İşi yorumculara kalmış
Hayrettin Karaman mertçe ve dürüstçe çıkacaksın “Ehl-i sünnete göre bugünkü Yahudi, Hristiyan, Budist vesaire bunlar Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e inanmadan, Kur’an’a tabi olmadan, kendi dinlerini terk etmeden cennete asla giremez.” diyeceksin.
Hayrettin Karaman Perşembe günü benim hakkımda yazdığı yazıda 2 tane de yorum yayınlamış. “Yalancının konuşması bir internet sitesinde yayınlanmıştı, oradan aldığım iki yorumla bitiriyorum.” diyor. Şimdi işi yorumculara da kalmış. Ben eğer yorumcuların yorumlarını alacak olsaydım, buradan çoruma kadar yol olurdu. Kendini destekleyen 2 yorum almış.
Ben beni destekleyen yorumlardan alsaydım köyüne kadar yol olurdu. Bu kadar hocaların hocası büyük hoca, 2 yoruma kadar düşmüş.
Yorumları cahiller yapıyor zaten. Hâlbuki 2 yorum alacağına 2 ayet, hadis yaz mübarek.
Millet bir şey öğrensin.
Yorum da diyor ki: “Cübbeli Hoca neden özellikle H. Karaman Hoca’ya saldırıyor? Batıl düşüncelerin asıl sahipleri Z. Beyaz, Yaşar Nuri, Paralelciler dururken neden H. Karaman?
Bazı medya organlarını arkasına alarak sahih yolda yürüyen Müslüman âlimlere iftira atarak fitne fitilini ateşliyor.”
Murat Akın isimli bir kardeş demiş bunu bana. Şimdi ben Zekeriya Beyaz’a ne diyeyim? Adam zaten “Tavuktan kurban olur.” dedi. Ondan sonra “Ayakkabıdan kurban olur.” dedi.
Ben “Bu devreden çıktı.” dedim. Çünkü “Ayakkabıdan kurban olur.” deyince ben artık uğraşmayalım dedim.
ETMEDİĞİMİZİ BIRAKMADIK
Yaşar Nuri ile de ömrüm hayatım geçti. Ben Yaşar Nuri ile uğraşırken Murat Akın kardeş herhalde senin yaşın müsait değildi. Yaşar Nuri’ye etmediğimizi bırakmadık. Bütün meseleleri söyledik. O da bize bayağı iş etti. Sonra görüştük, ettik. Bir vesileyle telefonlaşıldı. Birine dava açtı bir şeyler oldu. Benle ilgili açmadı ama. Bana bir şeyler etti. Sonra “Ben seni kastetmedim.” dedi. Tamam, sen beni kast etmediysen mesele bitmiştir. Çünkü ben geçenlerde “Irzımı helal ettim.” dediğim zaman arkadaşlar anlamadı. Bizim kayınpeder de anlamamış. Hanımı aramış “Kızım ne diyor bu ırzımı helal ettim diyerek” diye sormuş. Yahu kardeş ırzımı helal ettim lafına da şerh getireyim. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Sizin biriniz Ebu Zamzam kadar olamadı mı? Aciz misiniz? Ebu Zamzam’ın malı mülkü yok, sadaka verecek kadar genişliği yok ama evden her sabah çıkarken ‘Bugün bütün ümmete ırzımı helal ettim’ derdi.”
Bu da sadaka oluyor. Irzımı helal ettim. “Benim hakkımda ne kadar gıybet ederlerse, dedikodumu yaparlarsa veya bana iftira atarlarsa ben peşinen helal ettim. Kimseyle ahirette uğraşmayayım.” demek. Bu da onun sadakası. Yani o günahkâr ümmet ondan sebep azap çekecek. O da hakkını helal ederek milleti o azaptan kurtarmış oluyor. Böylece onlara sadaka vermiş sevabı alıyor.
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de “Sadaka verecek paranız yoksa da biriniz Ebu Zamzam kadar da olamıyor musunuz? buyuruyor. “Irzımı helal ettim.” ne demek anladınız mı şimdi? Yoksa “Gel de benim karımın elinden tut, bilmem ne yap.” Tövbe ya Rabbi! Cahil cühela olabilir insan. Onun için izah etmekte fayda var.
