İslâm’a Aykırı Ramazan Etkinlikleri
İslâm’a aykırı Ramazan etkinlikleri günahtır, fısk ve fücurdur. Ramazan kutsal bir aydır. Oruç bir ibadettir. İslâm’a, Kur’ân’a, Şeriata aykırı eğlenceler, göbek atmalar, çalgılar çengiler, kadın erkek karışık fısk u fücur alemleri, ha ha ha hi ho holar Ramazan etkinliği değil, anti-Ramazan etkinliğidir.
Dindar ve şuurlu (bilinçli) Müslümanların bu gibi etkinliklere katılmaması gerekir. Dinimiz fısk ve fücur mahallerine gitmeyi, Şeriata aykırı çalgıları dinlemeyi, kadın erkek karışık oturmayı yasaklamıştır.
Dine uygun kültürel faaliyetlere ve eğlencelere bir şey dediğim yoktur. Faydalı, değerli, meşru etkinlikler yapan belediyeleri ve diğer kuruluşları tebrik ediyorum.
Ramazan’da fısk ve fücur etkinlikleri yapan belediyeler desteklenmemeli, onların partilerine seçimlerde oy verilmemelidir. Ramazan münasebetiyle iftar çadırları kuruldu. Hayır hasenat yapan şahıs ve müesseselere teşekkür ediyorum. Ne mutlu onlara... Lakin bu hayır ve hasenatlara riya ve gösteriş karıştırılmamalıdır. Allah için yapılan iyilikler ile reklamlar, gösterişler, filan şahsın veya ticarî kurumun iftarıdır diye kocaman levhalar bağdaşmaz. Bunlar ihlasa aykırıdır.
Oruç sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret değildir. Oruç tutan kişi gıybet etmeyecek, diliyle ve eliyle fenalık yapmayacak, melek gibi olacaktır.
Hem oruç tutuyor, hem de ölü kardeşinin etini yiyor... Gıybet eden oruçlunun durumu böyledir.
İslâm dini lüksü, israfı, gösterişi yasak kılmıştır. İftar ziyafetlerinin mütevazı, orta halli olması gerekir. Davetlilerin “Yahu ne muhteşem iftar ziyafetiydi...” demelerini istemek faziletli ve hikmetli bir şey değildir.
Her sene aynı şey oluyor. Ramazanda namaz kılanların sayısı artıyor, camilerdeki cemaat çoğalıyor. Bayramdan sonra namaz terk ediliyor, cemaat azalıyor. Demek ki, halka tesirli/etkili nasihat edilemiyor.
Ramazan cer ayıdır. Birtakım cerrar kişiler ve kurumlar toplar da toplar... Dine ve Şeriata uygun şekilde planlı ve programlı harcama yapanlara bir şey demiyorum. Dine aykırı şekilde zekat toplayanları kınıyorum. Topladıkları zekatlar kendileri için ateş olacaktır.
Devamlı namaz kılmayanlar Ramazanı fırsat bilip namaza başlasınlar. Bayramdan sonra da bırakmasınlar.
Ramazanınız mübarek olsun!”
Gayr-i Müslimler Bile Ezanın Güzel Okunmasını İstiyor
Kıyıda köşede kalmış bir köyde, yahut kenarın kenarı bir mahallede müezzin güzel ezan okuyamıyormuş... Olabilir. Lâkin İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in, Konya’nın, diğer büyük şehirlerimizin merkezî ve büyük camilerinde güzel ezan okunamaması kabul edilemez.
Doğru dürüst ezan okuyamayan bir kimsenin, nağme yapmaya yeltenmeden, hoparlör kullanmadan ezan okuması kabul edilebilir ama hem sesi güzel değil, hem ezan okumasını doğru dürüst bilmiyor ve hem de hoparlörü sonuna kadar açmış; işte bu kabul edilemez.
Din işleri oyuncak değildir.
Dinî hizmetler ehil ve layık olmayan kimselere bırakılamaz.
Ezan-ı Muhammedî hafife alınamaz.
Üç arkadaş kıra gittiler, piknik yapacaklar. Vakit gelince içlerinden biri ezan okur, namaz kılarlar. Burada ezanın ille de iyi ve güzel okunması şart değildir.
Lakin büyük şehrin büyük camiinde ezan mutlaka iyi ve güzel okunmalıdır.
Biz Müslümanların hangi işi düzgün ki, ezan okuma düzgün olsun...
Ezan bağırılmaz, okunur...
İyi ve ehliyetli bir müezzinde iki şart vardır. Birincisi:Allah’ın ses, hançere vermiş olması... İkincisi, ezan konusunda üstadlardan talim ve terbiye görmesi.
Birkaç ay önce inançsız bir vatandaşla görüştüm. Söz ezana intikal etti. Şöyle dedi: “Eskiden yakındaki büyük camide güzel ezan okunuyordu, zevkle dinliyordum. Şimdi güzel okunmuyor, üstelik hoparlör sonuna kadar açılıyor. Ben de mecburen, ezan okunurken teybi sonuna kadar açıyorum...” Bu konuda birtakım kimselerin utanması gerekir.
Bir vatandaş ezanların çeşitli makamlardan okunacağına dair yazıma şaşmış. Evet ezanlar çeşitli vakitlerde çeşitli makamlarda okunur. Saltanat-ı seniye ve hilafet-i aliye-i İslâmiye zamanında böyle idi. Şimdi de böyle olması gerekir. Şarkı ve türkü gibi okumamak şartıyla bu caizdir.
Sabah ezanı saba, akşam ezanı segah makamında okunur. Öğle ezanı rast, uşşak veya hüseynî, ikindi ezanı hicaz, yatsı ezanı uşşak makamında okunur. İstanbul’daki ezan kültürü böyledir.
Şu anda İstanbul’da konservatuar mezunu müezzinlerimiz vardır.
Tezelden bir Ezan ve Müezzinlik Yüksek Okulu açılmalı ve güzel ezan okuyan ehliyetli ve liyakatli müezzinler yetiştirilmelidir.
İstanbul müftüsü Mustafa Çağırıcı geçenlerde ezan konusunda beyanat verdi ve şöyle dedi:
“İstanbul’daki Musevî cemaatinin ileri gelenlerinden birisi bana telefon etti: ‘Hocam bizim bir müezzinimiz vardı. Her sabah dinlerdik, o ezan okuyacağı zaman balkona çıkardık, ezanımızı dinlerdik, bittikten sonra dinimize göre dua ederdik. Müezzinimizi aldınız, yerine birini verdiniz, bizi kurtarın’ dedi. Dolayısıyla bir Musevî bile İstanbul’da güzel ezan okunsun istiyor...”
Bendeniz, bir Müslüman olarak iyi, güzel, harika ezanlar okunmasını istiyorum ve bazı din kardeşlerimden azar işitiyor, hakarete maruz kalıyorum. Lütfen insaf edelim.
İyi ve güzel ezan okunmasını istemek suç mudur? Ezanlar bed sesle mi okunsun?
İğrenç ve şeytanî hoparlörler sonuna kadar mı açılsın?