“İyi polis” imralı’daki mi?
“İmralı mahpusu”nun öne sürdüğü çözüm önerileri Kandil çetesi tarafından reddedilmiş. HDP’liler de “Kandil böyle diyo!” diye açıklama yapmışlar. (İmralı öyle diyor, Kandil böyle diyor, sen ne diyorsun?)
Buna inanalım mı?
İnanmak şifadır! Son zamanlarda memleketin şifayı bulması için inanmış gibi yapıyoruz!
Hadi yine inanalım! Bunun üzerine bir gazeteci, İmralı mahpusunu göklere çıkaran bir yazı kaleme almış. Bunu okuduktan sonra, bu “iyi polis”in masumiyetine, Türkiye’yi hepimizden fazla sevdiğine inanmaktan başka çareniz kalmıyor.
Bir otomobil, sayısız kaza yapmış; her tarafı delik deşik olmuş. Satıcının bize yemin billah söylediği şu: Araba sıfır kilometre!
Bir eksik etek “mütefekkir sunucu” da mezkur mahpusun serbest bırakılacağını iftiharla açıklamış. Kendi adına mı? Bir yerlerden bir tüyo mu aldı, bilinmez.
Evet unutkanız! Hafızamız zayıf. Dün olanları bugün hatırlamıyoruz. Bizim unutkan olmamız neyi değiştiriyor?
Daha doğrusu unutmalı mıyız?
Mesela, İstiklâl Mahkemelerini unutmalı mıyız? Dersim’i unutmalı mıyız? Daha damardan soralım: Mustafa Muğlalı’nın masum vatandaşları kurşuna dizdirmesini unutmalı mıyız?
Biz çoktan unuttuk! Mürettep Menemen vak’asından sonra kurulan Divan-ı Harb’in reisi Generol Mustafa Muğlalı... 37 idam kararı... İdam edilenler arasında Hayimoğlu Jozef de var! Bir Yahudi esnaf “irtica”dan idam ediliyor! Menemen Örfî İdare (sıkıyönetim) Kumandanı Fahrettin Paşa işin ciddiyetini şöyle açıklıyor: "Bunların hepsi, kömürcü, fırıncı, ayakkabıcı, kahveci çırağı... Bunlar mı inkılâbı yıkacak, devirecek?"
Sadece bu mu? Bu hadisenin nakşî tarikatı tarafından tahrik edildiğini öne sürerek İstanbul’dan 84 yaşındaki Şeyh Esat Erdebili’yi Menemen’e getirtiyorlar. Bu yaşta birini asmak dünya nezdinde hoş karşılanmaz tabiî ki. İddialara göre, sağlıkcılara iğne vurdurularak hayatı sona erdiriliyor. Bununla de yetinilmeyip, Şeyh Esat Erdebilî’nin yerine oğlu Mehmet Ali idam ediliyor.
Dedik ya, biz bunları ya bilmiyoruz, ya da unutuyoruz.
Fakat Muğlalı’nın bir vukuatı var ki asla unutulmuyor. Özalp olayı! 32 vatandaşın yargısız infazı yani.
Muğlalı’nın Menemen vak’asından yargılanması düşünülemez, ama Van Özalp olayından ötürü mahkeme edilir. 1949’daki mahkemede, yaş durumundan 20 yıl hapse mahkûm olur. Cezasını çekemeden 1951’de ölür!
2004’te tipik bir densizlik yapılır ve adı “Özalp Tabur Sınır Komutanlığı Kışlası”na verilir. Tabii tepki ile karşılandı. 2011’de bu tabela kaldırıldı!
Gelelim sadede!
Devletin ince siyasetine bizim aklımız ermez. Fakat kamu vicdanını teskin etmek kolay değildir. Eğer şimdi “iyi polis” muamelesi yapılan zat bunca kanlı hadisenin faili ise, ki bu yüzden mahkûm edildi; öyle kolayca elini kolunu sallayarak dışarıya çıkamaz!
Onun serbest kalacağı Kandil propagandasıdır.
Bir takım dirisi kandilliler de Kandil çetesine çanak tutmaktan başka bir şey yapmıyor!
Bugünün iyi polisinin yakalandığı gün yazılanları hatırlayalım. Dün Özgecan’ın hunharca öldürenlerden farksız tepkiler ortaya konulmuştu. Bunlar masum bir genç kızı katlettiler, diğerinin katlettikleri ise adsız (ve sayısız)!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.