Dünya sevgisi Allah sevgisini geçti
Bugün İslam memleketlerinin başına gelen belaların sebebi mal-mülk, para, eş-dost sevgisinin Allah ve Resul sevgisinden ileri geçmesindendir. Bugün zelilsek, rezil durumdaysak, maddi-manevi çöküntüdeysek bu bize Allah’ın belasıdır.
Ayet-i kerimede “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resul’ünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah’ın başınıza belasını getirmeyi bekleyin” (Tevbe Sûresi:24) buyruluyor. “Büyük bela gelecek başınıza” diyor.
KÂFİRLER RAHAT
Bugün İslam memleketlerinin başına gelen belanın nedeni nedir acaba? Kâfirler rahat, Müslümanlar niye çile çekiyor? Kâfirler zaten ebedi cehennemde yanacak. Ama Mevla Müslümanların böyle yapmalarına razı gelmiyor. Sevapları da fazla gelmediğinden Mevla onlara kefaret olsun diye iç savaşlar, dış savaşlar gibi belalarla imtihan ediyor, çektiriyor. Neden? Çünkü Müslümanların dünya sevgisi, para sevgisi, mal-mülk sevgisi, ev-bark sevgisi, oğul-kız sevgisi, eş-dost sevgisi, ırkçılık-kabilecilik sevgisi Allah’tan ileri geçti. Resul’ünden ileri geçti.
İslam davasının cihadından ileri geçti. O zaman da Mevla “Bekleyin Allah belasını getirecek” buyurdu. Getirdi mi, getirmedi mi? Getirdi! Şu anda ne durumdayız? Libya, Suriye ne durumda? Libya fiilen 3’e bölünmek üzere. Amerika, Fransa gelmiş, petrol kuyularını almış. Geri kalanına da yiyin birbirinizi demiş. Orada selefiler, camileri yıkanlar, evliyanın cesedini kabirden çıkaranlar, yamyamlar Libya’yı sarmış. Libya perişan. Suriye’nin, Irak’ın, Mısır’ın durumu meydanda. Bunlar ne olacak arkadaş?! Zaten Myanmar’ı, Doğu Türkistan’ı onlar hepten uzaktalar. Yakınımız böyleyken uzaktakilere nasıl medet olacağız, yardım edeceğiz?! Keşke edebilsek ama durum bu!
İSPAT ETMENİZ LAZIM
Müslümanlar sıkıntıda. Çünkü ayet-i kerimede buyrulduğu üzere “Allah sevgisi, peygamber sevgisi ve Allah yolunda İslam’a hizmet ve cihat sevgisi geri kalmış, mal-evlat, eş-dost, gayrimenkul-menkul sevgisi ileri geçmiş.” Bu ayet-i kerimeden bu anlaşılıyor. Yoksa bizim İslam âleminin şu anda Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh), Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan, Yavuz Sultan dönemi gibi aziz olması lazımdı. Kanuni dönemi gibi Fransa’daki dansa bile karışacak şekilde güçlü olmamız lazımdı. Bugün zelilsek, rezil durumdaysak, maddi-manevi çöküntüdeysek, dünya âleminde itibarsız durumdaysak, Birleşmiş Milletler’de adımız sanımız yok ise bu bize Allah’ın belası değil midir?! “Çünkü siz madem Müslümanız, o zaman ispat etmeniz lazım. Davanızı ispat ederseniz ben size yardımı vaat ettim. Ben size söz verdim, ecdadınız dünyaya hâkim ettim. Sizi de hâkim etmeye kadirim” buyuruyor Allah.
İKİ ŞART, ÜÇ MÜJDE
“Benim gücüm eksilmedi, aynı Allah duruyorum” buyurmuş oluyor. “Amerika, Fransa beni aciz bırakamaz” buyuruyor. “Bedir’deki, Tebük’deki, Hendek’teki yardımımı, melek ordularımı, rüzgâr ordularımı yollarım. Benim ordularımda zayiat yok” buyuruyor. Ama “İki şart isterim, üç müjde veririm” (Nûr Sûresi:55) buyuruyor Nur Suresi’nde. Efendi Hazretleri çok okurdu bu ayeti. Allah içinizden iman edenlere vaat etti. Vaat etti demek Allah söz verdi, sözünü bozmaz demek. Birinci şart iman, ikinci şart salih amel. Yani genel hatlarıyla emirleri tutmak, yasaklardan kaçmak. Kul kusursuz olmaz. Herkesin ufak tefek günahları oluyor o ayrı mesele. İman edecek bir de salih amel işleyecek. Fatih Sultan günahsız mıydı?! Yavuz Sultan günahsız mıydı?! Kanuni Sultan masum muydu?! Değildi. Sahabe-i kiram bile günahsız mı? Değil. Peygamberler masum. Sahabe-i kiramlar, evliyalar korunmuştur tabi. Korunmuşluk başka, masumluk başka.
