernek değil misiniz?”
Kurun TÜSİAP’ı, çıkın meydane!
28 Şubat sürecinde Anadolu kaplanlarını ezmek için ‘yeşil sermaye’ yaftası ile darbe çığırtkanlığı yapmadınız mı?
Asker, sivil ve medyayı da yanınıza alıp darbecilerle kol kola girip bilgi, demeç, rapor hazırlamadınız mı?
Oturup sicili kabarık geçmişiniz için temiz bir muhasebeye girişin, tövbe edin; çok hevesli iseniz de tabelanızı –Şeref Oğuz’un önerisiyle- ‘TÜSİAP’ (Türkiye Sanayici ve İşadamları Partisi) olarak değiştirin.
Boyunuzun ölçüsünü görelim…
Ey anlı-şanlı TÜSİAD’ın kifayetsiz muhterisleri!
Şu fildişi kulelerinizden çıkın, kapkara araçlarınızdan inip sokaklarda yürüyün, esnafla sohbet edin, köylere gidin, evlere girip bağdaş kurun yer sofrasına oturun…
Göreceksiniz, o kadar çok şey değişti ki…
Benden söylemesi:
Yoksa bu iflah olmaz Stockholm Sendromu sizi bitirecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.