Sinsi ve hain
İran’ın ‘Dalton kardeşleri’ olan Laricani’lerden Ali Laricani Türkiye’yi ziyaret etti ve bir dizi görüşmelerde bulundu. Ali Laricani ve Laricani kardeşler İran’daki güç merkezlerinden birisi. Nejad soytarısıyla yıldızları hiç barışmadı. Fark şurada, Laricani Pers çıkarlarını daha sofistike ve iyi savunuyor. Nejad’a bakarak daha kaliteli. Nejad populist idi. Fakat hepsi aynı yolun yolcusu. Abdullah Fehd Nefisi İran’daki güç merkezleriyle alakalı şöyle bir tespit aktarır: Birbirlerinin gölgelerine ateş ederler lakin Pers imparatorluğunu yeniden kurmak için aralarında yeminli gibidirler. İran’ın bölge ve dünya politikaları çok sinsidir. Sözgelimi, Hizbullah ve İran reklam yapmak için son ‘İsrail saldırısını’ tepe tepe kullanıyorlar. Lakin öncelikli olarak İranlı generallerle Hizbullah ileri gelenlerinin orada ne işleri vardı? Onun cevabını vermeliler. İsrail’e saldırmak istiyorlarsa Lübnan’da yer mi kalmadı? Yoksa orada ne planlıyorlardı? Laricani Cemil Çiçek’i makamında ziyareti sırasında şunları söylemiştir: Müslüman ülkelerin, terörist, korsan, saldırgan İsrail’in saldırıları karşısında birleşmeleri gerekiyor. Başka birisi de aynısını İran için söyleyebilir. Siz Suriye halkını katletmek yerine silahların namlusunu İsrail’e doğrulttunuz da niye diye soran mı oldu? İslam dünyasının desteğinden mahrum mu oldunuz? Hepsi yalan ve direniş ticareti. İsrail’e karşı bütün hareketleriniz muvaazalı. Kur’an’da Yahudilerin ve müşriklerin Müslümanlara adavette en şiddetli iki topluluk olduğu beyan edilir. İslam dahilinde de İslami kesimlere ve Sünnilere en büyük düşmanlık şia içinden gelmektedir. İsrail düşmanlığıyla bunu örtbas etmeye yelteniyorlar. İran’a yönelik izlenebilecek tek sağlıklı politika Yavuz ve Kanuni politikalarıdır. Teması kesmek ve güce başvurmak. Onun ötesinde her şey boş lakırdıdır.
Yemen’in ilkel adamları Husilerin Yemen’i nasıl ele geçirdiklerini anlamak istiyorsanız Edip Yüksel’in bir hatıratına kulak verin. Bu hatıratı Edip Yüksel’e ait olduğu için değil ibretlerle dolu ve gerçekleri aksettirdiği için nazara veriyoruz. Sağlaması Yemen’dir, Irak’tır, Suriye’dir, Lübnan’dır. İran, iç gaileler üreterek İslam’ın zaferini engelleyen ve İsrail’in zevalini geciktiren en önemli amildir. Şimdi İsrail’in Hizbullah mangasına yönelik dost ateşi üzerinden yeniden artıya geçmeye çalışıyor. Balık hafızalı olmamızdan yararlanmak istiyor. Böylece sünninin kafasını ve gönlünü yeniden yağmalamak istiyor. Halbuki, Irak’ta Haşd eş Şabi yani mezhep milisleriyle Sünnileri katledenler onlar. Suriye’de Esat ile omuz omuza vererek karşı devrimi savunan Hizbullah ve İran ordusu. Yemen’de Ali Abdullah Salih ile birlikte karşı devrimi temsil eden İran’ın ortağı Husiler. Peki! Husiler bu Yemen’i ele geçirebilmek için nasıl bir strateji izlediler?
İşte bu strateji Edip Yükselin anlattığı bir hatırada gizli. Metin Yüksel’in suikastla şehit edilmesinin ardından çalkantılı günlerini anlatırken Edip Yüksel şunları yazar :” Bu arada İran’daki sözde İslam devrimini kopya etmenin hayallerini kurdum. Nihayet 1980 yılının ilkbaharında Pasdaran’ın (Devrim Muhafızlarının) lideri tarafından gizlice İran’a davet edildim. İki haftalık ziyaretim boyunca devrimin ileri gelen liderleriyle görüşüyordum. İran topraklarında Türkiye’ye yönelik yayın yapacak bir radyo istasyonu gibi kültürel yardımlar beklerken, Türkiyeli Akıncıların İran topraklarında silahlı eğitim görmesi teklifine muhatap oldum. Türkiye’ye döndükten sonra benimle irtibata geçen bir İranlı’nın Türkiye’deki askeri tesisler hakkında malumat toplamamı istemesi beni iyice rahatsız etti. Beni casusluk gibi sinsi ve hain bir iş için kullanmaya çalışmalarını yadırgadım… ( Dr. Edip Yüksel, Müslüman Din Adamlarına 19 Soru, Özcan Yayıncılık, 3. Baskı). Elbette Edip Yüksel daha sonra Reşad Halife’nin peşine takılmış isimlerden birisi. Burada bizi şahsı veya fikirleri değil yaşadığı hatıratı ilgilendirmektedir. Bu gibi hatırata sahip olan lakin kaleme almayan bir sürü insan var. Yemen bu hatıratın büyük fotoğrafıdır. Yemen Şia ve özelikle İran tehlikesini fark etmeyen, hafife alanlara büyük derstir. Bir avuç soytarı, İran desteğiyle birlikte Yemen’i ele geçirmiştir. Yıllarca İran’a toz kondurmayan Fehmi Huveydi bile Yemen’de olan bitenden sonra İran’ın bölgesel maceralarına isyan etmiştir.
İran’ın ne biçim bir tehlike olduğunu bilmeyenler onun tuzağına düşmekten kendilerini alamazlar. Bizim dost ve düşman ilmihaline ihtiyacımız var. Ehl-i bidat meselesini çok ihmal ettik o da bizim saflığımızdan yararlanarak, gayri Müslimlerle ortak olarak her yerde altımızı oyuyor. Suriye, Irak, Yemen, Lübnan bunlardan birkaçı. Suriye rejimiyle 1979 yılından beri ortak olmasına rağmen İsrail’e bir fiske bile vurmadığı halde hala bizi İsrail’e karşı hayali ortaklığa davet ediyor. İsrail de tersinden aynısını yapıyor ve İran’ın Arap ülkelerini gizli ve açıktan işgal etmesi karşılığında laik Araplara ortaklık teklif ediyor. Sünni dünyayı nüfuz alanına bölüp geçinip gidiyorlar. Birbirlerini iyi kullanıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.