Türkiye darü'l harp değildir!
Bir memleketin Darü'l-Harp olması için 3 şart vardır. Bu şartlardan biri bile olmadığı takdirde o ülke Darü'l-Harp değildir. Türkiye geçmişten bu yana İslam vatanı olduğu için kesinlikle Darü'l-Harp değildir.
Üç şarttan birincisi İslam nişanlarından hiçbirinin serbest olmaması. Yani minare, ezan, Cuma namazı gibi İslam nişanlarının serbest olmaması gerekiyor.
ÜLKEMİZDE İSLAM NİŞANLARI MEVCUT
İkincisi yaşanılan ülkenin Müslüman hiçbir komşusunun olmaması lazım. Civarında hiçbir Müslüman ülke olmaması lazım yani. Üçüncüsü eman. Yani Müslümanların İslam’ı yaşama hususunda güvenliği bulunmaması. Bu üç şart bir arada ise orası Darü’l Harptır. Bir tanesi bile sağlanıyorsa yaşadığın ülke Darü’l Harp olmuyor.
Bizim civarımızda Müslüman komşular var. “Irak, Suriye ne kadar Müslüman?” diye tartışmaya açanlar da var tabi. Ama biz yönetim olarak konuşuyoruz. Halkı zaten Müslüman. Halka bir şey dediğimiz yok. İslam nişanları da var.
Tamam İslam ahkamının tümü tatbik edilmiyor. Ama ezanın alenen okunması gibi nişanlar mevcut.
MÜSLÜMANLARIN GÜVENİ VAR
Ama velev ki ikisi de olmasa eman var. Yani biz Müslümanlar olarak İslamiyet’i yaşarken bize dinimizden dolayı saldırılıp, etkisiz hale getirilmemiz söz konusu değil.
Bu memlekette Müslümanların güveni var.
İslam ahkamını şahsi olarak tatbik etmesi hususunda güvenleri var. Bundan dolayı Türkiye’ye Darü’l Harp denmez.
EMAN FARKI VAR
Ama Almanya, Rusya gibi ülkeler Darü’l Harptır. Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar “Biz buralarda da dinimiz rahatça yaşayabiliyoruz. Hatta Türkiye’de başörtüsüne müdahale varken burada yoktu. Nasıl Darü’l Harp oluyor?” diyebilirler. Onu da açıklayalım. Türkiye ile Almanya gibi Hristiyan ülkelerindeki ‘eman’ın farkı var.
Türkiye Selçuklu ve Osmanlı’nın fütuhatıyla, cihatlarıyla, gazalarıyla İslam yurdu olmuştur.
GELENEKSEL GÜVENCE
Eman konusunu kaynaklardan araştırdığımda ‘ahdi kadimden kalma eman’ olma şartı gerektiğini gördüm. Yani evvelden İslam yurdu olmaktan gelen geleneksel güvence olacak. Bu şu demektir. Türkiye’de hiçbir zaman cami açmak için izin isteme lüzumu olmadı. “Cami yaptırabilir miyim? Ezan okuyabilir miyim? Camiye gidebilir miyim?” gibi bir izin almaya gerek yok. Milli Şef döneminde bazı sıkıntılar yaşanmakla birlikte arizi şeylerdi. Kanuna yansımamış.
Şahsi, keyfi, bölgesel hareketler olmuş olabilir. Ama hiçbir zaman kanununda, nizamında “Müslümanlar cami yapamaz” gibi bir ibare olmadı. Veya sınır olmadı. Diyanet’in estetik açısından projeyi görmesi, onların onayından geçmesi farklı bir şey. O izin mahiyetinde sayılmaz.
TARTIŞMAYA GEREK YOK
Dolayısıyla burada eski eman var. Bu memlekette çarşafa bile müdahale edilmemiş. Peçe yasaklanmış ama erkek mi kadın mı anlaşılsın diye. Şu memlekette o kadar ihtilaller yaşadık hiçbir zaman “Çarşafı çıkartın” denmedi. Dolayısıyla geleneksel İslam var burada. Yani eski emanın devamı var burada. Almanya buraya benzemez. İslam yurdu Darü’l Harp’e döner mi dönmez mi biz onu arıyoruz. Zaten Almanya gibi Avrupa ülkeleri hiç İslam yurdu olmamış. Hiç İslam yurdu olmayan yerin Darü’l Harp mi değil mi diye tartışması olur mu? Ezelinden Darü’l Harp. Biz İslam yurdu olan yer çıkar mı, çıkmaz mı? Hangi şartlarla çıkar? Onu konuşuyoruz. Hiç İslam yurdu olmamış yerin tartışılmasına gerek yok.
KESiNLiKLE DARÜ’L HARP’TiR
İkincisi Almanya gibi ülkelerdeki emanlar izinlidir. Özel izinle yapılıyor o camiler. Aslından yok. Onların hepsi kanunlarda değişiklik yapılarak sağlanıyor. Yarın öbür gün bir yasağın gelmeyeceğinin garantisi olmadığı gibi şuanda da sınır var. Bir vilayette 50 tane minareli cami yapmaya kalkın bakalım ne oluyor? Ama Türkiye’nin her ilçesinde 50 tane cami var. Orada güvence gibi görünen hal arizidir. Yani izinlidir. Türkiye’de ise eskiden gelen güvencenin devamıdır. İzne bile lüzum yoktur. “Namaza, camiye izin verelim mi?” diye konusu bile geçmemiştir.
Onun için o emanla bu eman birbirinden farklıdır. Oralar hiç Darü’l İslam olmadığı için tartışmaya bile gerek yoktur. Kesinlikle Darü’l Harp’tir.
HİÇBİR GAYRET YOK
Darü’l Harb’in bazı kolaylıklar var. Ama Darü’l Harp’te bulunanların da orayı Darü’l İslam yapana kadar yemek, içmek zarureti dışında hiçbir iş yapmayıp tüm gayretiyle orayı İslam yurduna çevirmeye çalışması gerekiyor. Muharip kâfirlerle savaşma ve cihat etme mecburiyeti var. İşine gelen tarafı alıyor.
Orayı İslam yurduna döndürmek için hiçbir gayret yok! Öbür tarafa da geldiği zaman “Herkes Müslüman, birbirimizle niye uğraşalım?” diyor.
Hayırlı Bir Dua
Ya Rahman (Celle Celâlühû), Bizler ahir zaman ümmetiyiz. Bizim sadrımızı aç ki hakkı hak, batılı batıl görebilelim! Bize katından yardımcı gönder ve ummadıklarımızla bizi rızıklandır!
Taşkınlıklarımızı bağışla! Dağınık işlerimizi Sen düzene koy ki, senin bize indirdiğin Kur’an yolunu kaybetmeyelim! Yönümüzü, kalbimizi ve soyumuzu sana çevir
ki, şirksiz bir imanla şehadete erebilelim!
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yolundan ayrılmayalım. Bu sabahtan itibaren artık yepyeni bir hayata başlamayı ve beraat etmişlerden olmayı bizlere ihsan eyle... Âmin!
İNKÂR EDEN KÂFiR OLUR
Ehl-i Sünnet aziz olacak. Ehl-i bidat zelil olacak. Ehl-i küfür, ehl-i şirk ve ehl-i dalalet sefil olacak. Hazreti Mehdi’nin günleri yaklaşıyor. O ilahiyatçılar neyi inkâr ederlerse etsinler. Hadisler sahihtir. Hatta sahihten de ileri mütevatir derecesindedir. İsa (Aleyhisselam)ın ineceğine dair ve Hazreti Mehdi’nin geleceğine dair kitaplarımı okursanız, kaynakları görürseniz, İsa (Aleyhisselam)ın ineceğine dair hadislerin mütevatir derecesinde olduğuna dair ulemanın ittifak ettiğini görürsünüz.
KAYNAKLARIMIZA BAĞLI KALALIM
Mütevatir hadisleri inkâr eden kâfir olur. Sahih hadisi bile inkâr etse kâfir olmaz ama mütevatir hadisi inkâr ederse kâfir olur. Çünkü İmam-ı Alusi “İsa (Aleyhisselam)ın ineceğini inkâr edenlerin kâfir olduğuna dair ulemanın icmaı vardır” diyor. Onun için biz işimize bakalım. Sahih kaynaklarımıza bağlı kalalım.
Hadis-i Şerif
Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allah-u Teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.
[Deylemi]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.