Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Gregoryanların yeni yılı ve!..

Gregoryanların yeni yılı ve!..

Milletlerarası filan değil, Gregoryanların yeni yılı bu gün.. Hz. İsa’nın doğum günü de değil..

Biz ay takvimi kullanıyoruz, bunlarınki güneş takvimi.. Aslında biz günlük ibadetlerimizi Güneşin hareketine, yıllık ibadetlerimizi Ayın konumuna göre yaparız.. Şemsi, Kameri ve bir de ikisinin karışımı olan Rumi takvim var.. 

Şemsi aylar belli. Ocak Şabat, March, Nissan, May, Haziran, Tamuz, Agüstus,  Alül, Ekim, Kasım, Aralık..

Kameri aylara gelince, Muharrem, Safer, Rebiül evvel, rebiül ahir, Cemaziyel evvel, Cemaziyel ahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce.

Rumi aylar karma bir takvim. 8. Aydan sonra Osmanlıca adlarla anılıyor. Teşrini evvel, teşrin-i sani, kanuni evvel, kanuni sani. Mali ay Mart’la başlıyor.

Aslında bu Gregoryan takvimini de bu gün herkes kullanmıyor.. Yahudi takvimi ayrı, Ermeni takvimi ayrı, Çin ayrı takvim kullanır, Libyalılar ayrı, Berberiler ayrı takvim kullanır.. Bahailerin, Bengallilerin, Kıptilerin, Etopyalıların, Hintlilerin, İrlandalıların, Japonların, Cava halkının, Malayların, Litvanyalıların, Nepallilerin, Romanların, Taylandlıların, Tibetlilerin, Zerdüştlerin takvimleri farklıdır.. 50’ye yakın takvim kullanılıyor bu gün dünyada.. Budist takvimi, İsveç takvimi, Bulgar takvimi, Floransa takvimi gibi daha bir sürü takvim var..

Bir dostum geçen gün şöyle bir mesaj gönderdi.. Kendi bilir benim bu tür konulara ilgimi, bakış açımı. Hocam,  1884’e kadar tüm dünya, saatini İstanbul’a göre ayarlardı. İngilizler, Sultanahmet’teki sıfır taşının bir kısmını çalıp GMT’ımı uydurdular. Daha önemli olan ise şu: “SIFIR MERİDYEN”i İstanbul’dan geçerken gösteren tarihi harita da ekte. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden...

Uygun görüyorsanız bu haritayı büyükçe vermek, bu millete yapılacak en büyük hizmetlerden olur, “öyleydi, değildi” tartışması, başbakanlık arşivinden bir belgeyle son bulur.

Kadir Topbaş, bu konuda defalarca açıklama yapmış, “dünyanın sıfır noktası Greenwich değil, Sultan Ahmet Meydanı” demişti. Kendisinden görüş alınabilir. Belediyenin resmi sitesinde yeralan açıklamasının linki de şu:www.ibb.gov.tr/tr TR/Pages/Haber.aspx?NewsID=18451#.VJmlf14CQw)

İngilizlerin çalıp götürdüğü taşın iadesi ve yeniden saatlerin İstanbul’a göre ayarlanması için bir kampanya başlatabilir miyiz?

Bu harita tüm tartışmaları bitirir, bunu bir gazetede tam sayfa, okuyucuya kültür hediyesi olarak yayınlatabilir miyiz? Takdir sizin, selamlar. Ömer Özkaya / Turkey Diplomatic Editörü

Yıllardır yazıp çiziyorum, söylüyorum.. TÜRKSAT eski Genel Müdürü ile de görüştüm bu konuyu, Kültür Bakanı Müsteşar yardımcısı ile de.. Ve daha bir çok kişi ile. En az 5 yıldır konuşuyorum ama durum ortada.. Kültür Bakanlığına Fatih Bayhan’la gittik mesela.. Konuyu başbakanlık özel kalemi iken Hasan Doğan’a da açtım yıllar önce.. Sağolsun ilgilendi. Görüşmeler yapıldı ama, hala bu iş ortada öyle duruyor..

