Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Anamdan, nenemden öğrendim diyerek Din olmaz

Anamdan, nenemden öğrendim diyerek Din olmaz

Böyle din olmaz. “Anamdan öğ­ren­dim, ne­nem­den öğ­ren­di­m” di­ye­rek din ol­maz. Din, ilim ki­tap­tan öğ­re­ni­le­cek, ho­ca­la­rın ağ­zın­dan alı­na­cak. Ve bu me­se­le­ler­de farz ola­nı öğ­ren­mek farz, va­ci­bi öğ­ren­mek va­cip, sün­ne­ti öğ­ren­mek sün­net, müs­te­ha­bı öğ­ren­mek müs­te­hap. 

Ma­dem ab­dest, na­maz farz. Bu ko­nu­la­rı da öğ­ren­mek farz. Ma­dem ev­len­din ka­rın var, ma­dem do­ğur­dun kı­zın var, öğ­ret­men farz. Ba­na ne yok! “Kı­ya­met gü­nün­de Müs­lü­man­la­rın aza­bı en şid­det­li ola­nı, eşi­ni ve ço­luk ço­cu­ğu­nu ca­hil bı­ra­kan­dır.” 

Zi­na eden de­mi­yor, iç­ki içen de­mi­yor, fa­iz yi­yen de­mi­yor, ya­lan di­yen de­mi­yor. Ta­bi ­ki hep­si­nin aza­bı var. Ama en be­ter azap ço­luk ço­cu­ğu­nu ca­hil bı­ra­kan­la­ra be­la ola­cak. Siz me­sul­sü­nüz ya­ni ge­çiş­ti­re­mez­si­niz bu ko­nu­la­rı. Ama “Yav­rum al bak bun­la­rı ben sa­na ver­dim yav­rum. 

An­la­mı­yor­san, an­nen da­ha iyi an­la­ya­bi­lir, bi­raz on­la da mü­za­ke­re et. Şim­di se­nin baş­la­dı bu me­se­le­le­rin. Bun­la­rı bil­men la­zım. Ab­dest, va­kit, sa­at, na­maz ge­çir­me. Ka­za­ya bı­rak­ma yav­ru­m” der­sin. Ne ya­pa­ca­ğız ya­hu?! Ben­de bu­ra­da ko­nu­şu­yo­rum. Ko­nuş­mak ko­lay, il­gi­le­ne­mi­yo­ruz ço­lu­ğu­muz­la ço­cu­ğu­muz­la. 

Vak­ti­miz yok, işi­miz çok, has­ta­yız, us­ta­yız. Ama ba­ka­lım Al­lah (cc) ma­zur mu­ame­le­si ya­pa­cak mı bi­ze? Bel­ki de so­pa­yı bu­ra­dan yi­ye­ce­ğiz. 

HO­ROZ ER­KEK­Lİ­Ğİ

Efen­di Haz­ret­le­ri “A­dam ol­ma­dan ni­ye ev­len­din?” der­di. Ya­ni adam; Al­la­h’­ın di­ni­ni ya­şa­yıp ya­şa­ta­na der­ler. Adam de­ğil­sen ni­ye ev­len­din?! Adam­san bu iş­ler va­zi­fen, ço­luk ço­cu­ğu­na ba­ka­cak­sın. “Se­nin er­kek­li­ğin ho­roz er­kek­li­ği­” der­di. İn­san er­kek­li­ği böy­le olur mu?! Me­su­li­ye­ti­ne gi­ri­yor­sun in­san­la­rın. Okut­mu­yor­sun, öğ­ret­mi­yor­sun. On­dan son­ra ço­luk ço­cu­ğu­na bu ki­tap­la­rı, bu eser­le­ri ulaş­tır­mı­yor­sun, ca­hil bı­ra­kı­yor­sun. 

Sa­na Mev­la “Ey iman eden­ler! Ken­di­ni­zi ve ai­le­le­ri­ni­zi ya­kı­tı in­san­lar ve taş­lar olan ateş­ten ko­ru­yu­n” (Tah­rîm: 6) bu­yu­ru­yor. Ken­di­ni, ka­rı­nı, ço­lu­ğu­nu ço­cu­ğu­nu ney­le ko­ru­ya­cak­sın ce­hen­nem ate­şin­den? 

İman, Ehl-i Sün­ne­t’­e gö­re iti­ka­tı tas­hih son­ra il­mi­hal. “Her Müs­lü­man er­ke­ğe ve her Müs­lü­man ka­dı­na ilim tah­si­li far­z” buy­ru­lu­yor.  

KO­CA­SI İŞE YA­RA­MI­YOR

Han­gi ilim?  İl­mi­hal ta­bi­ki. Yok­sa öbür tür­lü “O ka­dın şu­nu bi­lir, bu ka­dın bu­nu bil­mez. O ye­me­ği bi­lir, bu ye­me­ği bil­mez.” Bun­lar farz de­ğil ki. 

Yu­mur­ta pi­şir­me­yi öğ­ren­me­si farz mı ya­ni?! Ama si­zin için bun­lar da­ha mü­him ga­li­ba. Si­ze gö­re keş­ke bu me­se­le­le­ri bi­le­ce­ği­ne ye­mek yap­ma­yı da­ha faz­la bil­se da­ha iyi olur de­ğil mi?! Hal­bu­ki sen doğ­ru Müs­lü­man­san “Sen iti­ka­dı­nı bil. Far­zı­nı, ame­li­ni bil öbür me­se­le­ler ko­lay ha­nım. 

Otu­rur ya­pa­rız, bir şey­ler ye­ri­z” de­men la­zım. Ka­dın ilim­le uğ­ra­şı­yor­sa yar­dım­cı bi­le ola­bi­lir­sin. Oku­yor­sa, oku­tu­yor­sa me­se­la.  Ba­zı ho­ca ha­nım­lar var. Ta­le­be­le­ri var, va­az eden ka­dın­lar var. Ko­ca­sı­nın za­ten bir işe ya­ra­dı­ğı yok. Ba­ri ev­de git ye­me­ği yap ve­ya­hut git or­ta­lı­ğı te­miz­le. 

Öy­le ka­dın ner­de var?! Va­az edi­yor, kaç ki­şi­yi na­ma­za baş­la­tı­yor ka­dın ya­hu. Öy­le ho­ca ha­nım­lar var. On­la­ra hiz­met eden ko­ca­la­rı da se­va­bı­na or­tak olur. Ona yar­dım­cı ol­mak la­zım, an­la­yış­lı ol­mak la­zım. 

ATEŞ­TEN KO­RU­NUN

Ye­mek bu­lu­nur, iç­mek bu­lu­nur, her şey bu­lu­nur. Ama ya­rın ahi­ret­te bi­ze iman so­rar­lar, na­maz so­rar­lar, ab­dest so­rar­lar.  “Ne ye­di­niz, ne iç­ti­niz?” di­ye sor­maz­lar. “Ye­di­ği­niz, iç­ti­ği­niz si­zin ol­su­n” der­ler. Me­lek­ler “He­le bir gel. Ame­li­ni­ze ba­ka­ca­ğı­z” der­ler. 

Ahi­ret­te “Ha­nım iyi ye­mek yap­tı mı?” de­mez­ler. Ama sa­na “Bu ka­dın­la ev­len­din, al­dın. Ab­des­ti öğ­ret­me­miş­sin, na­ma­zı öğ­ret­me­miş­sin, ta­ha­re­ti öğ­ret­me­miş­sin. 

“ÇI­RA Gİ­Bİ YA­KA­CA­ĞI­M”

İl­mi­hal bil­mi­yor, iti­kat bil­mi­yo­r” der­ler. Bu ne­dir ya­hu?! “A­teş­ten ko­ru­yun ken­di­ni­zi. O ate­şin çı­ra­sı in­san­lar­la, kib­rit taş­la­rı­dır.” Kü­kürt taş­la­rı ya­ni öy­le bir ya­kı­cı taş­lar var ki. Kö­mür ma­de­ni­nin taş­la­rı­nı dü­şü­nün iş­te ko­ca ko­ca ka­ya­lar. Çak­tı­ğı­mız kib­ri­tin ucu­nun taş­la­rı var. Atıl­dı­ğı za­man her ta­raf ateş par­lı­yor. 

Bi­raz ateş din­se, bir ta­ne da­ha atı­yor­lar kib­rit ta­şın­dan. Kaç bin se­ne da­ha tu­tuş­tun ya­ni! 

