Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Yüksek Sesle Düşünmek

Yüksek Sesle Düşünmek

“Son günlerde annemi kendi kendine konuşurken yakalıyorum. Geçen hafta ziyaretine gitmiştim, bir ara yemek hazırlamak için mutfağa geçti, yanına geldiğimde yine fısıltı halinde konuşuyordu. Ona bu durumdan endişe ettiğimi söyledim, “kızım ben bu yolla rahatlıyorum…” dedi. Tanıdığımız bir doktorla görüştüm, endişelenecek bir şey yok dedi ama bu sorun kafamda bir soru işareti olarak kaldı…(Nafiye K.)

Uzmanlar son yıllarda sokakta, toplu taşıma araçlarında, iş ortamında kendi kendine konuşan insanların arttığını söylüyorlar. Kişi kendisini yaşadığı çevreden soyutlamadığı sürece bu bir sorun olarak görülmüyor.

Büyük şehirlerde insanlar, bitmek bilmeyen bir maratonun içinde yer alıyor ve erken yaşta bitkin düşüyorlar. Şehir bu insanlara verdiğinden fazlasını geri alıyor. Pek çoğu yaşlarının üstünde bir çökkünlük, bitkinlik, yenilmişlik ve depresif ruh hali yaşıyorlar. Eski nesiller ruhsal rahatsızlıkları bir kusur olarak gördüklerinden, ruh hekimine gitmekten kaçınırlardı. Büyükannemin kendisini psikiyatriste götürmek isteyen torununa “ben deli miyim, ihtiyacın varsa sen git” diye çıkıştığını hatırlıyorum. Oysa bedenimizde nasıl ki, çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyorsa ruhsal dengemizde de aşınmalar olabilir. Böyle durumlarda yardım almaktan kaçınmamak gerekir. Bir insanın kendi kendine konuşması onun iç dünyasındaki yalnızlığı ile ilişkilendirilse de, ruhsal bir rahatsızlık olarak görülmüyor. Aksine uzmanlar kişinin yüksek sesle düşünmesinin otokontrolü geliştirdiğini ve düşüncesizce yapılan eylemlerden kaçınmasını sağladığını söylüyorlar. Kişinin kendini toplumdan soyutlayarak, izole etmesi ve kendi kendine konuşması, gülmesi ve anlamsız hareketler yapması ise bir sorun olarak görülüyor ve bu kişilere yardım almaları tavsiye ediliyor.

Sağlıklı bir insanın yüksek sesle düşünmesi, yalnız kaldığında kendi kendine konuşması bir sorun olarak görülmezken izole olmuş kişinin rehabilite edilmesi gerektiği düşünülüyor. Nitekim çevremizde kendini toplumdan soyutlayan ve sokak ortasında kendi kendine konuşarak yürüyen insanları sık sık görüyoruz. Bu kimseler hayallerinde oluşturdukları olayların içinde kayboluyor ve kurguladıkları nesnelerle bir bağ kurarak psikolojik olarak rahatlamaya çalışıyorlar. Uzmanlar bu kimselerin gerçek hayattan koptuklarını ve hayatta kalabilmek için iç dünyalarında sosyal bir ortam arayışına çıktıklarını belirtiyorlar. Sağlıklı bir insanın zaman zaman sesli düşünmesi ise yaşadığı stres kaygı ve korkularını gidermek için başvurduğu bir rahatlama tekniği olarak görülüyor. Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde kendimizi geri çeker ve içimizden geçenleri yüksek sesle tekrar edebiliriz. Zira sosyal iletişim insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Bu ihtiyacını gideremeyen insan kendini yalnız ve çaresiz hisseder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi