Kıyafet İnkılâbının Kurbanı Kadınlar ve Kızlar
Modern kıyafet yâni dekolte giyinmenin Türkiye’deki mâzisi Cumhuriyetten önce marjinal gruplara, azınlıklara ve taklitçi seçkinlere uzansa da umumi olarak topluma Atatürkçü Cumhuriyet döneminde resmî devlet eliyle dayatılmıştır.
Mahrem ile namahrem alan arasındaki sınırı tayin eden kadın kıyafeti mukaddesat çı muhafazakâr ile modern, dinî olanla seküler olanın mücadelesinin en şiddetli yaşandığı bir hâdisedir. Bu iki farklı durumun yaşanmasının en büyük müsebbibi Atatürkçü Cumhuriyetin kıyafet inkılâplarıdır.
Bin yıldır Müslüman kıyafetiyle yâni tesettürle temayüz etmiş bu ülkenin kadınlarının Batılılaştırılması dramatik olduğu kadar zulme ve eziyete dönüşmüştür.
İslâmî değerlerle yetişmiş bir kadınının Kemalist Batılılaşma adına balolara sokulması, yabancı erkeklerle dans ettirilmesi, açık, kıyafetler giymeye alıştırılması sanıldığı ve Cumhuriyetçiler eliyle propaganda edildiği gibi benimseyerek ve rıza ile olmamış, inkılâpçı devletin zorlama ve baskıya olmuştur.
ATATÜRKÇÜ CUMHURİYETİN KADIN VE KIZLARI MODERN KIYAYETE ZORLAMASI
Batılılaşma, yâni modernleşme adına dekolte ve açık kıyafet giymeye Atatürkçü Cumhuriyet Devletinin okul ve resmî kurumlarda çalışanlara getirilen kanunlarla zorlanan bu ülkenin Müslüman kadını kanlı Kemalist inkılâbın kurbanı olmuştur.
Misaller çoktur. Meselâ Ankara’da Türk Ocağı ve Halk Evi’nde modern kıyafete ve dekolte kadına alıştırmak için düzenlenen balolar sönük geçtiğinde M. Kemal tarafından bar ve pavyonlardan kadın getirildiği malûmdur.
Kemalist yazar S. Aydemir’in yazdıklarına göre ikinci baloyu bizzat M. Kemal düzenlemiş ve dâvete yalnızca Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Ruşen Eşref'in hanımları katılır. Fakat, Yakup Kadri’nin hanımı M. Kemal’e itiraz etmeden duramaz: “Paşam, bu inkılâbın kurbanları yalnız bizler miyiz? Hani yaver beylerin, mebus beylerin, vekil beylerin hanımları?”
Önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz üzere bu balolarda ortalıkta modern kıyafetli kadın görünsün diye barlardan kadınlar getirilmiş, ancak bazı resmî zevatın hanımı toplantıyı terk etmiştir ki, resmî tarih bunları yazmaz.
Böylelikle zaten Batılılaşmaya taraftar olan elit kesimin kadınları arasında çok rağbet gören “asri” kıyafet mecburi kılınmıştır. Böylece Müslüman kıyafetli kadın görüntüsü Cumhuriyetin Tek Parti döneminde devletin kimliği için önemli saydığı caddelerden büyük çapta yok edilmiştir.
Meşrutiyet döneminin ilk yıllarında görülen modern kıyafetlerin dine ve ahlâka mugayir olduğuna dair tenkitler Zorba Cumhuriyet döneminde pek görülmez. Yapılan kıyafet inkılâbı tenkide ve karşı görüşe izin vermez. Böylece Osmanlı-İslâm şehirli hayat tarzı kadın kıyafetleri ortadan kaldırılır ve devlet eliyle Avrupa modaları “furyası” başlatılır.
MODERN KIYAFETİN YAYILMASIYLA CİNSEL SALDIRILAR ARTIYOR
M. Kemal ve inkılâp yanlısı Sedat Simavi’nin gazete ve magazin dergileri modern kıyafet furyasına ilk öncülük edenlerdir. Çarşaf ve peçe, yâni tesettür karşıtlığı doludizgin gider. Simavi’lerin başlattığı Cumhuriyetin ilk yıllarından gazetecilikten ayrıldıkları 1990’lı yıllara kadar sahip oldukları yayın organlarında kadın kıyafetinin modernleşmesi, kadının kamu hayatına modern kıyafetle girmesi ve cinselliğinin ön plana çıkarılmasında başı çektiği malûm.
MODERN KIYAFETİN MÜSEBBİBİ KEMALİST / CHP’DİR
1930’lu ve 40’lı yıllarda Kemalist / CHP yanlısı Cumhuriyet gazetesi ve Yedi Gün dergisi, İslâmî değerleri rencide edici ve müstehcenliği cemiyetin normal görebileceği kabuller hâline getirilmesinde modern kıyafetin hızla yayılmasını isteyen Atatürkçü Cumhuriyete en şeytanî hizmetler yapmıştır.
Avrupa'daki modern kadın kıyafetiyle alakalı yenilik gelişmeler anında duyurulmaya, kadın fotoğrafları cüretkâr biçimde yayınlanmaya, cinsel muhtevalı yazılara yer verilmeye başlanır. İnkılâp yanlısı dergilerin her kapağını dekolte giyinmiş bir kadın fotoğrafı süsler ve yabancı artistlerin çıplak fotoğrafları yer alır
Böylelikle çalışan kadın ve okullarda okuyan kız talebeler modern kıyafet giymek mecburiyetinde bırakılmış, muhafazakâr kıyafet ve başörtüsü ile çalışmanın yolu kapatılmıştır ki ve tabiatıyla cinsel saldırıların artmasına sebep olunmuştur.
Muhafazakâr kıyafetin modern görüntüye ve Cumhuriyet inkılâplarına uygun olmadığı propagandası sürekli işlemektedir. Bunlara göre çalışan kadın ve okullarda okuyan kız talebeler modern kıyafetli olmalıdır.
M. Kemal ve Batılılarca Cumhuriyetin ilân ettirilişinden 1950 yılına gelinceye kadar modern kıyafetin karşısındaki tek engel iktisadî güçlüktür. Bu bakımdan modern kıyafetin Amerikan yardım ve ittifaklarıyla hız kazandığı görülür. Öyle ki modern kadın kıyafeti konusunda devlet baskısı ve yönlendirmesinin yanında hattâ daha fazla olarak, Amerikan yardımı ve teşvikleriyle beslenen gazete ve dergilerin tesiri artar.
MODERN KIYAFET, DİZİLER VE YÜZ KIZARTICI HADİSELER ARASINDAKİ İLLİYET
Sonuç olarak Türk televizyonlarındaki dizilerde dinî değerler tamamen yok sayılmaktadır. Din ve dinî değerler “fakir, eğitimsiz, câhil insanlara ait modası geçmiş değerler” olarak karakterize edilmekte, modern kıyafet ise topluma olumlu karakterlerle sunulmaktadır.
Bu dizilerdeki modern kılık kıyafet biçimleri toplumun şuursuz kısmını önemli ölçüde tesir altına almaktadır. Daha önceleri sadece büyükşehirlerin merkezlerinde görülen kıyafetlerin bugün en ücra kasaba ve köylerde bile görünmeye başlamasında televizyonlardaki bu dizilerin ve dizilerdeki karakterlerin olumsuz tesiri vardır.
Çalışma mekânlarına ve okullara giden minibüsleri, başörtülü annelerin modern kıyafetli makyajlı kızları doldurmaktadır. Millî, yâni İslâmî idraki zayıf olan kızlar için kendilerini ispat etmenin tek yolu, o dizilerde gördükleri genç kızlar gibi giyinerek sahip oldukları tek değer olan vücutlarını teşhir etmektir.
Kıssadan hisse; ortalıktaki nahoş ve üzücü hâdiselerden şikayet eden herkes modernizmin ve Cumhuriyetin kıyafet inkılâplarından imtina etmeli ve sakınmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.