Gıybet eşekliği
BÜYÜK ve çirkin günahları utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan; açıkta açıkça küstahça işleyen İslam düşmanlarının gıybetine izin verilmiştir ama alelıtlak gıybete izin yoktur.
Genç bir Müslüman için toy, turfa diyemeyiz… Yaşlı bir insan için onu kötülemek, aşağılamak için bunak, ateh getirmiş diyemeyiz… Boyu kısaya bodur, boyu uzuna sırık, şişmana şişko demek de gıybet olur.
Gıybet Kur’anla, Sünnetle, icmâ ile haramdır.
Dinî ölçülere göre gıybet ettiği halde, hayır ben gıybet etmiyorum, bu söylediklerim tenkittir diyen beyinsizin küfre düşmesinden korkulur.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz zamanında Medine’ye Rum=Bizans ülkesinden iki tabib=doktor gelmiş, bir müddet mesleklerini icra ettikten sonra bir kervanla geri dönmüşler. Efendimiz onlar gittikten sonra Ashabına “Gıybet olmayacağını bilseydim, o ikisinden hangisinin daha iyi ve güçlü tabib olduğunu size söylerdim” buyurmuşlardır. İşte ölçü budur. İki yabancı, ikisi de Müslüman değil, konu gayet basit, “Hangisi daha iyi doktor”, Efendimiz bunu bile söylemiyor. Çünkü, o doktorlardan ikincisi duymuş olsa üzülebilir… (Bu hadisi Teratibü’l-İdariyye” kitabında okumuştum. Türkçeye mükemmel bir tercümesi yapılmıştır.)
Bugün dünyada en fazla gıybet Müslüman toplumlarda yapılıyor!.. Gıybetin yaygın ve yoğun olmasının ötesinde daha büyük bir günahımız var: Bu konuda yeterli ve etkili şekilde nehy-i münker yapılmıyor, Müslümanlar uyarılmıyor.
Başkalarına karışmam, kendim için söylüyorum: Müslüman olsun, zimmî olsun, herhangi bir insan olsun, her gıybet edişimde eşeklik etmişimdir. Hem de şeddeli!
Yalan söylemek, iftira etmek, tecessüs nasıl günahsa, gıybet de onlar gibi günahtır ve belki onlardan eşeddir. Çünkü Kur’an-ı Kerim gıybet etmeyi, ölü kardeşinin etini yemek kadar çirkin ve iğrenç görmektedir.
Zamanımızda gıybet, dehşetli bir uyuşturucu gibi toplumu çürütmektedir. Gıybet yapılmayan kaç meclis kaldı?..
Başta gençlik olmak üzere Müslüman halk gıybet konusunda uyarılmalıdır.
Gıybet Ümmet birliğini ve iman kardeşliğini tahrip ve berhava eder.
Gıybet Müslümanları birbirine düşman eder.
Gıybet eden, ben gıybet etmiyorum ki, derse küfre düşer.
Namaz da kılsa, oruç da tutsa, abdestsiz yere basmasa da, geceleri teheccüde kalksa da gıybet eden kişi hiçbir zaman iyi ve dindar bir Müslüman olamaz.
Ölü kardeşinin etini yiyen nasıl dindar olabilir ki…
Hadiste buyruluyor: “Müslüman o kimsedir ki, insanlar onun elinden ve dilinden selamette=güvende olurlar.”
Muhterem bir tarikata, cemaate, gruba, topluluğa mensup olmak hiçbir Müslümana gıybet etme hakkı vermez. Tam aksine, böylelerinin gıybet etmesi ötekilerinkinden bin kat ayıptır.
Şimdi biri çıkıp yahu sen kendini ne sanıyorsun da böyle konuşuyorsun derse hiç şaşmam. Behey efendi, bu fakir öncelikle kendimi azarladım, gıybet ettiysem ki etmişimdir, eşeklik etmişimdir dedim, daha ne yazayım?
Keşke icazetli gerçek ulema ve nâsih efendilerimiz Ümmet-i Muhammed’e hitaben “Gıybet konusunda bir uyarı” başlıkla bir beyanname hazırlayıp yayınlasalar da halk mütenebbih olsa. Böyle bir metin olursa, bu sütunlarda aynen basarım.
Gıybet konusunda yapılacak ilk iş, “Gıybet Kur’anla, Sünnetle, icmâ ile haramdır, ölü kardeşinin etini yemek gibi çok iğrenç bir günahtır, şimdiye kadar gıybet etmiş isem doğrusu eşeklik etmiş olduğumu kabul ediyorum, artık gıybete tevbe ediyorum…” demektir.
(Bedir Yayınevinin “Gıybet İlleti” isimli küçük faydalı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum. Bu kitabı bendeniz yayınladım, burada ticarî reklam yaptığımdan şüphelenen olursa sakın almasın…)