Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Türkiye darü'l harp değildir!

Türkiye darü'l harp değildir!

Bir mem­le­ke­tin Da­rü'l-Harp ol­ma­sı için 3 şart var­dır. Bu şart­lar­dan bi­ri bi­le ol­ma­dı­ğı tak­dir­de o ül­ke Da­rü'l-Harp de­ğil­dir. Tür­ki­ye geç­miş­ten bu ya­na İs­lam va­ta­nı ol­du­ğu için ke­sin­lik­le Da­rü'l-Harp de­ğil­dir.

İmam-ı Azam efen­di­mi­ze gö­re bir mem­le­ke­tin Da­rü’l Harp ola­bil­me­si için üç şar­tın bir­lik­te bu­lun­ma­sı la­zım. Bi­ri ol­ma­dı­ğı za­man Da­rül Harp ol­maz. 

Üç şart­tan bi­rin­ci­si İs­lam ni­şan­la­rın­dan hiç­bi­ri­nin ser­best ol­ma­ma­sı. Ya­ni mi­na­re, ezan, Cu­ma na­ma­zı gi­bi İs­lam ni­şan­la­rı­nın ser­best ol­ma­ma­sı ge­re­ki­yor. 

ÜLKEMİZDE İSLAM NİŞANLARI MEVCUT

İkin­ci­si ya­şa­nı­lan ül­ke­nin Müs­lü­man hiç­bir kom­şu­su­nun ol­ma­ma­sı la­zım. Ci­va­rın­da hiç­bir Müs­lü­man ül­ke ol­ma­ma­sı la­zım ya­ni. Üçün­cü­sü eman. Ya­ni Müs­lü­man­la­rın İs­la­m’­ı ya­şa­ma hu­su­sun­da gü­ven­li­ği bu­lun­ma­ma­sı. Bu üç şart bir ara­da ise ora­sı Da­rü’l Harp­tır. Bir ta­ne­si bi­le sağ­la­nı­yor­sa ya­şa­dı­ğın ül­ke Da­rü’l Harp ol­mu­yor. 

Bi­zim ci­va­rı­mız­da Müs­lü­man kom­şu­lar var. “I­rak, Su­ri­ye ne ka­dar Müs­lü­man?” di­ye tar­tış­ma­ya açan­lar da var ta­bi. Ama biz yö­ne­tim ola­rak ko­nu­şu­yo­ruz. Hal­kı za­ten Müs­lü­man. Hal­ka bir şey de­di­ği­miz yok. İs­lam ni­şan­la­rı da var. 

Ta­mam İs­lam ah­ka­mı­nın tü­mü tat­bik edil­mi­yor. Ama eza­nın ale­nen okun­ma­sı gi­bi ni­şan­lar mev­cut. 

MÜSLÜMANLARIN GÜVENİ VAR

Ama ve­lev ki iki­si de ol­ma­sa eman var. Ya­ni biz Müs­lü­man­lar ola­rak İs­la­mi­ye­t’­i ya­şar­ken bi­ze di­ni­miz­den do­la­yı sal­dı­rı­lıp, et­ki­si­z ha­le ge­ti­ril­me­miz söz ko­nu­su de­ğil. 

Bu mem­le­ket­te Müs­lü­man­la­rın gü­ve­ni var. 

İs­lam ah­ka­mı­nı şah­si ola­rak tat­bik et­me­si hu­su­sun­da gü­ven­le­ri var. Bun­dan do­la­yı Tür­ki­ye­’ye Da­rü’l Harp den­mez.

EMAN FARKI VAR

Ama Al­man­ya, Rus­ya gi­bi ül­ke­ler Da­rü’l Harp­tır. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ya­şa­yan Müs­lü­man­lar “Biz bu­ra­lar­da da di­ni­miz ra­hat­ça ya­şa­ya­bi­li­yo­ruz. Hat­ta Tür­ki­ye­’de ba­şör­tü­sü­ne mü­da­ha­le var­ken bu­ra­da yok­tu. Na­sıl Da­rü’l Harp olu­yor?” di­ye­bi­lir­ler. Onu da açık­la­ya­lım. Tür­ki­ye ile Al­man­ya gi­bi Hris­ti­yan ül­ke­le­rin­de­ki ‘e­ma­n’­ın far­kı var. 
Tür­ki­ye Sel­çuk­lu ve Os­man­lı­’nın fü­tu­ha­tıy­la, ci­hat­la­rıy­la, ga­za­la­rıy­la İs­lam yur­du ol­muş­tur. 
 

GELENEKSEL GÜVENCE

Eman ko­nu­su­nu kay­nak­lar­dan araş­tır­dı­ğım­da ‘ah­di ka­dim­den kal­ma ema­n’ ol­ma şar­tı ge­rek­ti­ği­ni gör­düm. Ya­ni ev­vel­den İs­lam yur­du ol­mak­tan ge­len ge­le­nek­sel gü­ven­ce ola­cak. Bu şu de­mek­tir. Tür­ki­ye­’de hiç­bir za­man ca­mi aç­mak için izin is­te­me lü­zu­mu ol­ma­dı. “Ca­mi yap­tı­ra­bi­lir mi­yim? Ezan oku­ya­bi­lir mi­yim? Ca­mi­ye gi­de­bi­lir mi­yim?” gi­bi bir izin al­ma­ya ge­rek yok. Mil­li Şef dö­ne­min­de ba­zı sı­kın­tı­lar ya­şan­mak­la bir­lik­te ari­zi şey­ler­di. Ka­nu­na yan­sı­ma­mış. 
Şah­si, key­fi, böl­ge­sel ha­re­ket­ler ol­muş ola­bi­lir. Ama hiç­bir za­man ka­nu­nun­da, ni­za­mın­da “Müs­lü­man­lar ca­mi ya­pa­ma­z” gi­bi bir iba­re ol­ma­dı. Ve­ya sı­nır ol­ma­dı. Di­ya­ne­t’­in es­te­tik açı­sın­dan pro­je­yi gör­me­si, on­la­rın ona­yın­dan geç­me­si fark­lı bir şey. O izin ma­hi­ye­tin­de sa­yıl­maz. 

TAR­TIŞ­MA­YA GE­REK YOK

Do­la­yı­sıy­la bu­ra­da es­ki eman var. Bu mem­le­ket­te çar­şa­fa bi­le mü­da­ha­le edil­me­miş. Pe­çe ya­sak­lan­mış ama er­kek mi ka­dın mı an­la­şıl­sın di­ye. Şu mem­le­ket­te o ka­dar ih­ti­lal­ler ya­şa­dık hiç­bir za­man “Çar­şa­fı çı­kar­tı­n” den­me­di. Do­la­yı­sıy­la ge­le­nek­sel İs­lam var bu­ra­da. Ya­ni es­ki ema­nın de­va­mı var bu­ra­da. Al­man­ya bu­ra­ya ben­ze­mez. İs­lam yur­du Da­rü’l Har­p’­e dö­ner mi dön­mez mi biz onu arı­yo­ruz. Za­ten Al­man­ya gi­bi Av­ru­pa ül­ke­le­ri hiç İs­lam yur­du ol­ma­mış. Hiç İs­lam yur­du ol­ma­yan ye­rin Da­rü’l Harp mi de­ğil mi di­ye tar­tış­ma­sı olur mu? Eze­lin­den Da­rü’l Harp. Biz İs­lam yur­du olan yer çı­kar mı, çık­maz mı? Han­gi şart­lar­la çı­kar? Onu ko­nu­şu­yo­ruz. Hiç İs­lam yur­du ol­ma­mış ye­rin tar­tı­şıl­ma­sı­na ge­rek yok. 

 KE­SiN­LiK­LE DA­RÜ’L HAR­P’­TiR 

İkin­ci­si Al­man­ya gi­bi ül­ke­ler­de­ki eman­lar izin­li­dir. Özel izin­le ya­pı­lı­yor o ca­mi­ler. As­lın­dan yok. On­la­rın hep­si ka­nun­lar­da de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak sağ­la­nı­yor. Ya­rın öbür gün bir ya­sa­ğın gel­me­ye­ce­ği­nin ga­ran­ti­si ol­ma­dı­ğı gi­bi şu­an­da da sı­nır var. Bir vi­la­yet­te 50 ta­ne mi­na­re­li ca­mi yap­ma­ya kal­kın ba­ka­lım ne olu­yor? Ama Tür­ki­ye­’nin her il­çe­sin­de 50 ta­ne ca­mi var. Ora­da gü­ven­ce gi­bi gö­rü­nen hal ari­zi­dir. Ya­ni izin­li­dir. Tür­ki­ye­’de ise es­ki­den ge­len gü­ven­ce­nin de­va­mı­dır. İz­ne bi­le lü­zum yok­tur. “Na­ma­za, ca­mi­ye izin ve­re­lim mi?” di­ye ko­nu­su bi­le geç­me­miş­tir. 
Onun için o eman­la bu eman bir­bi­rin­den fark­lı­dır. Ora­lar hiç Da­rü’l İs­lam ol­ma­dı­ğı için tar­tış­ma­ya bi­le ge­rek yok­tur. Ke­sin­lik­le Da­rü’l Har­p’­tir. 