BORUSU ÖTEN VAR MIYDI?
Şimdi bu iki şartla Allah vaat etti. Ne vaat etti? “Onlardan önce gelen atalarını, salih ecdadlarını dünyada halife yaptığı gibi, onları da halife yapacak.” Hazreti Yavuz’u halife yaptı mı Allah?! Kanuni’yi yaptı mı?! Biz kendimizden misal verelim. Çünkü bizim ecdadımız onlar. Halife yapacağım demek, yeryüzünde hakim yapacağım demek. Osmanlı’nın güçlü döneminde borusu öten var mıydı başka?! Dünyada yoktu. “O dini yaşamakta onlara temkin ve iktidar vereceğim.” buyuruyor Allah.
Efendi Hazretleri’nin manası şöyleydi: “İslam’ı kılı kırk yararcasına en ince hassasiyetleriyle yaşasalar, yan bakan bırakmayacağım.” Böyle mana verirdi bu ayete.
Yani dini yaşamada serbestlik vereceğim demektir. Var mı bizim dünyada şimdi böyle bir hürriyetimiz?!
Yok. Avrupa’da Müslümanlar tir tir titriyor. Ödleri kopuyor. Biri bir şey yaptı diye bütün Müslümanlar “Eyvah biz ne yapacağız şimdi? Bizi yutacaklar, yiyecekler” diye düşünüyor. Başlamışlar şimdi camilere saldırmaya. Bütün Müslümanlar korku içinde.
BAĞLAYIN AĞZIMI BARİ!
Biz bile kendi vatanımızda korkmuyor muyduk?! 80’lerde neydik?! Daha yeni 28 Şubat’ta nasıldık?
Korkuyoruz derken İslamiyet’i rahat konuşabiliyor muyduk? Camileri yasak ettiler, düğün salonunda sohbete gittim diye mahkemeye çağırdılar.
Niye? “Senin ne konuştuğunun lüzumu yok, konuşman yasak” diyor. Ee bağlayın ağzımı bari yaa!
Bu hususta benim hakkımda andıçlar yayınladılar. Konuşman yasak diye bir şey olur mu?! Konuşmamı serbest et de, ne konuştuğuma bak. Ama yok, konuşmam yasakmış. Yani dolayısıyla evinize çağırsanız beni sizin evinizde de ağzımı açamayacağım. 28 Şubatçılar bana bunu yaptı.
TEK PARTİ DÖNEMİNDE OLMAZ
Şimdi biraz daha rahat konuşuyoruz. Ama şimdi de adam yüz buluyor, kalkıyor hemen şikâyet ediyor.
Tek parti dönemine böyle şikâyet olmaz ya. Sen hakaret ediyorsun. Ben sahabe-i kirami müdafaa ediyorum.
Şimdi bile İslam’ı rahat anlatma imkanımız var mı?! Oraya konuşuyorsun “Şia’ya dokunma!”
Buraya konuşuyorsun “Vehhabiye dokunma!” Öbür tarafa konuşuyorsun “O gruba dokunma!” Geriye ne kaldı kardeşim?!
Bugün Allah’a, Peygamber’e, sahabeye, müçtehitlere hakaretin zaten kanunen cezası yok.
Bir adam Allah’a sövse cezası yok ama ben bir adama “Niye böyle yapıyorsun?” dersem cezası var. Memleketteki durum şu anda bu!
İslam âleminin şu anda Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh), Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan, Yavuz Sultan dönemi gibi aziz olması lazımdı. Kanuni dönemi gibi Fransa’daki dansa bile karışacak şekilde güçlü olmamız lazımdı.
Allahû Teala Müslümanları günahlarına kefaret olsun diye iç savaşlar, dış savaşlar gibi belalarla
imtihan ediyor...
Editör: Mesut Ertanç - Sorularınız İçin: [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.