Irz hem namusa deniyor hem de haysiyet ve şerefe deniyor. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) veda haccında “Mekke şehri haram olduğu gibi, Zülhicce ayı haram olduğu gibi mallarınız, kanlarınız ve ırzlarınız aranızda haramdır.” buyuruyor.
Irzlarınıza gıybet de giriyor, dedikodu, iftira hakkı da giriyor. Haysiyet ve şerefini rencide edecek bütün mevzular oraya dahil oluyor.
REDDİYELERİME ŞAHİTSİNİZ
Şimdi onun için “Adam benim şuyuma sövdü, buyuma sövdü.” Benim derdim o değil ki. “Benim aleyhime konuş, sövüyorsan söv. Sahabeye hakaret etme.” diyordum ya İslamoğlu’na. O da onun gibi. O da aradı “Ben sana demedim. Sana der miyim? Seni şöyle seviyorum, böyle seviyorum.” dedi. Ben de şaşırdım. “Tamam o zaman bir mevzu yok. Ben dava açmadım. Mahkemeye vermedim ki ben.” dedim.
Ama batıl görüşlerine reddiyelerime şahitsiniz. Şimdi ben Zekeriye Beyaz’ı bırakmışım, Yaşar Nuri’yi bırakmışım, paralelcileri bırakmışım. Yahu benim paralelcilerle ne işim var arkadaş. Ahmet Şahin Zaman Gazetesi’nde “Amentü’de bizim Yahudilerle ittifakımız var.” yazdı. Biz buna reddiye yaptık. “Yahudi, Hristiyanlar cennete gidecek diyenler cennete gidemez” isimli kitapta ismen bu reddiye var. Kitap ortada. Ben şimdi genel manada herkesi suçlayamam ki.
Herkes yazısından mesuldür. Ahmet Şahin bunu yazdıysa biz ona reddiye yaptık. Prof. Bekir Karlığa “Budist, mudist farketmez. Allah’a inan da nasıl inanırsan inan. Hepsi cennete.” dedi. Röportaj Hürriyet gazetesindeydi. Ben Talu Hoca’nın bölümünde onu da koydum kitaba. Ben buna reddiye yaptım. Kitapta da kayda geçmiş.
GÜNAHA, VEBALE GİRER
Şimdi bir adam yanlış yaptığında ben ona reddiyemi şahsi yapmak durumundayım. Şimdi orada binlerce, milyonlarca insan var.
Hepsi aynı görüşte olmayabilir. “Sizin hepiniz böylesiniz.” demek İslam’da caiz midir? Caiz değildir.
Ben yaptığım reddiyelerde hep isim veriyorum. İsim vermezsem topunu genellemiş olurum. Günaha, vebale girer. Ben günaha, vebale girmekten Allah’a sığınırım.
Ben bir camiayı, cemaati tümünü birden “İtikadınız budur. Şirke düştünüz.” diyemem. Ancak bu yazıda yanlış, şirk, dalalet, felaket var. Bu yazıdaki görüşe karşı ben cevap veririm. Ama ben şahıslara cevap verdim hep. Hiç böyle “Şu cemaat böyle, bu cemaat şöyle.” diye laf etmem ki ben. Çünkü o şahıs mesuldür. Ayet-i kerime de “Çocuğun yaptığını babasına sormam.” diyor. Ha babasının mesuliyeti ayrı bir şey. Öğretmedi, okutmadı, bildirmedi… Onu demiyorum.
Ama buluğa ermiş, ayrılmış gitmiş. Çocuk zina yapmış. Babasına “Gel bu çocuğun zina etmiş, hesabını sana sorayım.” diye bir şey yok. İslam’da ceza ferdidir. O zaman suç da ferdidir. Bir insanın karısı şirk sözü söylese kocası kâfir olur mu? Bize ne? Bizim meselemiz üzüm yemek. Bağcıyı dövmek değil. Biz ona, buna sataşıp da olay çıkartma derdinde değildik evvelce de. Şimdi de değiliz.
KÖPEK OLMAK KOLAY MI?
Bu Murat Akın’ın geriye dönük hafızası demek ki kuvvetli değil. Veyahut da bu yollarda değil. “Âlimleri karalayıp saldırırken ağzından salyalar akıyor.” diyormuş bana. Ben hangi âlimi karaladım? “Kader yok” diyen alimi karalamayacak mıyım?! Amentü’yü 5’e indirene bir şey demeyecek miyim?! “Rasulullah’ın ashabı kaba adamdı, peygamber razı değildi.” diyenden rahatsız olmayacak mıyım?! Ne demek ağzından salya akıyor? Beni de köpek yapmış. Köpeğin günahı yok. Köpek olmak kolay bir şey midir? Köpek toprak olacak. Belki de ben cehenneme gidersem köpekten aşağı olacağım.
BENDEN KİMSE KORKMASIN
Ama konuştuğun lafa bak şimdi. “Bu cübbeli gelecekteki 2. Vaiz vakası olacak gibi görünüyor.” Bunu Hayrettin Hoca yazıya dökmüş. Murat Akın denen bir vatandaşın yorumu. Sen hocaların hocası lakabında bir adamsın. İlmi bir delilin yok mu da kim olduğu belli olmayan adamın yorumu yazının altına koyuyorsun. Bugüne kadar bu kadar yazar gördüm. Böylesini ilk kez gördüm. Sen benden hiç korkma. Ne ikinci vaiz, ne üçüncü vaiz hiçbir şey olamam ben. Bende teşkilat yok. Bende “Çocuklarınızı okula gönderin.” diye bir tavsiye yok. Ben de köşe başlarını kapalım diye bir dert yok. Bizde medrese, tekke. Biz işimize bakarız. Onun için benden kimse korkmasın. Ben kimseyi etkileyip de öyle vaaz vakaları falan bende yaşanmaz. En çok yaşanmayacak adam benim.
TABİKİ KURBAN OLAYIM
Lafın sonunda “Mahmud Hoca Efen- di’ye kurban olasıca.” diyor. Sen Mahmud Hoca Efendi’yi nerden tanıyorsun yavrum be. Mahmud Hoca Efendi bize bu işleri teşvik ediyor. Mahmud Hoca Efendi Yeni Şafak’a telefon edip: “Bu adam yanlış yazıyor.” diyor. Mahmud Hoca Efendi kürsüden Süleyman Ateşler’e vesaire ismen reddiye yazıyor. “Haktan susan dilsiz şeytan olma.” dedi Mahmud Hoca Eefendi bana. “Sohbet yapacaksan hakkı söyleyeceksin, yoksa sohbet yapma sus git.” dedi bana. Bana bu işleri o emretti. Bu reddiyeleri o başlattı. Ben ondan izinsiz bir şey yapmam. Yapmadım. Mahmud Hoca Efendi’ye tabiki kurban olayım. Ama şunu demek istiyor. “Mahmud Hoca Efendi mübarek adam. Bu işlerle alakası yok. Bu bozuk adam işleri karıştırıyor.” diyor. Yani bu lafın manası, hak kelimenin altında batıl mana murat edilmiş.
Fikret Akın diye birinin de yorumunu almış. Diyor ki: “Arkadaşımız Hayrettin Karaman bir âlimdir. Cübbeli ise bir sofidir.” İyi bir şey.
Anamıza sövmemiş iyi bir şey. Devam ediyor “Yani âlim değil menkıbelerle yaşayan bir adamdır. Durmadan adamı ön plana çıkarmanız sadece sizi küçültüyor. Bence vazgeçin bu politikanızdan. Şu şöyle demiş, bu böyle demiş... Siz haberlerinizle uğraşın.
Hayrettin Karaman ile Cübbeli’yi karşılaştırmanız dahi sizin zavallılığınızın göstergesidir.” Çünkü o âlim biz âlim değiliz.
ZELİL DURUMA DÜŞERSİN
Zaten Hayrettin Karaman’ın kendisi de “Aslında bu zavallı, bayağı ve edep dışı sözlere reddiye yazmak da züldür, ama yalana yalan, iftiraya iftira demek zarureti var.” diyor. Hakikaten zül. “Zelil duruma düştüm.” diyor yani. Benimle uğraşırsan zelil duruma düşersin. Sen akıllılarla uğraş benim gibi avanaklarla ne uğraşıyorsun?! Keşke bu zarureti “Polemik Değil Diyalog” kitabında “Yahudi, Hristiyan olup da kâfir olmayan var. Yahudi, Hristiyan için 2 şart yeter. Müslüman olmak şartı yok.” sözleri senin adına yazıldığı zaman iftiraya iftira demek zaruretini görseydin. Keşke bu fitnelerin ateşini fitillemeden, bu Abant Toplantıları’ndan çıkan bildirgeler kitaba basıldığında “Yahu ben böyle mi dedim arkadaş. Bu nasıl iştir?” deyip itiraz edebilme cesaretini gösterebilseydin.
Şimdi gelip ortalık süt liman, öbür tarafın gücü azalmış, bu işleri konuşmak kolay oldu. O zaman ben bunları konuşurken kimse çıt çıkaramıyordu diyalog hakkında. Şimdi “Ben diyalogcu değilim. Ben cennete girer demedim. Şunu demedim, bunu demedim.”
Biz âlim değiliz sen âlim adamsın. Bir reddiye yazarsan biz de ondan istifade ederiz.
MEDENİYETLER İTTİFAKI BOZULDU ELHAMDÜLİLLAH
Eski sözlerini sahiplenmiyorsan, o zaman da sahiplenmeseydin. Gün değişti, gündem değişti. Ortalıkta acayip değişiklikler oldu. Gördüğünüz üzere ne Abant’ı kaldı, ne başka bir şey kaldı memlekette. Dünyada da değişti.
İspanya açıklama yaptı: “Türkiye ile beraber projemiz olan ‘Medeniyetler İttifakı’na asla itibar etmeyeceğiz ve Müslümanların hepsini takip edeceğiz.
Türkiye’den, Suriye’den, Irak’tan kim gelirse peşine hafiye takacağız. Bunlara güven olmaz.” dedi.
Ben dinler arası diyaloğa çaka çaka lafı çevirdiler benden dolayı. Benden dolayı da demeyim de neyse işte. Millet çakmasın diye lafı Medeniyetler İttifakına çevirmişlerdi. İspanya, Türkiye ve Yemen’e bu görev verilmişti. Medeniyetler İttifakı bozuldu elhamdülillah. Bugünü de gördük. Her hafta bir şeyler çözülüyor. Çözüle çözüle Allah’ın izniyle bu milleti misyonerlere kaptırmayacağız.
BAYAĞI İSTİFADE ETTİK
“La ilahe İllallah yeter” diyenlere fırsat vermeyeceğiz. “Muhammedün Rasulullah”ın şart olduğunu her yere haykıracağız. İslam tek bir bütündür bölünemez. İslam’a giren öbür dinlerden beri olmak zorundadır. “La ilahe İllallah deyin felah bulun” safsatasını ortadan kaldıracağız.
Hadiste “La ilahe İllallah deyin felah bulun” denirken “Muhammedün Rasulullah” demeyin manası kastedilmiyor. Çünkü “La ilahe İllallah” dediğinde zaten onların ilah diye taptıkları 360 putu silip bir anda devreden çıkarıyor, bir Allah’ı kabul ediyor. “Muhammedün Rasulullah” daha kolay diye, zor olan şey onlara teklif edilmiştir.
Çünkü “La ilahe İllallah” değişmez. “Muhammedün Rasulullah” da peygamber dönemine göre Nuh Neciyüllah, Âdem Safiyullah olur.
Ama değişmeyen nokta “La ilahe İllallah”dır. Onun için o söylenmiştir. Ama Efendimiz’den sonra “Muhammedün Rasulullah”tır. Kıyamete kadar da bu itikat baki kalacaktır. Hayrettin Karaman’ın yazısından da bayağı istifade etmiş olduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.