Hasan Basri’nin reçetesi
16 yaşında olmalıydım. Hatırladığım kadarıyla yıl 1978, 12 Eylül’e henüz iki yıl süre var.
Adapazarı'nda, Orhan Cami yakınlarındaki bir pasajda Merdiven Altı denilen yerde bir bayi vardı.
Burada Şura, Tevhit tarzı dergiler satılırdı. Bayi sahibinin militan bir tarafı vardı. Dergileri göstere göstere reklam ederdi. Bizim de bu suretle dikkatimizi çekerdi. Gittiğim veya geldiğim yerlerde hep kitaplara ve kitapçılara bakarım. Bir defasında oradan geçerken meşhur Hanbeli vaizi ve biyografi yazarı Ebu’l Ferec İbni Cevzi’nin Hasan el Basri kitabını gördüm. Almaya çok heveslendim lakin o sırada alma imkanım yoktu. Sonrasında da bir şekilde kitabı yerinde bulamadım veya gündemimden düştü. Lakin o kitap hep bende bir ukde olarak kaldı. Belki de daha önce de almış olabilirim. Lakin aldığım sonuncu nüshasını hararetle okuyorum.
Hasan Basri tanıyanlarının tarifi üzerine gönlü hikmet pınarlarıyla bezeli, melih yüzlü ve Mesih heyetli bir zattır. Dilinden akan hikmet dizeleri günümüzü de aydınlatmaya devam ediyor.. Tabiin’in en önemli üç simasından birisidir.
Veyse’l Karani, Said İbni’l Müseyyeb ve Hasan el Basri. Her biri kendi meydanının süvarisi. Hasan el Basri’nin bidat ehliyle alakalı olarak önemli tespitleri ve uyarıları var. İbni Hubeyre, İmam Begavi gibi bidat ehli karşısında uyarıyor ve onlarla oturmaktan sakınmamızı öğütlüyor. ‘Aksi taktirde, kalbini hasta, dinini ifsat ederler’ buyurmaktadır.
Bir başka sohbetinde ise ‘kim bidat sahibini ulular ve ona saygı gösterirse dini yıkmaya çabalamış olur’ buyurmuştur. İbni Cevzi’nin topladığı menakıpları ve sohbetleri arasında kulaklara küpe şu uyarısı ve tavsiyeyi yer alır : ”Hayırlıları şerlilerine karışmadan, iyileri facirlerini tazim etmeden, karileri ümeralarına meyletmeden ümmet hayırda, Allah’ın inayeti ve koruması altında kalmaya devam eder. Bu hal üzerlerinden kalkmaz. Aksini yapmaya başladıklarında ise Allah’ın üzerlerindeki inayeti kalkar. Allah üzerlerine cebbarları salar, musallat eder. Onları inim inim inletir. Ahiret azabı daha çetindir. Gönüllerine de korku salınır…”
Hasan Basri’nin sakındırdığı bu hususlar ABD’nin teşvik ettiği şeylerdir. Müslümanların katıksız ve halis olmasını istemez. Allah halis din isterken ABD alacalı olanını teşvik eder. Hasan Basri’nin sakındırdığı şeyler ABD’nin yaptırmak istediği şeylerdir. Hasan Basri reçetesinde, hayırlıların şerlilere karışmaması telkin ve tavsiye ediliyor. ABD ise ümmete ve özellikle de İslam dünyasının çoğunluğunu teşkil eren Sünnilere aksini tavsiye etmekte ve katıksız yapılarını sulandırmaya ve bulandırmaya çalışmaktadır.
ABD ve Batılıların endişesi şudur: İslam dünyasında çoğunluk hakim olursa ve istikametlerini muhafaza ederlerse baş olurlar, dünyadan bağımsız ve müstakil hareket ederler. Bu durumda Batılı ülkeler İslam dünyasını istismar edemezler. Bu yüzden ABD katıksız doğrunun payidar ve hakim olmasını istemez.
Hasan Basri’nin tavsiyelerine riayet etmeyen ve dinlemeyenler bunun tokadını yemişlerdir. Ümmet, bir bütün olarak ehl-i bidat olan İran ve Hizbullah gibi yapılara güvenmekle 'arkadan hançerlenmeyi hak etmiştir' diyemesek de, gafil avlanmıştır. 1971 yılından itibaren Suriyeli Sünniler de Esat lehinde gövde gösterisi veya nümayiş yapmışlar ve bunun sonucu olarak can evlerinden vurulmuşlardır. Çoğunluk olan Sünniler azınlıklar konusunda yeterince müteyakkız, ihtiyatlı davranmamışlardır. Suriye’de bidat ehliyle ihtilat bu felaketi doğurmuştur. Boşnaklar da Sırplara güvenerek aynı hataya düşmüştür. Yugoslavya’yı oluşturan cumhuriyetler içinde en karma hayatın sürüldüğü tek cumhuriyet Bosna-Hersek olmuştur.
Yugoslav cumhuriyetleri içinde en fazla karma evliliklerin görüldüğü yer keza Bosna-Hersek olmuştur. Bu temelsiz olan güven de felaketi, acıları ve dağılan aileleri doğurmuştur. ABD’nin tavsiyesi ise tam da bu gaflet halinin idamesidir. ABD yapıların zayıf olması için hybrid formülünü veya pelteleşmeyi dayatmaktadır. Siyasi ve sosyal bünye zayıfladığında dışarıdan müdahale etmek kolay olur. Dış parmağın karıştırması için içerideki ortam hazır hale gelir.
ABD’nin formülü karma ve montaj bir dini anlayışın serpilmesidir. Bunu hybrid(hibrit) formülüyle ifade ediyorlar. Halbuki, Kur’an en azından Müslümanlar arasında bütünlükçü, katıksız bir din ve yapı istiyor. Kur’an aksi suretteki parçalı yapıyı reddediyor ve buna ‘ ıdîne’ diyor. ‘Kur’an-ı Kerim’i parçalara ayıranlar’ diye muhatap alınanlar bu hybrid formülünü, Amerikan formülünü hayata geçirenlerdir. Hasan Basri’nin reçetesine tutunursak Amerikan tasallutundan ve parçalı ve çarpık yapılardan ve hayatlardan kurtuluruz. Hasan Basri'nin reçetesi ABD'nin panzehridir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.