HİÇBİR GAYRET YOK
Da­rü’l Har­b’in ba­zı ko­lay­lık­lar var. Ama Da­rü’l Harp­’te bu­lu­nan­la­rın da ora­yı Da­rü’l İs­lam ya­pa­na ka­dar ye­mek, iç­mek za­ru­re­ti dı­şın­da hiç­bir iş yap­ma­yıp tüm gay­re­tiy­le ora­yı İs­lam yur­du­na çe­vir­me­ye ça­lış­ma­sı ge­re­ki­yor. Mu­ha­rip kâ­fir­ler­le sa­vaş­ma ve ci­hat et­me mec­bu­ri­ye­ti var. İşi­ne ge­len ta­ra­fı alı­yor. 
Ora­yı İs­lam yur­du­na dön­dür­mek için hiç­bir gay­ret yok! Öbür ta­ra­fa da gel­di­ği za­man “Her­kes Müs­lü­man, bir­bi­ri­miz­le ni­ye uğ­ra­şa­lım?” di­yor. 

Hayırlı Bir Dua

Ya Rah­man (Cel­le Ce­lâ­lü­hû), Biz­ler ahir za­man üm­me­ti­yiz. Bi­zim sad­rı­mı­zı aç ki hak­kı hak, ba­tı­lı ba­tıl gö­re­bi­le­lim! Bi­ze ka­tın­dan yar­dım­cı gön­der ve um­ma­dık­la­rı­mız­la bi­zi rı­zık­lan­dır! 
Taş­kın­lık­la­rı­mı­zı ba­ğış­la! Da­ğı­nık iş­le­ri­mi­zi Sen dü­ze­ne koy ki, se­nin bi­ze in­dir­di­ğin Ku­r’­an yo­lu­nu kay­bet­me­ye­lim! Yö­nü­mü­zü, kal­bi­mi­zi ve so­yu­mu­zu sa­na çe­vir 
ki, şirk­siz bir iman­la şe­ha­de­te ere­bi­le­lim! 

Efen­di­miz (Sal­lal­la­hu Aley­hi ve Sel­lem)in yo­lun­dan ay­rıl­ma­ya­lım. Bu sa­bah­tan iti­ba­ren ar­tık yep­ye­ni bir ha­ya­ta baş­la­ma­yı ve be­ra­at et­miş­ler­den ol­ma­yı biz­le­re ih­san ey­le... Âmin!

İN­KÂR EDEN K­FiR OLUR

Ehl-i Sün­net aziz ola­cak. Ehl-i bi­dat ze­lil ola­cak. Ehl-i kü­für, ehl-i şirk ve ehl-i da­la­let se­fil ola­cak. Haz­re­ti Meh­di­’nin gün­le­ri yak­la­şı­yor. O ila­hi­yat­çı­lar ne­yi in­kâr eder­ler­se et­sin­ler. Ha­dis­ler sa­hih­tir. Hat­ta sa­hih­ten de ile­ri mü­te­va­tir de­re­ce­sin­de­dir. İsa (Aley­his­se­lam)ın ine­ce­ği­ne da­ir ve Haz­re­ti Meh­di­’nin ge­le­ce­ği­ne da­ir ki­tap­la­rı­mı okur­sa­nız, kay­nak­la­rı gö­rür­se­niz, İsa (Aley­his­se­lam)ın ine­ce­ği­ne da­ir ha­dis­le­rin mü­te­va­tir de­re­ce­sin­de ol­du­ğu­na da­ir ule­ma­nın it­ti­fak et­ti­ği­ni gö­rür­sü­nüz. 
 

KAYNAKLARIMIZA BAĞLI KALALIM

Mü­te­va­tir ha­dis­le­ri in­kâr eden kâ­fir olur. Sa­hih ha­di­si bi­le in­kâr et­se kâ­fir ol­maz ama mü­te­va­tir ha­di­si in­kâr eder­se kâ­fir olur. Çün­kü İmam-ı Alu­si “İ­sa (Aley­his­se­lam)ın ine­ce­ği­ni in­kâr eden­le­rin kâ­fir ol­du­ğu­na da­ir ule­ma­nın ic­ma­ı var­dı­r” di­yor. Onun için biz işi­mi­ze ba­ka­lım. Sa­hih kay­nak­la­rı­mı­za bağ­lı ka­la­lım. 

Hadis-i Şerif

Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allah-u Teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.
[Deylemi]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi