Yakma fetvası İbni Teymiye’den mi?
İbni Teymiye asırların ardından zaman zaman görüşleriyle ve fetvalarıyla güncelleniyor, gündeme geliyor. Haricilerden sonra İslam tarihinde aşırılık seyrinin kaynağı olarak anılıyor. Bildiğinden şaşmaz, keskin bir kişilik olduğu kesinlikle doğrudur. Birkaç yıl içinde bazı fetvalarıyla gündeme geldi. Bunlardan birisi Mardin fetvasıydı. Suudi Arabistan resmi dini idaresi de olmak üzere birçok tarafın iştirakiyle Mardin fetvasının iptali için Mardin’de bir ilmi toplantı yapıldı. Güncellenen Moğol fetvası üzerinden İslam ülkelerine yönelik Batı savletleri de adeta meşrulaştırılmak isteniyordu. Daha doğrusu İbni Teymiye, Cengiz Han’ın yasasının İslam aleminde uygulanmasına karşı çıkmıştır. Gazan Han gibilerinin alaca bu surette Müslümanlaşması iddialarını da sorgulamıştır. Günümüzde Cengiz dayatması yasa’nın yerini Batı’dan devşirme laik hukuk almıştır. Keza şarka yönelik Moğol saldırılarının yerini Batı saldırıları almıştır. Batı saldırılarına azmettiren ve kılavuzluk edenler itirazın dayanağını ortadan kaldırmak için Mardin fetvasını iptal etmek istemişlerdir. Halbuki, geriye doğru içtihatlar, fetvalar bozulabilir mi? İbni Teymiye’nin bu konudaki fetvası (farz edelim ki,) bir içtihat ürünü ise kaldırılabilir mi? Müçtehitlerin başkalarının içtihadını taklit etmesi caiz değildir. Bu istisnaen İmam Şafii’nin Ebu Hanife’nin mezarında veya beldesinde onun içtihadını uyması suretinde tezahür edebilir, teberrük sureti kazanabilir. İkinci olarak bir müçtehidin diğer müçtehidin içtihadını nakzetmesi veya iptal etmesi söz konusu olamaz. Kendi deliline dayalı olarak farklı veya zıt fetvaları olabilir. Bununla birlikte başkalarının fetvalarını müsadere edemez. İmam Malik, Harun Reşid’in bu yönde kendi fetvalarını tamim etme isteğini reddetmiştir.
Neden böyle dolambaçlı yollara tevessül ederek; İbni Teymiye’nin fetvasını iptal etmek istediler? Kendileri bizzat tersi fetva veremezler miydi? Verebilirlerdi ama etkili olmazdı. Bunun nedeni, ona uyarak Batılılara karşı çıkanların elindeki İbni Teymiye referansını iptal etmektir. Bundan dolayı tarihte eşi benzeri görülmemiş böyle bir garabete imza attılar. Moğol meselesi üzerinden İbni Teymiye’nin Batı işgallerine karşı çıkma noktasındaki referansını iptal etmek istiyorlardı. Günümüzde İbni Teymiye’nin referans noktası kılmanın iki farklı boyutu var. İfrat ve tefrit basamakları. Tefrit basamağını temsil eden Suudlular onun Mardin fetvasını Mardin’de işlersiz hale getirmek istemişlerdi. İfrat basamağını temsil eden IŞİD ise her işinde vara yoğa doluya boşa İbni Teymiye’nin yaklaşımlarını istismar etmektedir. Bunlardan birisi okullarda kimya dersinin yasaklanmasıdır. İbni Teymiye’den bu yana kimyanın tarifi değişmiştir dolayısıyla fetva da değişmiştir. Usulcülerin ifadesiyle bir şey hakkında hüküm tasavvurunun, tanımının parçasıdır. Tanıma göre fetva değişir. Bu yüzden fetva adet, zaman ve mekana göre değişmektedir. Şartlarından, zaman ve mekan bağlamından kopuk fetva olamaz. Bu çelişki değil fetva üzerine zaman ve mekan ve maslahatın gölgesi, izdüşümüdür.
Son günlerde boğaz kesmekten yeni bir aşamaya geçen ve diri diri rehine yakan IŞİD psikopatları yakma konusunda da İbni Teymiye referansına başvuruyorlar. Daha doğrusu onu yaşatmıyor, tüketiyorlar. 4 dakikalık Muaz Kesasibe video kaydında bu melun eylemlerini İbni Teymiye fetvası üzerinden meşrulaştırmaya çalıştıkları gözleniyor.
İsviçre Müslümanlar Birliği Başkan Vekili Cezayirli Futehye Harfuş, İbni Teymiye’nin aşırılara referans kaynağı olan fetvalarına şiddetli karşı çıktığı gibi İbni Teymiye’nin ‘şeyhülislam’ lakabıyla anılmasına da itirazı var. 'Şeyhin' İbni Teymiye değil de, bizzat İslam olduğunu ifade ediyor. Futeyhe Harfuş birçokları gibi Muaz Kesasibe’nin yakılmasıyla alakalı olarak İbni Teymiye’nin ‘delile dayanmayan, keyfi ’ içtihatlarını sorumlu tutuyor! Futeyhi Harfuş miladi 14’üncü yüzyılda yaşamış olan İbni Teymiye’nin aşılması gerektiğini savunuyor, fetvalarının günümüze yansıtılmasını ve referans alınmasını doğru bulmuyor. Keza günümüzde darul İslam ve daru’l harp ayrımlarının veya kategorilerinin geçerli olmadığını; İbni Teymiye’ye itiraz üzerinden savunuyor. Halbuki, bu ve benzeri meseleler İbni Teymiye ile açıklanamaz. İbni Teymiye’nin Mardin fetvasının iptalini de yerinde buluyor. Futeyhe Harfuş, Bin Ladin’in de aynısını yaptığını ve Amerikalılara cihat ilan etmek için İbni Teymiye’ye sığındığını hatırlatıyor. Buna mukabil, hayatın her alanında yeni fetvalar verilmesini teklif ediyor. Dini alanın yeniden düzenlenmesini gerektiğini savunuyor. Bu çerçevede Charlie Hebdo lehindeki gösterilere itiraz etmezken Cezayir’de aleyhte yapılan gösterilerin FIS tarafından istismar edildiğini ve siyasi sermaye olarak kullanıldığını savunmaktadır. Bu anlayışa göre, Hüda Par gibiler de Diyarbakır gösterilerini kendi rüzgarları için alet etmiş oluyorlar! Charile Hebdo saldırılarından dolayı kimileri Müslümanlardan özür bekliyorlar. Zaten düpedüz Rupert Murdoch bütün Müslümanları suçlamadı mı! Onun gibiler Müslümanları şahsiyetsiz, pısırık, özür manyağı haline getirmek istiyorlar. Onlar Hıristiyanlıktaki ilk günah teorisini Müslümanlara yüklemek, uyarlamak niyetindeler. Müslümanlar bu durumda doğuştan suçlu sayılıyorlar. Ondan sonra vurun abalıya! Muaz Kesasibe’yi yakma işlemi faillerden başka kimseyi bağlamaz. Hatta kurumsal olarak Batı’yı daha çok bağlar.
İbni Teymiye referansını iptal ederek, Batı’ya itirazı sıfırlamak nasıl bir mantık veya nasıl bir İslam anlayışını temsil eder? IŞİD birkaç kişi yaktı ise ABD Irak’ta, Suriye’de ve dünyada milyonlarca insanın ölümünden sorumludur. Şimdi IŞİD üzerinden üste çıkmayı deniyor, artıya geçmeye çalışıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.