Nazi avcısından Siyonist avcısına
Bilindiği gibi Yahudiler beraber kaldıkları toplumların sosyal ve manevi hastalıklarına kapılmışlardır. Çıkışta (Mısır) buzağıya tapınmaları ve yanlarındaki stok altınları eriterek bir altın buzağı yapmaları buna delalet eder. Stockholm sendromu keşfedilmeden önce de Yahudiler bu sendroma kapılmışlardı. Cellatlarına benzemiş ve özenmişlerdir. Bu anlamda Nazi tipi ırkçı Siyonist bir devlet kurmuşlardır. Bunu kurmak için Osmanlılara karşı İtilaf mihveriyle birlikte hareket etmişler ve Osmanlıların yıkımında rol almışlardır. Buna mukabil, İngilizler onlara toprak ve milli bir devlet taahhüdünde bulunmuştur. Osmanlılar aradan kalkmadan bir Yahudi devletinin kurulmasına imkan yoktur. Aksi halde, toprak ihtiyacı baki kalacaktır. Bugün olduğu gibi o dönemde de Arap liderleri hem Osmanlıya hem de kendi milletlerine ve dinlerine ihanet içindedirler. Şerif Hüseyin, oğlu Faysal gibiler Yahudi ileri gelenleriyle anlaşmışlar ve onları amca çocukları olarak taziz etmiş ve yüceltmişlerdir. İkinci Dünya Savaşında ise Nazilerden yararlanmayı seçmişler. Hem bir taraftan Nazilere karşı dünyayı kışkırtmışlar hem de içeride Nazilerle Yahudi nüfusunu Filistin’e transfer etmek için gizli ve dolambaçlı yollarla işbirliği (muvazaa) yapmışlardır. Naziler ve Holokost denklemi üzerinden Avrupa’da emniyetini kaybeden Yahudi halkını Filistin’e çekmişlerdir. Ardından da Filistin'de Nazileri aratmayan ırk esasına dayalı Deccalımsı bir rejim geliştirmişlerdir. Eski Güney Afrika ırkçı beyaz azınlık rejimi beyazları yücelirken İsrail sadece Yahudileri yücelten bir rejim kurmuştur.
Nazileri günah keçisi yaptılar. Bir taraftan Nazilerle ilgili propagandalarını aksatmadan sürdürerek bunun üzerinden yaptıklarına meşruiyet üretirken diğer taraftan da Nazi kalıntılarının korkulu rüyası haline gelmiş ve yaşayan Nazilere yönelik sürek avı başlatmıştır. Savaştan sonra Latin Amerika ülkelerine kaçan Naziler, enselerinde Siyonistlerin soluğunu hissetmiştir. Nazi takibi ve avı üzerinden İsrail caydırıcılık vasfı kazanmaya çalışmıştır. Lakin yöntemleri Nazi yöntemidir. Nazilerin ırkçı hastalığını kapmış ve bu hastalıklı ruh halini yaşadığı topraklara yansıtmıştır.
Bugün devran tersine dönüyor. Sihir sihirbazını vuruyor. Siyonistlerin Nazi avcılığı ‘Nazi Hunter/s’ kalıbıyla ve kavramıyla ünlenmiştir. Avladıkları Nazi kalıntılarıyla büyük reklam yapmışlar, emsalleri için caydırıcı olmuşlardır. Avladıkları en büyük Nazi kalıntılarından birisi Nazi ileri gelenlerinden Adolf Eichmann olmuş ve onu filmleri aratmayan bir şekilde saklandığı yerden alarak Tel Aviv’e getirmişlerdir. İsrail bugün de Hamas gibi mezalimine karşı, topraklarını ve manevi değerlerini savunan örgütleri de Nazi parantezine almak istiyor ve onları insanlığın düşmanı olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Halbuki, kendisi gün geçmiyor ki yeni bir insanlık suçu irtikap etmesin! Uluslar arası Ceza Mahkemesi’ (UCM)nin İsrail ile ilgili şikayetleri kabul etmesi yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.
Bu yeni dönem, Nazi avcılığından Siyonist avcılığa geçişi temsil etmektedir. ‘Ava giden avlanır’ misali geçmişte şaşalı bir biçimde Nazi avcılığına çıkanlar şimdi en azından nazari olarak avlanma aşamasına gelmişlerdir. Bundan sonraki dönem Yahudi mezalimini belgelendirme ve cezalandırmak için peşine düşme dönemi olacaktır. Bunun için yapılması gereken bazı faaliyetler var. Bu faaliyetlerden birisi mezalim dosyaları hazırlamak ve Siyonizmin Kara Kitabını çıkarmaktır. Buna dair elde yeteri kadar belge var. Sözgelimi Yahudi liderleri yaptıkları alçaklıkları övgü babından itiraf ediyorlar. İsrail ekonomi bakanı Naftali Bennett merdi Kıpti gibi şecaat arz ederken sirkatini söylemiş ve asker olarak celp altında iken birçok Filistinliyi öldürdüğünü itiraf etmiştir. Kendi itirafları esas alınarak Adolf Eichmann’a yapıldığı gibi ensesine binilebilinir. Onun gibi yüzlercesi ve binlercesi var. Komunizmin Kara Kitabı gibi öncelikli olarak Siyonizmin Kara Kitabını çıkarmak elzemdir. Ondan sonra da bir kara liste veya ABD’nin Irak işgali sırasında olduğu gibi arananlar listesi yayınlamak ve imkan buldukça bunları avlamak ve uluslar arası veya ihtisas mahkemelerinin önüne çıkarmak yerinde olur. Öncelikli olarak Siyonizmin kaynağını kurutmak gerekir. Bundan dolayı mezalime destek veren yerli ve yabancı yazar çizer de kara listeye alınmalı ve mezalime payanda olmalarına; gözlerini açmalarına imkan verilmemelidir. Yazılı ve sözlü olarak da mezalime desteğin önüne geçilmelidir.
Uluslar arası Ceza Mahkemesi İsrail ve ABD’nin itirazlarına rağmen bu yönde faaliyete geçebilir. Lakin önünde engebeli bir yol var. Bunlardan birisi de Ramallah ve Mahmut Abbas yönetiminin bunu pazarlık konusu yapması ve talebini geri çekmesi ihtimalidir. FKÖ 1988 yılından itibaren davasını satmaya başlamıştır. Önceden de kimi Filistinli liderler aynen Arap liderleri gibi halkının davasını satmaya alışmışlardır. Sonuç ne olursa olsun devran dönmüştür uluslar arası çark bir biçimde İsrail aleyhine işlemeye başlamıştır. Bu süreç zaman alsa da şaşmaz ve sekmez. Siyonist avcıların ortaya çıkması yakındır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.