İhtiyatlı iyimserlik
Barışı istiyoruz ve barışçı yaklaşımları sonuna kadar destekliyoruz. “Barış süreci” son iki yılın en çok kullanılan söz kalıbı. İyimserlik olağandır, iyimser olmalıyız ve ümitsizliği reddetmeliyiz. Barış ümidini her zaman muhafaza etmek zorundayız.
Bütün bunlarla birlikte ihtiyatı da elden bırakmamak gerekiyor... Eskiler ne demiş: Eğer barış istiyorsan savaşa hazır ol! (Hazır ol cenge istiyorsan sulh u salah!) Dolmabahçe’de ilan edilen “silah bırakma” mutabakatından sonra bizzat Cumhurbaşkanımızın beyanları böyle bir ihtiyatlılık telkin ediyor.
İhtiyatlılık sebepsiz değil..Çünkü her Selahaddin Selahaddin Eyyubî değil ve nicesinin koltuğunun altından haç çıkıyor! İki yıl öncesine dönelim: Barış sürecinın başladığı günlere. Ne bekleniyordu? Terör örgütünün silahlı unsurları ülke sınırları dışına çekilecek...Peki ne oldu?
Değişen bir şey olmadı. Alavere dalavere silahlı unsurlar yerli yerinde!
Bunun iç güvenliğe yansımasının silahlı unsurların sokaklarda kimlik kontrolünden, küçücük çocukların dağa kaldırılmasına, bazı şehirlerin sokaklarında hendekler kazılmasına ve nihayet 6-7 ekim tedhiş olaylarına kadar vardığını unutmak mümkün değil.
Hükümet barış için gerekli çabayı gösteriyor. Muhatapların tamamının aynı konumda olduğu söylenebilir mi? Yaşananlar, bu hususda iyimser olmamızı engelliyor.
Deniyor ki, “Bu mutabakat 15 gün önce ilan edilecekti...” Neden bugünlere kaldı? “Kandil’in tavrı yüzünden.” 15 günde ne değişti ki, Kandil yelkenleri suya indirdi?
Muhataplar, 10 maddelik metinde gizlenmiş bazı hususların hükümet tarafından yerine getirileceği iddiasındalar. Bunlardan en somutu Meclis’te görüşmeleri devam eden “İç güvenlik paketi...”
“İç güvenlik paketi” çekilecek veya değiştirilecek...Bu mümkün mü?
Hükümet, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ve bazı başka kanunlarda ciddi değişiklikler getiren bir kanun tasarısı hazırladı. Muhalefet partilerinin sert engellemeleri sürerken 33 madde Meclis’ten geçti…
Geride 100 madde daha var…
Değişiklik Meclis’ten geçen maddelerde mi olacak, sonraki 100 maddede mi?
Eğer bu iddialar doğru ise, Hükümet’in önünde iki yol var: Tasarıyı geri çekmek veya tadilat yaparak Meclis’ten geçirmek.
İkisi de siyaseten hükümetin olumsuzluk hanesine yazılacak. Eğer böyle bir gelişme bekleniyor idi ise, neden acele edildi? Yok bu muhatapların her zamanki balonları cümlesindense, önümüzdeki günlerde görülecek.
Meselelerden biri de şu: Türkiye seçime gidiyor!
İktidar milletvekillerinin önemli bir kısım aday olamayacak ve bu durum önümüzdeki günlerde açıklık kazanacak. Görevi sona erecek milletvekillerinin “misafir sanatcı” olarak aynı heyecanla kanunu desteklemeleri beklenebilir mi?
Bir defa milletvekili olanlar bunun ömür boyu sürecek bir görev olduğu zehabına kapılıyorlar. Bunu nereden anlıyoruz? Süresi dolan milletvekillerinin büyük çoğunluğunun yaşadıkça aday adaylığında ısrarlı olmalarından! Üç dönem kuralını delmek için hâlâ aklıa gelen veya gelmeyen her yolu denemelerinden…
İyimserliğin yerini ihtiyata bırakması şaşırtıcı olmamalı….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.