Bilmem biliyormusunuz İstanbul, yani bu “sıfır”noktası aynı zamanda kıbleteyndir. Kabeye döndüğünüzde aynı zamanda Kudüs’e de dönmüş oluyorsunuz.. Çalınan sadece Millenium taşı değil, Galata’yı çaldılar. Ellerinden gelse Galata kulesini de götürürlerdi..

Eski İTO oda başkanına da söyledim bunu. Galata dünyanın ilk global para, değerli taş ve maden borsası idi. İlk serbest finans bölgesi idi.. Şimdi bizim yeni yetmeler Galata bankerlerini alay konusu ediyorlar. Galata kayboldu İsviçre doğdu. Zamanın kalbi Karaköy’de atardı.. Dünyanın en değerli saatleri burada üretilirdi.. Cumhuriyetle birlikte, o saat üretim atölyeleri de kapandı. Nereye gittiler biliyor musunuz, İsviçre’ye.. İsviçre Karaköy’dür, o kadar..

Greenwich Sultanahmet meydanı..

Sultanahmet’te, hemen Ayasofya’nın yanında, Tramvay yolunun kenarında, Sarnıcın üstünde, Halide Edib’in büstünün az ilerisinde bir çukur içinde, yarısı kırık bir mermer sütun göreceksiniz. İşte oradan söz ediyorum..

Belki dünya liderleri gelip, dünyanın merkezinde aile fotoğrafı çekmeliler, Ayasofya’ya, Sultanahmed’e gelenler, burasını görmeye gelmeli.. Ama kim biliyor.. Sarhoş yerli ve yabancı turistlerin bira ve kola kutularının çöplüğüne dönen o mekanda aslında bir tarih uyuyor.. O tarih kendini uyandıracak Alperenleri, yeni Fatihleri, Anadolu Arslanlarını, Anadolu Akıncılarını, Ahiyanı Rum, baciyanı Rum, Gaziyanı Rum’u yeni Rumileri bekliyor..

Cumamız pazar oldu.. Harfimiz Latin, takvimimiz Gregoryan.

İngilizin İnch’i hala yaşıyor, ama bizim arşınımız ne oldu. Okkamız, Dirhemimiz. Çeki, Kantar, Batman, Kırat..

Bir Dirhem, kaç Dönük yapar ya da kaç Bakray, bir Fitil kaç Nekirdir? 1 Nekir 2 Kıtmir yapar biliyor musunuz? Bir Kıtmir, iki Zerre. Köyde kaç dönüm tarlanız var.. Kaç Evlek yeriniz var ya da. Kaç Ayak, kaç Parmak yapar.. İngiliz ayağı mı, yerli ayak mı sizin ölçünüz.. Hani kaç Fit’ten uçuyor diyorsunuz ya. Kaç Mil.. Onları biliyoruz da, kaç Hat, kaç Urup yapar. Kaç Kirah kaç Endaze’dir.. Ya da kaç Ar!

Hacim olarak kaç Kile kaç Şiniktir.

Uzunluğa gelince,  kaç Merhale kaç Fersahtır. Kaç Berid kaç Kulaçtır.. Kaç Arşın, kaç Endazedir.. Kaç Rubu kaç Hat yapar..

Do, Re, Mi, Fa, Sol biliyorsunuz. Osmanlıca’da 24 çift ses var. Peki siz hiç Osmanlı notası gördünüz mü?

Bu coğrafya Orta doğu değil mi? Kendinize İngiltere’den bakınca öyle gözüküyor.. Haritada Avrupa ve Asya yukarıda Avusturalya ve Afrika’da aşağıda değil mi? Dağların tepesi mi sivri tabanı mı? Hay Allah bize haritayı da yutturmuşlar desenize.. İnternete girip Google ya da Yandex’den “up side map” yazıp görsellere bakın bakalım ne göreceksiniz..

Mutlu Noeller. : (. Afedersiniz, Siz en iyisi şu bizim Derviş Nikalaus belgeselini bir izleyin..

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi