Canlı Resmi Çizmek Caiz Değil
Allah-u Teâlâ “Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkandan daha zalim kim olabilir.” buyuruyor. Bu yüzden insan ve hayvan figürü çizmek haramdır.
İnsan ve hayvan figürü çizmek caiz değil. Fotoğraf ile bu mesele farklıdır. Çizim olursa çok tehlikelidir. Heykeltıraşlık gibidir, tasvire girer. Allah-u Teâlâ yarın ahirette onları önüne getirir, “Bu çizdiğinize hayat verin bakalım” (Buhârî, Libâs:90, no:5612, 5/2221) diye kulunu zorlar. Kul da ona hayat veremeyeceği için çok büyük azaba düşer. Hadis-i şerif Buhari’dedir. “Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkandan daha zalim kim olabilir.”
Bu heykeltıraşlar hakkındadır ve bu gibi canlıları çizim yapanlar içindir.
MANZARA ÇİZİLEBİLİR
Ama manzara, taş, toprak bunlar caizdir. Hayvan, ördek, kuş gibi canlıları yaşayacak halde çizerse yani kafası, gözü her şeyi belli şekilde çizerse bu haramdır ve caiz değildir. Kıyamet günü en büyük azap bir peygamberi öldüren kâfirleredir.
Sonra peygamberin öldürmesinin nasip olduğu büyük azılı kâfirlere. Bir peygambere nasip olmuş öldürülmesi demek ki ne büyük gavur. Sonrasında ise şekil çizen, tasvir yapan heykeltıraşlaradır. (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, no:10515, 10/216) Hadis-i şerifler sahihtir. Ancak fotoğraf çekmek buna girmez.
FOTOĞRAF ÇEKMEK CAİZDİR
Çünkü fotoğraf gölgenin hapsi gibidir. Bir insan aynanın karşısında 20 dakika dursa caiz. “21 dakika durması caiz değil” denir mi? Denmez! İsterse 10 saat aynanın karşısında dursun.
Fotoğrafta bunun gibidir. Çektikten sonra yıllanıyor, duruyor. Gölgeyi hapsetmek, gölgeyi durdurmak kabilindendir. Bundan dolayı ona haram diyemeyiz. Canlı figürü çizmek ise caiz değildir. Ama yaşayamayacak şekildiyse mesela kafası yoksa çizdiği canlının, ona tam bir canlı çizmek kadar haram diyemeyiz. Onlar farklı değerlendirilebilir.
YOLA ÇIKARKEN YAPILACAKLAR
Kişinin memleketinden ayrılırken yapması müstehab olan bâzı vazîfeler vardır.
1) Âilesi, akrabası, arkadaşları ve komşularıyla vedâlaşması ve onları Allah-u Teâlâ’ya emânet etmesi müstehab kabul edilmiştir. Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Her kim yolculuğa çıkmak isterse, geride bıraktıklarına: ‘Ben Kendisine emânet edilen şeyler zâyî olmayan Allâh’a sizi de emânet ediyorum’ desin” buyurmuştur. (Nevevî, el-Ezkâr, no:609; İbnü Allân, el-Fütûhâtü’r-rabbâniyye, 5/115-116; İbnü’s-Sünnî, no:505, sh:453)
YOLCULUĞA ÇIKAN DUA İSTEMELİ
2) Yolculuğa çıkmak isteyenin arkadaşlarına duâ etmesi ve onlardan duâ istemesi müstehabdır. Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizin biriniz yolculuk murâd ettiği zaman kardeşleriyle vedâlaşsın, şüphesiz ki Allâh onların duâsına hayır yerleştiricidir.” (Nevevî, el-Ezkâr, no: 610)
3) Yolcu uğurlayanın ise Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in uğurlama duâsı olan: “Dînini(n bazı vazifelerini yolculuğun zorlukları nedeniyle ihmâl etmemen için), emânetlerin (olan âileni, malını ve sen)i ve amellerinin sonlarını (n güzel netîcelenmesi için yapacaklarını) Allâh’a emânet ederim” duâsını okuması sünnettir. (Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî, Hâkim, İbnü Hibbân, Mübârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, no:3506, Nevevî, el-Ezkâr, no:613)
(Ahmet Mahmut Ünlü, Sefer Duaları, sh:24,25,26)
KADININ SAÇINI TIRAŞ ETMESi
Hanefî ve Malikîlere göre, zaruret olmadıkça kadının saçını tıraş etmesi caiz değildir. Nitekim Ebu Musa (Radıyallâhu Anh)ın oğlu Ebu Bürde (Radıyallâhu Anh) şöyle anlattı: “Bir kere babam Ebu Musa şiddetli bir hastalığa tutuldu, bu sırada başı ailesinden bir kadının kucağında olduğu halde bayılmıştı.
Bunun üzerine kadın ağlamaya başladı, fakat Ebu Musa (Radıyallâhu Anh) kadına bir şey demeye güç bulamadı, ayılınca şöyle dedi: ‘Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in berî olduğu (hoşlanmayıp uzak bulunduğu) kimselerden ben de uzağımdır. Şüphesiz Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) (musibet zamanında) bağıran, saçını tıraş eden ve elbisesini yırtan kadınlardan uzak olmuştur.’”
(Buhârî, Cenâiz:36, no:1234, 1/436; Müslim, Îmân:4, no:104, 1/100)
UZUV KESMEK GİBİ
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kadının saçını tıraş etmesini nehyetmiştir.”
(Tirmizî, Hacc:75, no: 914, 3/257)
Bu hadis-i şerifin şerhinde, Aliyyü’l-Karî (Rahimehullâh) buyurmuştur ki: “Kadınların saç örgüleri, erkeklerin sakalları gibi süs olup, güzellik verdiğinden bu ziyneti yok etmek haram edilmiştir. Tabi ki bu hadis-i şerifte mefhum (mana) yoluyla erkeğin saçını usturaya vurmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır.”
İmam-ı Hasen (Rahimehullâh) buyurmuştur ki: “Kadının saçını tıraş etmesi müsle (bir uzuv kesmek) kabul edildiğinden haramdır.”
“İbni Abidîn” ile “el-Eşbâh ve’n-Nezâir” isimli Hanefi fıkıhlarında zikredildiği üzere kadının bir özründen dolayı saçını tıraş etmesinde Hanefî ve Hanbelî ulemasına göre bir beis yoktur. (İbnü Nüceym, el-Eşbâh ve’n-Nezâir, sh:384)
ZARURETSİZ OLMAMALI
“el-Fetâve’l-Hâniye”de zikredildiğine göre, Ebu Abdullah (Rahimehullâh)a, saçına bakmaktan aciz olduğu için saçında bit oluşan kadının hâli sorulduğunda: “Zaruret olduğu için bu kadının saçını tıraş etmesinde bir beis olmamasını umarım.” diye cevap vermiştir. (Hindiye’nin hâmişinde el-Fetâve’l-Hâniye, 3/409)
“el-Mezâhibü’l-Erba‘a”da zikredildiğine göre, bir kadının kocası izin verse de zaruretsiz olarak saçını tıraş etmesi haramdır.
Zira erkeğin kadına benzemesi helâl olmadığı gibi, kadının da erkeğe benzemesi helâl olmaz. Erkeğin sakalını tıraş etmesi de bu yüzden haram olmuştur.
(el-Mezâhibü’l-Erba‘a, 2/51)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.