Ha bu size ders olsun..
Yolsuzluk oylaması yüce divanda sonuçlandı. Komisyon bakanları yüce divana göndermedi.
Bu konudaki düzenleme, yüce divan kararını siyasi bir iradeye bırakmıştır. Tabiatı ile bu karar, ister yüce divan yönünde, ister buna karşı olsun siyasi bir karar olacaktır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi de siyasi bir mahkemedir. Yani yapısı itibarı ile iki ayrı siyasi yapıdan söz ediyoruz. Meclis komisyonunun süreçte önceliği ve bağlayıcılığı söz konusudur.
Kaldı ki gerekçeli karar ve muhalefet şerhleri yazıldıktan sonra, rapor meclise takdim edilmesinin ardından on gün içinde genel kurulda oylama yapılacak. Henüz yüce divan süreci sona ermiş değil. Bu süreç genel kurulla sonuçlanacak.
Tabi karar vermeden önce komisyon kararını ve muhalefet şerhlerini görmek gerek.
Bu tartışma bugünden yarına bitmeyecek.. Komisyon kararı da, Anayasa Mahkemesi de tartışılmaya devam edecek..
Aslında, savcılığın takipsizlik kararının ardından, Meclis komisyonu aksi yönde bir karar verse idi, başka bir hukuki tartışma başlayacaktı. Adli sürecin dışında iki siyasi yapı yeni bir yargı süreci başlatmış olacaktı.
Eğer konu AYM’nin önüne gelse idi, AYM’nin kararı, en az komisyon kararı kadar tartışılacaktı.
Şimdi muhalefet eğer bu konuda samimi ise, Şişli skandalının üzerine de aynı hassasiyetle gider. Onu da bırakalım, bu olayla ilgili, bu siyasiler eğer gerçekten suçlu ise, ki bu mümkün, ama işin siyasi ayağı varsayalım bu şekilde engellendi, o zaman bu işin bürokrasideki ayakları, hadi o da izne tabi, o zaman bu hukuksuz işlemden dolayı kamu kaynaklarının hukuksuz bir şekilde kullanılması sonucu haksız şekilde kazanç sağlayan kimse, buyurun onun üzerine gidelim. Onun koruması yok ki.. Bu işi yapanın siyasi bir kişi olup olmamasının ötesinde, haksızlık yapanın cezalandırılması noktasında aynı hassasiyetin sürdürülmesi gerekir.
Hani AYM konusunda böyle bir tartışma olmasaydı da bu konudaki kararı AYM verseydi. Ama Haşim Kılıç’ın son zamanlardaki tavrı, mahkemenin bağımsız karar verip vermeyeceği konusunda derin bir kuşku doğurdu.
Bu işin tam da seçimler öncesinde muhalefetin bu konuyu siyasi bir kampanyaya dönüştürme çabası bu süreci siyasi bir zemine çekti.
Daha geçen gün paralel yapı iddiası ile gözaltına alınan gazeteciler hakkında yargı sürecine ilişkin görüş beyan eden kimi basın mensupları ve siyasilerin tekellerindeki çifte standart dikkat çekici..
Tabi bu kararı değerlendirirken daha önceki meclis komisyonu raporlarına ve iradesine, aynı zamanda AYM’nin daha önceki kararlarına da bakmak gerek.. Dün tartışılmayan kararları bugün tartışanların tepkilerindeki farklılık konuya hangi pencereden baktıklarını anlamak açısından önemli..
Zaten şunun şurasında 6 ay kaldı. 6 ay sonra bir çok kişi korumasız kalacak. Elinde bilgi ve belgesi olan gider savcılığa suç duyurusunu yapar.. Savcılık da iddiaları ciddi görürse soruşturmasını yapıp iddianamesini hazırlar, davasını açar.
Muhalefetin bu konuya bakışı adalet arayışından çok siyasi..
Bu işin en önemli yanı, bundan sonrası için adı yolsuzlukla anılan isimlerin listelerde yer bulması bundan sonra kolay olmayacak.
Yolsuzluk tartışması bu isimlerle sınırlı kalmamalı. Yani bir takım isimler kurban seçilip üstü örtülmemeli.. Bu işin, media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, sivil toplum ayağının üzerine gitmek gerek. Sağlık sektörü, ilaç sektörü, gıda sektörü, inşaat sektörü, hemen hemen her sektörde, dünden gelen bir takım hukuksuzlukların olduğu bir gerçek. Ve tabi yerel yönetimlerde de inanılmaz boyutta yolsuzluklar sözkonusu.. İktidar suçlu değil sadece, muhalefette çok temiz değil. CHP hâlâ Şişli şokundan çıkmış değil..
Yolsuzluk sadece siyasilerin işi değil. Bu sacayağının ana ayağında işadamı var. Bu işin 2. ayağında bürokrat var. Siyaset işin 3. ayağı. Bürokrasi ayağında sadece bürokrasi yok. Sivil ayağı da öyle. Bürokrasi ayağında paralelciler iktidar ayağından daha az güçlü değil. Ya da geçmişte iktidar olan olmayan herkes var bürokrasi ayağında. Sivil ayak da öyle..
Yani iktidar yolsuzluk konusunda tek başına değil. Olamaz da..
Zaten bu yiyici takım, genellikle, kim iktidarda ise onun safına geçer. Bunu da görmek gerek..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.