Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Bu milletin işlerine karışacağız

Bu milletin işlerine karışacağız

Ülkemizde öyle günahlar işleniyor ki buna rağmen Allah (c.c.) bizi helak etmiyor. Bunun sebebi gece gündüz ibadet eden, dua edenler değil. İyiliği emredip kötülükten nehyedenler sayesinde bu memleket batmıyor. Onun için biz konuşmaya devam edeceğiz. 

“Yangın gördüğünüz zaman tekbir getirin, çünkü tekbir onu söndürür.”

Tamam, “Otur tekbir çek, su sıkma” demiyoruz sana. Su da sık ama o sırada tekbir de çek.

Masiyetlerin işlendiği yerlerde belalar gelme tehlikesi var. Eğer ki çoğunluk masiyet içinde olursa bir gecenin sabahında helak kapıyı çalabilir. Melekler orayı alt üst edip tersine çevirebilir. Peki, bu kadar günah oluyor bu memleket niye hala batmıyor? Batmıyorsa vaaz edenler sayesindedir. İyiliği emredenler, kötülükten nehy edenler var. Biliyoruz ki Ali Haydar Efendi, Mahmud Efendi onlardan daha önceden beri vaaz edenler var. Şimdi bakın ne demiyorum? “Zikir eden, teheccüd kılan, umrede olan var.” demiyorum. 

Onların hürmetine kurtuluyoruz demiyorum. Diyemiyorum çünkü onlar kurtarmıyor. 

Bu gibi belalardan ancak vaaz edenler kurtarıyor. Ne demek vaaz edenler? 

POSTLARINDA OTURUP ZiKiR ÇEKTiLER

Allah-u Teâlâ Hazretleri melekleri bir karyeyi batırmak için görevlendiriyor. Meleklere “Altını üstüne getirin.” buyuruyor. Melekler kanatlarını karasuya kadar yerin dibine sokup kaldırabilirler. O kadar kuvvetleri, güçleri var. Fakat melekler gidiyorlar, bakıyorlar o memlekette ibadet edenler var.

Araştırıyorlar tam 12 bin âlim buluyorlar. Bu 12 bin âlim peygamber kadar amel işliyormuş. Bu ameller; gece namazı, gündüz orucu,  haramlardan mekruhlardan sakınmak ve faziletli amellere imtisal etmek. 12 bin kişi peygamber kadar salih amel işliyor ancak yine de Allah-u Teâlâ o memleketin batırılmasını emrediyor. Melekler “Ya Rabbi hikmetinden sual olunmaz, biz acaba yanlış bir yere mi geldik? Adresi mi karıştırdık?” diye soruyor. Allah-u Teâlâ “Orasıdır, orayı batırın.” diye buyuruyor tekrar. Melekler bu sefer “Ya Rabbi sen bir tane Allah diyenin hatırı için kıyameti kopartmayacaksın, göğü yere indirmeyeceksin. 

ALiMLERDEN BAŞLAYIN

Burada 12 bin tane âlim sabaha kadar seccadede ibadet ediyor. Peygamber gibi amel işliyor.

Bunların arasında bulunduğu toplumu biz nasıl helak edelim?” diyor. Mevla Teâlâ “Siz batırmaya o âlimlerden başlayın. 

Çünkü onlar benim kızdığım işleri gördükleri zaman, benim razı olmadığım işler yapıldığı zaman, benim için gazap etmediler. İyiliği emretmediler, kötülükten nehyetmediler. Evlerinde postun üzerinde oturmuş sabaha kadar zikir ederler. Onun için onlardan başlayın.” buyuruyor. 

BANA KARŞI OLANLARA GAZAPLANMADILAR

Anladınız mı şimdi? Onun için size namaz kılanlar, oruç tutanlar var, teheccüde kalkanlar var diyemedim. Bu belalar duruyorsa vaaz edenler hürmetine duruyor. Hadis-i şerif bunu açıkça beyan ediyor. Yuşa (Aleyhisselam)’a vahiyde beyan ediliyor: “Ey Yuşa Nebi ben senin kavminin kötülerinden 70 bin kişiyi, iyilerinden de 40 bin kişiyi helak edeceğim.” Yuşa (Aleyhisselam) “Kullar senindir. İstediğini helak edersin. Şerlileri anladım da hayırlılardan 40 bin kişiyi helak edeceğim buyuruyorsun. Bunlar ne yapmış?” diye soruyor. 

MUHABBETi KESMEDİLER

Mevla Teâlâ “Bunlar benim gazap ettiğim isyanları yapanlara karşı onlara gazaplanmadılar. Yetmedi onlarla beraber oturdular, yediler, içtiler.” buyurdu. Yediler, içtiler derken içki içmediler. İçki içilen sofrada da oturmadılar. Amma velakin selamı, muhabbeti kesmediler. Akrabam, oğlum, torunum dedi. Herkes birbirinden geçindi. Allah için buğzetmediler.

BiZ KONUŞACAĞIZ

Öyle işler oluyor ki bilmiyorsunuz. Siz meyhanelerin, kerhanelerin yüzünden azap gelir zannediyorsunuz. Onlardan da gelir, gelmez demiyorum. Ama öyle meseleler var ki hocayım diyen adamın yaptığı vaazdan esas bela gelecek. Adam Rasulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e hakaret ediyor. “Kâinatın efendisi benim gibi adam, bende onun gibi adamım. Sakal-ı Şerif neymiş. Hadisler delil değil.” diyor. Yani öyle insanlar var ki “5 vakit namaz farz değil. Kazası da, cezası da yok.” diyor. Onun için günah işleyenlerden beter bu şekilde konuşanlar yüzünden daha erken azap gelme tehlikesi var. Bu azapları reddetmenin, geri döndürmenin yolu dua ve iyiliği emredip kötülükten nehyetmekten geçiyor. Onun için biz konuşacağız. Biz doğruları söyleyeceğiz, siz de tebliğ edeceksiniz. Ulaştıracaksınız, duyuracaksınız Allah da bu belaları çevirecek inşallah. 

 

 

ELiMiZLE, DiLiMiZLE, KALBiMiZLE

İstanbul’da 40 bin tane veya Türkiye’de 400 bin tane sabaha kadar teheccüd kılıp, akşama kadar oruç tutan olacağına 5-10 tane iyiliği emredip kötülükten nehyeden, nemelazımcılık, bananecilik yapmayan, Allah için doğruları söyleyen adam olsa belalar def olur. Çünkü 40 bin kişi belayı def ettiremedi. 12 bin âlim peygamber gibi ameliyle belayı def ettiremedi. O zaman biz bu milletin işlerine karışacağız. Elimizle yettiğimiz yerde elimizle. Oğlumuzdur, kızımızdır, işçimizdir, çalışanımızdır orada elimiz devreye girebilir. Olmadı dilimizle. O da olmasa en azından kalbimizle “Ya Rabbi sen razı değilsin, bende razı değilim.” demek zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi