Aklın yolu
Hükümet’in çözüm süreci konusunda Hüda Par’la görüşmesi son derece önemliydi.
Eksikliklerden sadece biri de olsa, giderilmiş oldu böylelikle.
Bu durumdan en fazla terör örgütünün rahatsız olduğu gözleniyor.
Masada halen tek olmasına rağmen örgüt, Hükümet’in aklını çelebileceği endişesine kapılarak, Hüda Par’lılara karşı saldırıya geçti.
Örgüt, bölücü ve İslam karşıtı emellerinin önünde bir engel olarak gördüğü Hüda Par’lıları kanlı eylemleri ile sindirip, tamamen saf dışı bırakma peşinde.
Cizre’de 7 aylık hamile kadının, 2 çocuğu ile birlikte diri diri yakılmak istenmesi,
Abdullah Deniz’in katledilmesi,
Çarşaflı-sakallı vatandaşlara, Kur’an kurslarına yönelik hemen hemen hergün saldırı olayı yaşanıyor olması, bu planın bir parçası.
Tek başına bu saldırılar bile, seçimlerde hür iradeleriyle örgütün siyasi uzantılarını tercih eden bölge insanının gözünü açıp, neye alet olduklarını görmeleri açısından önemli.
Örgüt ve siyasi uzantılarının derdi Kürt halkı değil, bu besbelli.
Adamlar hastalıklı ideolojilerini, silah zoruyla hakim kılma peşinde.
Herkesin bunu görmesi gerekiyor.
Diğer taraftan Devlet’e ciddi görevler düşüyor.
Çözüm süreci ayrı, terörle mücadele ayrı değerlendirilmeli.
Süreç zarar görür vehmiyle, bölgedeki dindar insanlar terör örgütünün insafına terk edilmemeli.
Elinde silahla eşkıyalık yapan her kimse, gereken yapılmalı.
Aksi durumda yarın bölgede, büyük çatışmalar yaşanabileceği gibi devletine, milletine, dinine bağlı ve PKK’ya “terör örgütü” deme cesaretini gösterebilen tek bir vatandaş kalmayabilir.
***
Geçtiğimiz hafta Hüda Par Genel Sekreteri ve Sözcüsü Mehmet Yavuz, büromuzu ziyaret etti.
Yavuz’un anlattıkları, bölgede durumun bildiğimizden daha vahim olduğunu ortaya koyuyor.
Bölgeyi “barut fıçısı gibi” diye tanımlayan Yavuz, “Her ne kadar silahlar bırakılacak denilse de, pratikte maalesef bu olmuyor. Aksine PKK bugün en rahat dönemini yaşıyor. Örgüt bugün bölgede her eve bir silah değil, her evde eli silah tutan herkese ağır silahlar dağıtıyor. Keleşten tutun, biksilere, suikast silahı olarak tanımlanan kanaslara kadar” bilgisini verdi.
6-7 Ekim ve Cizre’de yaşanan olaylarda bölgedeki dindar insanların “devletin kendilerini sahipsiz bıraktığı” hissine kapıldıklarını ifade eden Yavuz, “48 saat devletin olmadığını gören dindar halk ister istemez tedbirini alıyor” diyerek, PKK’ya karşı bir silahlanmaya işaret etti.
Mehmet Yavuz üstüne basa basa bunların görülmesi gerektiğini, tehlikenin büyük olduğunu belirterek şöyle dedi: “Çözüm sürecine halel gelmemesi adına bunların görmezden gelinmesi büyük tehlikeleri de beraberinde getiriyor.”
PKK ile silahların bırakılmasının konuşulabileceğini ancak tek başına bunun daha büyük sorunlar doğurduğunu vurgulayan Hüda Par Sözcüsü Yavuz, masanın etrafının kalabalıklaşması, her kesimden temsilcinin orada bulunması gerektiğini kaydetti. Bu noktada, BBP lideri Destici’nin “Muhataplık Heyeti” oluşturulması teklifini hatırlatarak “İlginç ama sizin önerinizle örtüşen yönleri var” dememiz üzerine Yavuz, “Aklın yolu bir” yorumunda bulundu.
Evet aklın yolu bir.
PKK İslam ve devlet karşıtı, maşa bir terör örgütüdür ve derdi Kürt halkı değildir.
Dolayısıyla mesele sadece PKK ve uzantıları ile müzakereyle çözülemez.
Bu sorunu daha da büyütür, daha da içinden çıkılmaz hale sokar.
Bugünkü tabloda görüldüğü gibi.