Fransa’nın Danıştay baskını!
7Ocak 2015 tarihli Paris eylemi esrarını koruyor. Bununla birlikte olayın mahiyetine dair deliller karatılsa da bazı ipuçları var. Fransız güvenlik güçleri zanlıları öldürerek canlı delilleri kararttı. Eylemcilerin tamamı öldürüldü. Hepsiyle ilgili polis muhbiri olma kuşkusu var. Olay muvazaa ve şike kokuyor. Hatta bu eylemleri onların yapmadığı sadece üzerlerine yıkıldığı ve ardından da infaz edildiklerine dair kuvvetli emareler var. Ölenler sırlarıyla gitti. Bu suretle Fransız güvenlik birimleri delilleri kararttı. Dolayısıyla suç ölenlerin üzerine kalmış oldu. Bundan dolayı 7 Ocak 2015 eylemlerinin 11 Eylül eylemlerine benzetilmesi tesadüf değil. Arada benzerlikler var. Sözgelimi, 2012 yılında gerçekleşen bir olayda; Cezayir asıllı Muhammed Merah, Fransa'nın Toulouse bölgesinde gerçekleştirdiği Yahudi okuluna yönelik saldırıdan sonra canlı ele geçirilebileceği halde bu yapılmamıştır. Aksine, polis muhbiri olduğuna dair bağlantılar ve benzeri delil ve karineleri kendisiyle birlikte bertaraf etmek için infaz edilmiştir. Charlie Hebdo dergisi ve bazı Yahudi iş yerlerine yapılan saldırılardan sonra Said ve Şerif Kuaşi kardeşler tasfiye edildiği gibi bağlantılı Amedy Coulibaly de canlı ele geçirilme ihtimali varken, infaz edilmiştir. İsrail’de yayınlanan Yedioth Ahronoth gazetesinin yazdığına bakılacak olursa mağazada kuşatılan Amedy Coulibaly secde halinde iken öldürülüyor.
Görüldüğü gibi polis arkada delil veya kanıt bırakmıyor. Tam bir fiziki temizlik yapıyor. Halbuki olay inanılmayacak şekilde sofistike geçekleşiyor. Basıldıkları anda dergide çalışanlar eylemi şaka zannediyorlar. Bu beklenmedik ve çok sofistike bir atmosfere işaret ediyor. Kurtulanlar olayı böyle anlatıyorlar. Yüzlerinde jandarmanınkine benzer kar maskeleri olan kişiler derginin yıl başından sonraki en dinamik toplantısın randevuyla gelmiş gibi basıyorlar. Editör toplantıyla ilgili ön bilgileri var. Kar maskesi takmalarına rağmen isimlerinin hemen Fransız basınına aksetmesi ilginç ve garabet. Uzay çağı hızını temsil ediyor. İkincisi, zanlıların kar maskesi takmaları bir tedbir mi yoksa asıl failleri gizlemeye matuf bir hareket mi? İşte burada mavi gözlü bir fail ve eylemcinin profili devreye giriyor. Ölenler mavi gözlü olmadıklarına göre bunlar Fransız istihbaratının özel timinden mi? Terk ettikleri araçta 11 Eylül’deki gibi pasaportlarının bulunması nasıl b ir rastlantı? Bunları onlar mı koydu yoksa polis mi? Maske takmakla pasaportları araçta bırakmak birbirlerine zıt şeyler olsa gerek! Bir başka ilginç olay da Charlie Hebdo dergisini bastıkları sırada bizdeki Danıştay baskınında olduğu gibi Arapça aksanıyla Allahu Ekber diye tekbir getirmeleri ve ‘ Hazreti Peygamberin intikamını aldık’ diye slogan atmalarıdır. Bu da Danıştay operasyonundan geride kalan karelerden birisi. En azından Tansel Çölaşan’dan menkul bir enstantane. Alparslan Aslan eylem sırasında Allahu Ekber diye tekbir getiriyor. Aracında da bir gazeteye ait sayılar bulunuyor!
Acaba Charlie Hebdo baskınını yapanlar Danıştay baskınından kopya mı çektiler? Bunun ötesinde Cezayirli Said ve Şerif kardeşlerin dosyaları hayli kabarık. Daha doğrusu hem fail hem de meful taraf sabıkalı. Daha önce Charlie Hebdo dergisinin başından şaibeli bir yangın geçmiş. Zaten fail ile mef’ul tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş misali birbirlerini tamamlıyorlar. Birisi hakaret ediyor, kışkırtıyor ikincisi de refleks gösteriyor ve intikam alıyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Said ve Şerif Kuaşi kardeşlerin suç dökümünde yok yok. Yemen’e gidiyorlar ve burada Kaide Şefi Enver Avlaki veya şebekesiyle temas kuruyorlar. Ferit Benyettou vasıtasıyla Ebu Musab Zerkavi’nin hücreleriyle temas kuruyorlar veya devşirdikleri cihatçıları ona sevk ediyorlar. O zaman yaşları kaç sınırlarında ise GIA eylemcisi Smain Ait Ali Belkacem ile de temas kuruyorlar. Bundan yaklaşık 20 yıl evvel ( Belkacem’in eylem tarihi 1995)oluyor. Demek ki daha çocuk yaşlarında veya beşikte örgütlerle temas kuruyor, eyleme geçiyorlar! Fransız Başbakanı Manuel Valls’a göre, bu konularda istihbarat açığı oluşmuş veya çuvallanmış. Acaba? Ya da çok çalıştıkları için sürmenaj olmuş olmasınlar! İstihbarat boşluğundan bahsediyor bu olsa olsa sarhoşluğu veya eylemcilere alan ve parantez açma olabilir. Zira, Cezayir istihbaratı da 24 saat önce olacakları Fransız meslektaşlarına haber veriyor. Yine 11 Eylül düzeneği kokuyor. Şerif Kuaşi’nin bir başka eylemci arkadaşı ise 11 Eylül eylemiyle birlikte anılan Djamel Beghal.
Bu eylemlerden sonra ilk hedef hürriyetlerin ve İslami faaliyetlerin alanının daraltılması olacaktır. Fransa bu hususlarda sabıkalıdır. Geçmişte Katolikler kanlı bir biçimde Protestanları bastırmışlar ve kesmişlerdi. Şimdi ise Yahudiler ile Laik ve aşırı sağ ittifakın hedefi İslami kesimler ve genel olarak Müslüman göçmenler olacaktır. 11 Eylül’den sonra Bush’un Afganistan ve Irak işgaline benzer Fransa da durumdan vazife çıkartarak Libya’ya musallat olabilir. Zira Fransız Savunma Bakanı Le Drian olaylardan kısa bir müddet evvel ‘Libya’daki teröristlerin’ Paris’i tehdit ettiklerini söylemişti. Bu siyasi olarak Hollande’ı da siyasi giyotinden kurtarabilir. Zira 2014 yılında Fransa küme düştü ve dünya ekonomisinde beşinci sıradan altıncı sıraya geriledi. Herhalde’ istihbarat açığı, zafiyeti’ üzerinden bu açığı kapatacaklar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.