Anamdan, nenemden öğrendim diyerek Din olmaz
Böyle din olmaz. “Anamdan öğrendim, nenemden öğrendim” diyerek din olmaz. Din, ilim kitaptan öğrenilecek, hocaların ağzından alınacak. Ve bu meselelerde farz olanı öğrenmek farz, vacibi öğrenmek vacip, sünneti öğrenmek sünnet, müstehabı öğrenmek müstehap.
Madem abdest, namaz farz. Bu konuları da öğrenmek farz. Madem evlendin karın var, madem doğurdun kızın var, öğretmen farz. Bana ne yok! “Kıyamet gününde Müslümanların azabı en şiddetli olanı, eşini ve çoluk çocuğunu cahil bırakandır.”
Zina eden demiyor, içki içen demiyor, faiz yiyen demiyor, yalan diyen demiyor. Tabi ki hepsinin azabı var. Ama en beter azap çoluk çocuğunu cahil bırakanlara bela olacak. Siz mesulsünüz yani geçiştiremezsiniz bu konuları. Ama “Yavrum al bak bunları ben sana verdim yavrum.
Anlamıyorsan, annen daha iyi anlayabilir, biraz onla da müzakere et. Şimdi senin başladı bu meselelerin. Bunları bilmen lazım. Abdest, vakit, saat, namaz geçirme. Kazaya bırakma yavrum” dersin. Ne yapacağız yahu?! Bende burada konuşuyorum. Konuşmak kolay, ilgilenemiyoruz çoluğumuzla çocuğumuzla.
Vaktimiz yok, işimiz çok, hastayız, ustayız. Ama bakalım Allah (cc) mazur muamelesi yapacak mı bize? Belki de sopayı buradan yiyeceğiz.
HOROZ ERKEKLİĞİ
Efendi Hazretleri “Adam olmadan niye evlendin?” derdi. Yani adam; Allah’ın dinini yaşayıp yaşatana derler. Adam değilsen niye evlendin?! Adamsan bu işler vazifen, çoluk çocuğuna bakacaksın. “Senin erkekliğin horoz erkekliği” derdi. İnsan erkekliği böyle olur mu?! Mesuliyetine giriyorsun insanların. Okutmuyorsun, öğretmiyorsun. Ondan sonra çoluk çocuğuna bu kitapları, bu eserleri ulaştırmıyorsun, cahil bırakıyorsun.
Sana Mevla “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrîm: 6) buyuruyor. Kendini, karını, çoluğunu çocuğunu neyle koruyacaksın cehennem ateşinden?
İman, Ehl-i Sünnet’e göre itikatı tashih sonra ilmihal. “Her Müslüman erkeğe ve her Müslüman kadına ilim tahsili farz” buyruluyor.
KOCASI İŞE YARAMIYOR
Hangi ilim? İlmihal tabiki. Yoksa öbür türlü “O kadın şunu bilir, bu kadın bunu bilmez. O yemeği bilir, bu yemeği bilmez.” Bunlar farz değil ki.
Yumurta pişirmeyi öğrenmesi farz mı yani?! Ama sizin için bunlar daha mühim galiba. Size göre keşke bu meseleleri bileceğine yemek yapmayı daha fazla bilse daha iyi olur değil mi?! Halbuki sen doğru Müslümansan “Sen itikadını bil. Farzını, amelini bil öbür meseleler kolay hanım.
Oturur yaparız, bir şeyler yeriz” demen lazım. Kadın ilimle uğraşıyorsa yardımcı bile olabilirsin. Okuyorsa, okutuyorsa mesela. Bazı hoca hanımlar var. Talebeleri var, vaaz eden kadınlar var. Kocasının zaten bir işe yaradığı yok. Bari evde git yemeği yap veyahut git ortalığı temizle.
Öyle kadın nerde var?! Vaaz ediyor, kaç kişiyi namaza başlatıyor kadın yahu. Öyle hoca hanımlar var. Onlara hizmet eden kocaları da sevabına ortak olur. Ona yardımcı olmak lazım, anlayışlı olmak lazım.
ATEŞTEN KORUNUN
Yemek bulunur, içmek bulunur, her şey bulunur. Ama yarın ahirette bize iman sorarlar, namaz sorarlar, abdest sorarlar. “Ne yediniz, ne içtiniz?” diye sormazlar. “Yediğiniz, içtiğiniz sizin olsun” derler. Melekler “Hele bir gel. Amelinize bakacağız” derler.
Ahirette “Hanım iyi yemek yaptı mı?” demezler. Ama sana “Bu kadınla evlendin, aldın. Abdesti öğretmemişsin, namazı öğretmemişsin, tahareti öğretmemişsin.
“ÇIRA GİBİ YAKACAĞIM”
İlmihal bilmiyor, itikat bilmiyor” derler. Bu nedir yahu?! “Ateşten koruyun kendinizi. O ateşin çırası insanlarla, kibrit taşlarıdır.” Kükürt taşları yani öyle bir yakıcı taşlar var ki. Kömür madeninin taşlarını düşünün işte koca koca kayalar. Çaktığımız kibritin ucunun taşları var. Atıldığı zaman her taraf ateş parlıyor.
Biraz ateş dinse, bir tane daha atıyorlar kibrit taşından. Kaç bin sene daha tutuştun yani!
Bir de kimi malzeme yapacağız diyorlar? “İnsanları oraya çıra yapacağız” buyuruyor Allah. “Çıra gibi yakacağım” derler ya “Çıra yapacağım seni” diyor. “Hanımın ateşe çıra olmasın. Oğlun, kızın ateşlendiği zaman başını bekliyorsun. ‘Yavrum’ diyorsun. İşte bak ateşte” diyor Mevla.
Onu “Çıra yaparım” diyor. “Koruyun kendinizi ve ailenizi” diyor. Melekleri, zebanileri söylüyor. “Hiç acımazlar, gözünüzün yaşına bakmazlar atarlar sizi cehenneme” diyor. Rabbim daha ne buyursun?!
RAYDAN ÇIKARTMAYALIM
“İnsanları korkutmayalım” diyorlar. Bunu Allah korkutuyor. Ben ne yapacağım kardeşim. Ben sana ne diyebilirim? Bu ayet varken nasıl gizleyebilirim?! “Allah acır affeder hoca efendi. Bu işleri çok abartıyorsunuz” diyorlar. Biz abartmıyoruz, bildiğimiz şeylerin çoğunu da diyemiyoruz. Yani ayet ve hadislerdeki tehlikeler ve korkutucu haberleri çok daha fazla versek milletin hepten ümidi kesilecek. “Hiç kurtulamam” diyecek millet yahu. Bu sefer de ben korkuyorum. Çünkü “Zaten cehenneme gideceğiz anlaşıldı. Bari dünya da ne yaparsak yapalım” diyecekler. İnsanları hepten raydan çıkartmayalım diye, dengelemek için söylemiyoruz.
EN MÜHİM MESELE
Vaizlik mühim bir sanat. Hatiplik iyi ama ince bir meslek. İnsanları dinden çıkarma tehlikesi var. Adamın ümidini kesersin, adam namazı bırakır. Allah muhafaza! Onun için ümidimizi Hakka tutalım. Rabbimiz kerem sahibidir. Ama Mevla “Sen benim dinime değer verdin mi? Sen benim ilmimi okudun mu?” diye bakıyor. “Yanlış yapabilirsin, unutabilirsin. Hatayı setrederim, günahı affederim, tövbe kapısı açık” buyuruyor ama sen Allah'ın dinine hiç önem vermiyorsun yahu. Yani öğrenmeye hiç önem vermiyorsun. Anadan, atadan kalma iş yapıyorsun. Mühendislik için 40 sene okuyorsun. Doktorluk için bilmem kaç sene okuyorsun.
En ufak bir meslek için mürekkep yalıyorsun, tebeşir tozu yutuyorsun. En mühim mesele itikat ve ilmihal. Bugün ölsen kabirde ilk sorulacak sorgu-sual bundan. Bu konulara hiç vakit ayırmıyorsun. Sen o zaman Allah'a ve dinine hiç önem atfetmiyorsun.
KİTAP OKUMUYORSUNUZ
Lütfen kusura bakmayın! Sizin dünya işlerine verdiğiniz mesaiyi biliyoruz. Bunun yanı sıra kaç dakika kitap okumaya ayırıyorsunuz bunu da biliyoruz. Ben sizden bin kat fazla kitap okuyorum. Okumak lazım zaruret bunlar. Siz okumuyorsunuz. Vaaz-ı nasihat okumuyorsun, tasavvuf okumuyorsun, rabıta okumuyorsun, siyer okumuyorsun, hadis okumuyorsun, tefsir okumuyorsun. Kardeşim ilmihalden bahsediyoruz. Mecbursun diyoruz sana mecbursun. Kadınsan da erkeksen de mecbursun. Farz bu sana.
Farzı anadan, atadan görmeyle yapamazsın. Mecbursun onun ilmi de farz. Abdest farzsa onu bilmek farz. Başka çaren yok. Sen farzı nasıl böyle ihmal edebiliyorsun?! “Ben öyle gördüm, öyle yaparım” diyerek din olmaz.
ALLAH’A VAKİT AYIRACAKSIN
Mesela kıbleyi bilmediğin yerde araştırıp da bir tarafa doğru durduğun zaman, araştırdığın için yanlış yöne kılsan da namazı iade etmezsin. Çünkü baştan incelediğin için. Ama kıbleyi bilmiyorsun, incelemeden durdun bir tarafa, kıbleye denk gelse bile namazı iade edeceksin. Çünkü araştırmadığın için. Kardeşim fıkıh böyle bir mesele. Sen evvela Allah'a vakit vereceksin, dine vakit ayıracaksın, ilmihale mesai harcayacaksın.
Mevla da görecek ki “Bu kulum kabirden korkuyor, mahşerden korkuyor, ahirete inanıyor benim huzurumda hesabın ciddiyetini anlamış. Onun içinde bunları öğrenmeye çalışıyor.” Bu arada hata olur, yanlış olur, şu olur, bu olur Rabbim affeder.
Ama sen nefsin için ayırdığın vakitlerin zerresini Allah'ın ilmine ayırmıyorsun. Ve bu ilimde farz olan ilim.
Anadan, atadan kalma iş yapıyorsun. Mühendislik için 40 sene okuyorsun. Doktorluk için bilmem kaç sene okuyorsun. En mühim mesele için hiç vakit ayırmıyorsun.
Yarın ahirette “Hanım iyi yemek yaptı mı?” demezler.
“Bu kadınla evlendin, aldın. Abdesti öğretmemişsin, namazı öğretmemişsin, tahareti öğretmemişsin” diye hesap sorarlar.
Hadis-i şerifte “Kıyamet gününde Müslümanların azabı en şiddetli olanı, eşini ve çoluk çocuğunu cahil bırakandır.” buyruluyor.
Siz mesulsünüz yani, geçiştiremezsiniz bu konuları.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.