Türkiye’yi göreve çağırmak
Baba Bush yönetiminin Dışişleri Bakanı James Baker, Türkiye’yi Esat ve IŞİD’e karşı göreve çağırdı. Baker, Türkiye’nin Suriye rejimi ve IŞİD’i kökten sökmesi gerektiğini ifade ediyor. Baker’in bu çağrısı şimdiye kadar bu yönde yapılmış en ileri ve en açık bir çağrıdır. Obama idaresinin 60 yıllık müttefikleri olan Türkiye ile el ele vererek hem IŞİD belasını hem de Suriye rejimini birden defetmesi, savması gerektiğini ifade ediyor. Bir taşla çift kuş. Pratik olarak da, Türkiye müdahalesinin meşruiyeti için Türk ordusunun yanına karadan Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün’ün de katılabileceğini, eşlik edebileceğini öngörüyor. Buna paralel olarak da ABD’nin hava operasyonlarıyla kara harekatına katkı sunabileceğini, destek verebileceğini ifade ediyor. Eski Dışişleri Bakanı James Baker, ‘ Face to Nation/Milletle Yüzleşme’ programında bu kombinasyon ile birlikte iki yükten birden kurtulmanın mümkün olduğuna işaret ediyor. Esasında bu kısmen Lübnan’da denenmiş pratik bir modeldir. Kısaca, emsal alınacak tarihi bir modeli de var. Lübnan’da Filistinliler ile Flanjistler arasında çıkan çatışmalardan sonra Arap Birliği buradaki çatışmaları yatıştırmak için birkaç ülkeden müteşekkil bir barış gücü sevk etmiş, bu gücün bel kemiğini Suriye teşkil etmişti. Ardından da burası Suriye’nin kontrolü altına girmiş ve Refik Hariri’nin Hizbullah-Suriye-İran üçgeninde tasfiye edilmesine kadar Esat ordusu Lübnan’ın ali kıranı baş keseni olmuştur. Lübnan’ın1976 yılında içmiş olduğu bu kupayı şimdi Esat rejimi içmek zorundadır. Er geç böyle olacaktır. Suriye asıllı el Cezire muhabiri Ahmet Muvaffak Zeydan’ın da ifade ettiği gibi aslında Suriye meselesi kördüğüm ve gordium haline gelmiştir ve bu meseleyi Türkiye’den başka çözebilecek ülke de yoktur. Zira ötekiler zamanla sorunun parçası haline gelmişlerdir. Meselenin çözümsüz kalması bölgenin ve dünyanın kan kaybına neden oluyor ve meselenin kıvılcımları Japonya’ya kadar sıçrıyor.
ames Baker, kara askeri sevk etmeme noktasında Obama idaresine katıldığını bununla birlikte kara harekatı veya gücü olmadan, postallar karaya inmeden meselenin çözülmesinin mümkün olmadığına da temas etmektedir. Bu durumda postallar karaya inmeden mesele nasıl çözümlenecektir? Bunun yolu güçlü Türkiye ordusunun bu meseleye el atmasıdır. Obama’nın ilgisiz kalması halinde yani bu teklife duyarsız olması halinde iki yıl sonra 2016-2017’de Beyaz Saray’a yerleşecek Jeb Bush veya Cumhuriyetçi birinin bu meseleyi kökünden halledeceğini söylüyor. James Baker , Suriye’de tıkanan meselenin en iyi çözümünün Türkiye formülü olduğunu ifade etmektedir. İki psikopatı birden yere sermek. Esat rejimi IŞİD’e dayanarak ayakta kalma hesapları yapıyorsa da meselenin aslı kendisi, türevi ise IŞİD’dir. Suriyeli muhaliflerden Züheyr Salim’in ifadesiyle kendisi gövde IŞİD ise gölgesidir. Bununla birlikte Ürdünlü pilot Muaz Kesasibe’nin canlı bir biçimde yakılmasından sonra Ürdün yönetimine umutsuz bir biçimde terörle mücadele teklifinde bulunuyor. Ona el uzatıyor. Halbuki bütün bu felaketlerin anası kendisinin iktidarda kalma hevesi değil midir? Ayrıca IŞİD’in adam ve kitap yakma eylemlerine karşı kendi Şebbihasının muhaliflerini canlı çanlı toprağa gömdüğünü ne çabuk unuttu?
ames Baker baba Bush’un dışişleri bakanı olmakla birlikte Yahudilerle arası pek de iyi değildir. Bundan dolayı baba Bush’un takımını erken terk etmek zorunda kalmıştır. 1.5 milyar nüfusa sahip olan İslam dünyası karşısında sürekli olarak İsrail’i himaye edemeyeceklerini söylemiştir. Yani İsrail için sürekli olarak İslam dünyası ile sürtüşemeyeceklerini ifade etmiştir. Bu akıllıca bir yaklaşımdır. Lakin Yahudilerin hışmına maruz kalmış Hariciyeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Kissinger ve Brzezenski gibi teorisyenler veya strateji ustalarının sözleriyle karşılaştırıldığında şimdiye kadar en isabetli teklif James Baker’dan gelmiştir. Elbette bu şimdilik zihni bir jimnastik seviyesinde sayılır. Amerikalılar arasında bazen sağduyuyu seslendirenler olsa da bu pek pratiğe yansımamaktadır. Bununla birlikte Bu teklif Amerikan yönetimleri destek verse de vermese de en iyi formüldür. Daha önce de Lübnan’a denenmiştir. ‘El cezau min cinsil’l amel/ ceza ve mükafat işin türündendir’ ifadesiyle acı kupayı içme sırası kanlı Esat rejimindedir.
Türkiye Suriye meselesiyle eninde sonunda yüzleşmek zorundadır. Bugün olmazsa yarın mutlaka. Bu iş yarım kalamaz. Bu böyle gitmez. Elini taşın altına koyacaktır. Böylece bir taşla bir çok kuş vurulacak madalyonun yüzü ve öteki yüzü (Harici ve Şii yayılmacılık)bertaraf edilecektir. Bunun için bedel ödemeye değer. Bedel ödemekten kaçıldıkça bedelin ağırlığı da artmaktadır. Mesele dünyayı kuşatır hale geldi. Türkler İslam’ın bahadırı, Sünniliğin de muhafızı ve kalesidirler. Tarihte saklı misyonumuz budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.