Bir de ki­mi mal­ze­me ya­pa­ca­ğız di­yor­lar? “İn­san­la­rı ora­ya çı­ra ya­pa­ca­ğı­z” bu­yu­ru­yor Al­lah. “Çı­ra gi­bi ya­ka­ca­ğı­m” der­ler ya “Çı­ra ya­pa­ca­ğım se­ni­” di­yor. “Ha­nı­mın ate­şe çı­ra ol­ma­sın. Oğ­lun, kı­zın ateş­len­di­ği za­man ba­şı­nı bek­li­yor­sun. ‘Yav­ru­m’ di­yor­sun. İş­te bak ateş­te­” di­yor Mev­la. 

Onu “Çı­ra ya­pa­rı­m” di­yor. “Ko­ru­yun ken­di­ni­zi ve ai­le­ni­zi­” di­yor. Me­lek­le­ri, ze­ba­ni­le­ri söy­lü­yor. “Hiç acı­maz­lar, gö­zü­nü­zün ya­şı­na bak­maz­lar atar­lar si­zi ce­hen­ne­me­” di­yor. Rab­bim da­ha ne bu­yur­sun?! 

RAY­DAN ÇI­KART­MA­YA­LIM

“İn­san­la­rı kor­kut­ma­ya­lı­m” di­yor­lar. Bu­nu Al­lah kor­ku­tu­yor. Ben ne ya­pa­ca­ğım kar­de­şim. Ben sa­na ne di­ye­bi­li­rim? Bu ayet var­ken na­sıl giz­le­ye­bi­li­rim?! “Al­lah acır af­fe­der ho­ca efen­di. Bu iş­le­ri çok abar­tı­yor­su­nu­z” di­yor­lar. Biz abart­mı­yo­ruz, bil­di­ği­miz şey­le­rin ço­ğu­nu da di­ye­mi­yo­ruz. Ya­ni ayet ve ha­dis­ler­de­ki teh­li­ke­ler ve kor­ku­tu­cu ha­ber­le­ri çok da­ha faz­la ver­sek mil­le­tin hep­ten ümi­di ke­si­le­cek. “Hiç kur­tu­la­ma­m” di­ye­cek mil­let ya­hu. Bu se­fer de ben kor­ku­yo­rum. Çün­kü “Za­ten ce­hen­ne­me gi­de­ce­ğiz an­la­şıl­dı. Ba­ri dün­ya da ne ya­par­sak ya­pa­lı­m” di­ye­cek­ler. İn­san­la­rı hep­ten ray­dan çı­kart­ma­ya­lım di­ye, den­ge­le­mek için söy­le­mi­yo­ruz. 

EN MÜ­HİM ME­SE­LE

Va­iz­lik mü­him bir sa­nat. Ha­tip­lik iyi ama in­ce bir mes­lek. İn­san­la­rı din­den çı­kar­ma teh­li­ke­si var. Ada­mın ümi­di­ni ke­ser­sin, adam na­ma­zı bı­ra­kır. Al­lah mu­ha­fa­za! Onun için ümi­di­mi­zi Hak­ka tu­ta­lım. Rab­bi­miz ke­rem sa­hi­bi­dir. Ama Mev­la “Sen be­nim di­ni­me de­ğer ver­din mi? Sen be­nim il­mi­mi oku­dun mu?” di­ye ba­kı­yor. “Yan­lış ya­pa­bi­lir­sin, unu­ta­bi­lir­sin. Ha­ta­yı set­re­de­rim, gü­na­hı af­fe­de­rim, töv­be ka­pı­sı açı­k” bu­yu­ru­yor ama sen Al­lah'ın di­ni­ne hiç önem ver­mi­yor­sun ya­hu. Ya­ni öğ­ren­me­ye hiç önem ver­mi­yor­sun. Ana­dan, ata­dan kal­ma iş ya­pı­yor­sun. Mü­hen­dis­lik için 40 se­ne oku­yor­sun. Dok­tor­luk için bil­mem kaç se­ne oku­yor­sun. 

En ufak bir mes­lek için mü­rek­kep ya­lı­yor­sun, te­be­şir to­zu yu­tu­yor­sun. En mü­him me­se­le iti­kat ve il­mi­hal. Bu­gün öl­sen ka­bir­de ilk so­ru­la­cak sor­gu-su­al bun­dan. Bu ko­nu­la­ra hiç va­kit ayır­mı­yor­sun. Sen o za­man Al­lah'a ve di­ni­ne hiç önem at­fet­mi­yor­sun. 

Kİ­TAP OKU­MU­YOR­SU­NUZ

Lüt­fen ku­su­ra bak­ma­yın! Si­zin dün­ya iş­le­ri­ne ver­di­ği­niz me­sa­iyi bi­li­yo­ruz. Bu­nun ya­nı sı­ra kaç da­ki­ka ki­tap oku­ma­ya ayı­rı­yor­su­nuz bu­nu da bi­li­yo­ruz. Ben siz­den bin kat faz­la ki­tap oku­yo­rum. Oku­mak la­zım za­ru­ret bun­lar.  Siz oku­mu­yor­su­nuz. Va­az-ı na­si­hat oku­mu­yor­sun, ta­sav­vuf oku­mu­yor­sun, ra­bı­ta oku­mu­yor­sun, si­yer oku­mu­yor­sun, ha­dis oku­mu­yor­sun, tef­sir oku­mu­yor­sun.  Kar­de­şim il­mi­hal­den bah­se­di­yo­ruz. Mec­bur­sun di­yo­ruz sa­na mec­bur­sun. Ka­dın­san da er­kek­sen de mec­bur­sun. Farz bu sa­na. 

Far­zı ana­dan, ata­dan gör­mey­le ya­pa­maz­sın. Mec­bur­sun onun il­mi de farz. Ab­dest farz­sa onu bil­mek farz.  Baş­ka ça­ren yok. Sen far­zı na­sıl böy­le ih­mal ede­bi­li­yor­sun?! “Ben öy­le gör­düm, öy­le ya­pa­rı­m” di­ye­rek din ol­maz. 

AL­LA­H’­A VA­KİT AYI­RA­CAK­SIN

Me­se­la kıb­le­yi bil­me­di­ğin yer­de araş­tı­rıp da bir ta­ra­fa doğ­ru dur­du­ğun za­man, araş­tır­dı­ğın için yan­lış yö­ne kıl­san da na­ma­zı ia­de et­mez­sin. Çün­kü baş­tan in­ce­le­di­ğin için. Ama kıb­le­yi bil­mi­yor­sun, in­ce­le­me­den dur­dun bir ta­ra­fa, kıb­le­ye denk gel­se bi­le na­ma­zı ia­de ede­cek­sin. Çün­kü araş­tır­ma­dı­ğın için. Kar­de­şim fı­kıh böy­le bir me­se­le. Sen ev­ve­la Al­lah'a va­kit ve­re­cek­sin, di­ne va­kit ayı­ra­cak­sın, il­mi­ha­le me­sa­i har­ca­ya­cak­sın. 

Mev­la da gö­re­cek ki “Bu ku­lum ka­bir­den kor­ku­yor, mah­şer­den kor­ku­yor, ahi­re­te ina­nı­yor be­nim hu­zu­rum­da he­sa­bın cid­di­ye­ti­ni an­la­mış. Onun için­de bun­la­rı öğ­ren­me­ye ça­lı­şı­yor.” Bu ara­da ha­ta olur, yan­lış olur, şu olur, bu olur Rab­bim af­fe­der. 

Ama sen nef­sin için ayır­dı­ğın va­kit­le­rin zer­re­si­ni Al­lah'ın il­mi­ne ayır­mı­yor­sun. Ve bu ilim­de farz olan ilim. 

Anadan, atadan kalma iş yapıyorsun. Mühendislik için 40 sene okuyorsun. Doktorluk için bilmem kaç sene okuyorsun. En mühim mesele için hiç vakit ayırmıyorsun.

Yarın ahirette “Hanım iyi yemek yaptı mı?” demezler.  

“Bu kadınla evlendin, aldın. Abdesti öğretmemişsin,  namazı öğretmemişsin,  tahareti öğretmemişsin”  diye hesap sorarlar.

Hadis-i şerifte “Kıyamet gününde Müslümanların azabı en şiddetli olanı, eşini ve çoluk çocuğunu cahil bırakandır.” buyruluyor. 

Siz mesulsünüz yani, geçiştiremezsiniz bu konuları.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi