En büyük eksiklik kalite
TÜRKİYENİN en büyük ihtiyacı nedir? Fakire sorarsanız kalite mi, vasıf mı ne derseniz işte odur.
Bizde her şeyin kalitesi çok düşük… Kaliteli istisnalar var ama onlar kuralı bozmuyor.
Önce siyasete kalite getirmek lazım. Kaliteli siyaset ne demektir? Özetini yapmak için birkaç yüz sayfa yazmak gerekir.
Sonra kaliteli eğitim ve mektepler.
Kaliteli insanlar yetiştirmek, onlardan kadrolar kurmak ve işleri onlara vermek… Mesele budur.
Kaliteli medya.
Kaliteli üniversiteler.
Kaliteli lisan ve edebiyat.
A’dan Z’ye kadar her şey kaliteli olmazsa işler kesinlikle düzelmez.
Türk kaliteli olacak, Kürt kaliteli olacak. Sünnî kaliteli, Alevî kaliteli.
Sağcısı, solcusu kaliteli…
Dindarı kaliteli, laik’i kaliteli.
Bugün ülkede elbette kaliteli insanlar var ama onlar dışlanmış, itilmiş, sayıları da yeterli değil.
Kötü paranın iyi parayı piyasadan kovması gibi kalitesizler kalitelileri kovuyor.
Türkiyenin başındaki en büyük bela arivistler, haram rantçılar, Kemalizm holiganları ve din sömürücüleri, geri zekalılar ve o biçim meczublardır.
Bazı işler, hizmetler mutlaka yüksek seviyede kültür ve yine yüksek ahlak ve karakter ister.
Sözde Cumhuriyetçi Kemâlî kesim de dökülüyor, İslamcı kesim de.
Şu en ciddî konuların yanında kamasutra edebiyatı yapan rezil gazetelere bakınız. Bunlar nerede, kalite nerede…
Üniversiteye giden bir gençle konuştum, Norveç’in başkentinin Oslo olduğunu, İsviçre ve Norveç’in Avrupa Birliğine üye olmadığını bilemedi.
Edebiyatı çok seviyor ve Fuzulî’den ezbere bir tek beyit okuyamıyor. Bu nasıl kalitedir?
Mahzur yerine mahsur, şefkat yerine şevkat diyen nasıl vasıflı olacak?
Cuma hutbelerinin metnini ve okunuşunu (istisnalar dışında) kaliteli bulmuyorum.
Popülizm ile kalite bir arada olmaz. Arivizmle de beraber olmaz. Dini imanı para, menfaat, zenginlik, lüks, israf, gösteriş, gurur, kibir, hava atmak, cart curt etmek olanda kalite aramayın.
Kaliteli insan, helal de olsa parayı, fare leşi gibi maşayla tutar atar ve sonra elini yıkar.
Şöhret delisi kişi kaliteli değildir.
Bir kimse ne kadar çok ben diyorsa, kalitesi o nispette düşer.
Kaliteli adama örnek vermemi mi istiyorsunuz? Ömer Seyfeddin’in İncili Kaftan hikayesindeki Muhsin Çelebi’dir.
Kaliteli insanlar sidik ve çamur yarışı yapmaz.
Kaliteli vatandaşın rızkı daralır, kuru ekmek yer ama haram yemez.
Müslüman çoğunluğun medreseleri, mektepleri, dergahları yok ki, yeterli miktarda kaliteli insan yetiştirsinler.
Kaliteli insanlar “Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten / Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten” demesini bilir.
Kaliteli hizmetkarın, hizmete başlarken sırtındaki bir ceketi vardır, on beş sene sonra hizmeti bitirirken yine bir ceket… O da eskimiş olarak…
Kaliteli insanlar kendilerini övmez. Onların övgüsünü düşmanları ve karşıtları yapar.
Geri zekalılık, arivistlik, popülizm, deli daha gibi muhalefet yapmak kaliteyle bağdaşmaz ve uyuşmaz.
Rüşvet alan, haram yiyen, rantçılık yapan, yağcı ve yalaka, ibnüzzaman, öfkelendiği zaman âdice küfür eden holiganlarla köy olmaz, kasaba olmaz.
Kaliteli insan ve hizmetkar hiç yok demiyorum, kimlerse onların ellerinden öpüyorum.