Geçmezsen geçme köprü rahatlar
Mısır seferi sırasında çölde ilerlerken Yavuz Sultan Selim’e “Padişahım sen binmeden ordu ata nasıl binsin. Padişah yerde, ordu at üstünde olmaz. Onun için senin binmen lazım” diyorlar. O da “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önümde yaya gidiyor, ben nasıl ata bineyim” diye cevap verdi.
Ya Rabbi! Şia ile savaşıp Şia akımını durdurduğu için Yavuz Sultan Selim Hazretleri’ni tarafımızdan, bütün ümmetimiz tarafımızdan, kendisinden sonra kaç asır boyunca Ehl-i Sünnet’i yaşayan ve yaşatan Osmanlı ecdadımız ve bugünkü Müslümanlar ve bundan sonra gelecek kıyamete kadar ve bütün zürriyetimiz, çoluk, çocuklarımız tarafından, sahabeye karşı olan sevgimiz ve muhabbetimiz tarafımızdan onu hayırla mükâfatlandır. Hepimizin ecrinin bir katını ona nasip eyle, kabrini Nur eyle..!
KURBAN OLURUM
3. köprü onun adından olacak. Biz çok geçeceğiz inşallah. Bazıları geçmiyormuş, geçme! Köprü rahatlar! Hiç mühim değil. Kurban olurum ben Yavuz Sultan Selim Han’a kurban olurum, feda olurum.
ALLAH İLE BERABER
Babası mübarek evliya ama evliyalıkla olmuyor işte. Sofulukla olmuyor bu işler. Kafa çalışacak bu işlerde. Yavuz Sultan Selim sanki evliya değil miydi?!
Vefat edeceğine yakın yasin okunuyor, ruhunu teslim edeceği zaman Hasan Can “Efendim şimdi Allah ile olma zamanıdır” dedi. Münasip lisan ile telkin yapıyor.
Padişaha da telkin yapmak zor tabi. Bu lafın üzerine bir sinirlendi mübarek “Ey gidi Hasan Can! Bana Allah ile beraber olma zamanıdır diyorsun, sen bizi bugüne kadar kiminle beraber sanırdın!” dedi.
MANTIK ALMIYOR
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun önünde gitmese, o çölü geçebilir miydi?! Bugün Amerika’nın bütün kurumları, kuruluşları o günkü imkânlarla o çölün geçilmesinin hesabını kitabını netleştiremiyor. Orduya yemeğin nasıl yettiğinin hesabı çıkarılamıyor. O kadar gün, o ordu kırılmadan dökülmeden nasıl gitti de Mısır’dan hilafeti aldı. Bugün dünyanın gâvuru o hesapları tutturamıyor. O günkü imkânlarla mantık almıyor. Bugün bile bir orduyu oradan geçireyim desen geçiremezsin.
PEYGAMBERİMİZ ÖNÜNDE YÜRÜDÜ
Mübarek adam iniyor bir de o çölde yürüyor. “Ya mübarek madem yürüyecektik atımızı, devemizi niye aldık? Zaten ordunun canı çıktı” diyorlar. O da “Ordu ata binsin” diyor.
“Padişahım sen binmeden ordu ata nasıl binsin. Padişah yerde, ordu at üstünde olmaz. Onun için senin binmen lazım” diyorlar. Yavuz Sultan Selim Han “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önümde yaya gidiyor, ben nasıl ata bineyim” dedi.
Osmanlı böyle mübarek insanlardı. Ama özellikle Yavuz Sultan Selim olmasa bugün bu coğrafyanın tümü Acem palavralarıyla dolacak ve dört halifeye düşman olacaktı. En azından üçüne düşman olacaktı.
Zaten üçüne düşman olan Hazreti Ali’yi sevse neye yarar?! Hazreti Ali Ebu Bekir’i, Ömer’i sevmeyenlere lanet ediyor. Onun için Müslüman uyanık olacak.
AHMEDiNEJAD KiM OLUYOR!
Ahmedinejad’ın Türkiye’de ne işi var ya! Sahabeyi sevmeyen adam beni sevse ne olur?! Bu adamlar niye geliyor buraya? Bir de bizim millet tezahürat yapmış ona. Yahu Suriye’de milleti kesiyor bu adamlar. Ehl-i Sünneti mahvetti bu adamlar. Bunun neyine tezahürat yapıyorsunuz?! Allah’ım feraset, basiret, şuur ver Allah’ım.
MAZLUMA DOKUNULMAZ
Birkaç Suriyeli de çıkmış protesto ediyor “Biz mahvolduk İran’ın yüzünden” diye. Onları da tartaklamışlar. Biz bu millete bu kadar vaaz ediyoruz ama ne bileyim ben yahu. O çocuklara dokunulur mu hiç! Onlar haklıdır. Ayette “Mazlum sövse-saysa bile bir şey diyemezsin” buyruluyor. Allah sövüp-savmayı, bedduayı sevmez ancak zulme uğrayan dayanamaz diyor. Adamlar zulme uğramış, vatanı, milleti mahvolmuş, çoluk-çocuğu muhacir olmuş. Bu adamla bu yapılır mı?! Ahmedinejad kim oluyor, neyimizi temsil ediyor?! Bunlar yanlış işler. Allah’ım bu arkadaşlarımıza Ehl-i Sünnet kafası nasip eyle. Ehl-i Sünnet şuuru ihsan eyle.
BOŞUNA GELMİYOR
Adam buraya boşuna mı geliyor zannediyorsunuz. Kimlerle ne görüşmeler yapmış, neler duyuyorum sonra. Ya Rabbi ıslah eyle. Allah’ım Ehl-i Sünneti Kur’an, sünnet merkezinde, Ehl-i Sünnet itikadında cem eyle Ya Rabbi.
EMEVi DiNi YOK, iSLAM DiNi VAR
Namık Kemal Zeybek, Yavuz Bahadıroğlu ile bir tartışmaya girdi “Ben sizin dininizden değilim. Siz Emevi dinindensiniz” dedi. Bu nedir arkadaş ya! Bu işi kuranlar sahabedir. Hazreti Muaviye’nin yanında dolu sahabe vardı.
Burada bir devlet kurulmuş. Bilmem kaç sene devam etmiş. İyiliğini alırsın, yanlışını reddedersin. Ama adamlar dini değiştirmedi. Namaza namaz eklemediler. Namazdan rekât çıkartmadılar.
İTİBAR ALIYORLAR
Emevi dini diye bir şey yok, İslam dini var. Bunlar nasıl adamlar yahu! Bunlar böyle şeyler söyledikleri zaman Şia’dan itibar alıyorlar tabi. Tabi itibarın arkasında da kim ne alıyor kim bilir. Ama bütün bunlar Şia’ya hizmet ediyor. Sahabe aleyhinde konuşuluyor.
Ha Yezid sahabe değil. Yezid’e istediğin kadar dümdüz gidebilirsin. Ben Yezid zındığını asla savunmam, melundur. Amma velakin Yezid’in oğlu veyahut torunu Muaviye de bütün kaynaklara göre evliyaullahtır.
Kalktı “Halifeliğe biz layık değiliz. Ehl-i Beyt layıktır. Ben ne yapacağım halifeliği Ehl-i Beyt’e verelim” dedi.
Öyle de mübarek çocuğu olmuş. Çünkü en azından dedesi mübarek. Hazreti Muaviye’nin torunu o da. hizmetleri çok. Ömer Bin Abdülaziz orada. Daha birçok kıymetli insanlar, komutanlar var. İslam’a hizmet etmişler. Afrika’dan Özbekistan’a kadar bütün her tarafı Müslüman yapmışlar. Bizim ecdadımız, atalarımız onlarla Müslüman olmuşlar. Bugün biz Müslümansak o adamların büyük hizmetleri var. Sen bunu nasıl tümden reddedersin.
Ayet-i Kerime
“Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin.
Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı
bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisâ, 19)
Hadis-i Şerif
“Mü’minlerin îman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en iyi olanıdır. Sizin en hayırlılarınız da, kadınlarına karşı ahlâken en hayırlı olanlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ, 11/1162)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.