Çanakkale ruhu canlı tutulmalı
Çanakkale’de Yunan’a, Rus’a, yedi düvele karşı bu millet Allah, din, vatan, bayrak için, kutsalları için savaştı. Büyük mücadele verdiler. Hiç taviz vermediler. Cephede bile namazlarını bırakmadılar. Onlar seçkin, kutsal insanlar. Aynı sinsi düşmanlık bugün de devam ediyor. Cephede kaybediyor, masada kazanıyor bunlar. Bundan dolayı Çanakkale ruhunun canlı tutulması lazım. Çanakkale ile bugünü irtibatlandırmak zorundayız.
Çanakkale Zaferi’nin bu sene 100.yılı. Ama maalesef protokole kaldı bu işler artık. Formalite gibi oldu. Hâlbuki vaazlarla, nasihatlerle, bütün camilerde Diyanet’in programlarıyla şahadet konusu işlenmeli, çok güzel hatipler konuşmalı. Hatimler, mevlid-i şerifler okunmalı. Hatta bütün hafta devam etmeli. Ama esas mesele şuur. Vatan sevgisi imandandır. Vatan olmasa ne din olur, ne iman olur, ne ezan olur, ne namaz olur. Bu şuurun verilmesi lazım.
MESELE KÜFFARIN İŞGALİ
Çanakkale ruhu bir ırkçılık şuuru değil. Çanakkale şuuru din, vatan, namus, bayrak şuurudur. Bunlar birbirinden ayrılmaz. Seneler önce Çanakkale’yi ziyaret etmek nasip oldu. Hakikaten Şam’dan var, muhtelif milletlerden var, Osmanlı coğrafyasındaki her insandan var. Burada esas mesele küffarın işgali durumunda ne olur? Küffarın işgali durumda ezan susar, namaz kılınmaz, namuslarımıza taarruz olur, hanımlarımız açılmak istenir. Bunlar acayip meseleler.
ŞUUR KAYBOLMAMALI
Fransız askeri kadının çarşafını indirmeye çalışırken Sütçü İmam’ın tetiğe basarak bu işi başlatması gibi olayların bütününe bakıldığında hep mahremler, kutsallar insanları harekete geçirmiştir. Ama sen bunları öldürerek, söndürerek, gündemden düşürerek bu şuuru köreltiyorsun. Bu şuur kaybolduktan sonra Allah muhafaza etsin yarın insanların ‘bana ne’ demesi icap edecek.
“Adamlar geliyor haydi seferberlik zamanı” dediğin zaman “Zaten televizyonda her gün seyrediyoruz İngiliz’i Amerikan’ı, Fransız’ı, gelsinler yakından görelim. Yakından daha memnun oluruz” diyecekler. Zaten kültür emperyalizmiyle geldiler. Noel’ini, sevgililer gününü, bayramını sokmuş içimize.
Kutsallarını, dini bayramını bile sokmuş. Ne kadar zor durumdayız.
Şu şehitler kalksa baksa ne der bu milletin haline bilmiyorum. Tipleri, şekilleri, vaziyetleri, bölücü faaliyetleri görse ne der acaba. Vatanı bölmek isteyenlerin durumu ayrı bir dert, gavurlarla anlaşıp dış güçlerle birlikte hareket edenler, maddi menfaat için satanlar ayrı bir dert.
ASKER FARZ-I KİFAYE YAPIYOR
Askerlerimiz vatan için canlarını verdiler. Tabi vatan için derken Allah için demektir. Çünkü “Vatan sevgisi imandandır” hadisine göre bunlar birdir. Vatan için namus için derken insan kadın için ölmüyor. O namusta Allah içindir. Hanımın, kızın, komşunun karısı da sana Allah’ın emanetidir. Dolayısıyla asker burada farz-ı kifaye yapıyor.
Yani bir ordunun, askerin olması ve her an bunların tetikte olması, bir saldırıya karşı tetikle olması onların vazifeleridir. “Şimdi bir şey yok. Kaç senedir harp olmuyor” diyorlar. Kaç senedir harp olmuyor ama ordu devamlı tetikte, talimde olmalı. Mehmet Akif’in dediği gibi “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” ama Müslüman da uyanık olacak, tetikte olacak.
Su uyur, düşman uyumaz. Gâvur durur mu hiç! En ufak fırsatını bulsa bindirmeye bakar. Bunlara kim güvenebilir?
Akrebe güvenilipte koynuna sokulup yatılır mı?! Bütün gâvurların hepsi tetikte bekliyor. Onların intikam hırsı hiç bitmez. Dinimiz, imanımız, ecdadımızdan dolayı bize çok büyük kin ve nefretleri var. Onun için silahımız, gücümüz, ordumuz çok kuvvetli bir şekilde olmalıdır.
KÂFİRLER ŞAŞIRDI
Vatan olmak için şehit vermek lazım. Bu şehitlerin olması, toprağın şehit kanlarıyla sulanması toprağı vatan yapan şeydir. Ama asıl mesele Allah için olmasıdır. Hadis-i şerifte “Tarafgirlik için savaşan şeytan yolundadır. Irkçılık için savaşan şeytan yolundadır. Ama Allah’ın davası en yüce olsun diye savaşanlar Allah yolundadır” buyruluyor.
Çanakkale Savaşı’nda ecdadımızın tümü Allah’ın dini en yüce olarak kalsın diye savaştı. Şu ezanlar, namazlar, cemaatler, namuslar, mukaddesat… Vatan bunlardandır. Bunun için savaşmışlardır ve şehit olmuşlardır. Yoksa akıl, mantık almıyor. Kâfirler şaşırıp kaldı. Adam orada şehit oluyor arkadaki arkadaşı şehit olmak için sevinçle hazırlanıyor. Ne büyük şuur verilmiş. Şahadet hakkındaki ayetler, hadisler nasıl güzel işlenmiş.
Namazlar cemaatle kılınmış.
ASILSIZ DİYENLER ASILSIZ
Mektuplarda anlatılıyor. Mektupta “Şimdi hafız ezan okuyor. Derenin kenarındayız, bütün askerler abdest almaya başladı namazı cemaatle kılacağız. Salat-ı Tefriciyeler okunuyor” diyor. Böyle mektuplar var. Şuura bakın! Tabi sen Salat-ı Tüncinaları, Tefriciyeleri bilirsen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de o muharebeye bizzat iştirak etmiştir.
Çanakkale’de Kâinatın Efendisi’nin mevzilere geldiği, manen himmet ettiği ve medet olduğuna dair birçok zuhurat var. Bunlara asılsız diyenlerin kendileri asılsızdır. Bunların hepsinin aslı var. Kayıtları, anlatanları, görenler var. Rüya değil açıktan görenleri var.
MÜSLÜMANLAR GÖREMEZ
Çanakkale Savaşı’na katılan Anzaklardan geri dönenlere soruyorlar “Kimlerle savaştınız bize anlatın, gösterin” diyorlar. Onlar da “Biz minare kadar uzun kişiler gördük” diyorlar. Bu konu ayet-i kerimelerde de var. “Sizin görmediğiniz ordularla destekledi” buyruluyor. Melek ordularını Müslümanlar görmez, kâfirler görür. Mekke’nin fethinden kısa bir zaman sonra, yaklaşık 20 gün sonra Huneyn Savaşı yapıldı.
Savaşa fetihten sonra iman edenlerden de katılanlar oldu. İçlerinden bir tanesi görünüşte Müslüman olmuş ama içine daha İslam girmemiş. O savaşta meleklerden bazı alametler görmüş, şöyle birilerini görüyorum diye tarif etmiş. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Dikkatli ol. Onları ancak kâfirler görür” diye onu uyarmış. Yani “Sen hala Müslüman olmamışsın” demek istedi ona. Çünkü melekleri onlara gösteriyor Rabbim. Müslümanların gayba iman etmesi lazım. Görmeden iman etmesi lazım.
BÜYÜK DEĞERLERİMİZ
Birçok ayet-i kerimede melek orduların indirildiği var. Müslümanların bütün harplerinde melek orduları gelir. Bu kesin kaidedir. Allah için, din için, vatan için, namus için olanları kastediyorum tabi. Yoksa Libya karışmış, iç savaş var. Müslümanın Müslümanı öldürdüğünü kastetmiyorum. Yunan’a, Rus’a, yedi düvele karşı bu millet Allah, din, vatan, bayrak için, kutsalları için savaştı. Ama ne büyük mücadele verdiler. Hiç taviz vermediler. Cephede bile namazlarını bırakmadılar. Onlar seçkin, kutsal insanlar. Büyük değerlerimiz. Onların uğrunda canlarını, her şeylerini feda ettikleri bu vatanı şimdi biz nasıl koruyacağız?
MASADA KAZANIYORLAR
Her şeye rağmen kahraman Mehmetçik teröristlere karşı savaşıyor. Maşallah kaçan, göçen yok. Duymadık şimdiye kadar. En zor yerlerde görev yapıyorlar. Allah onlardan razı olsun. Allah askerimize çok yardım etsin. Çünkü eşkıya ile uğraşıyorlar. Bunlar çok önemli meseleler. Çanakkale ile bugünü irtibatlandırmak zorundayız. Çanakkale ruhunun canlı tutulması lazım. Bugün yine saldırılar devam ediyor. Aynı sinsi düşmanlık devam ediyor. Cephede kaybediyor, masada kazanıyor bunlar. Bölücülük faaliyetleri buna götürüyor işi.
PİYASA BORSAYA DÖNMÜŞ
Bütün dünyanın gâvuru, emperyalizmi, Siyonizm’i burayı böldürmek, federal yapıya sokmak, Büyük Ortadoğu Projesi ile Doğu ve Güneydoğu’yu bizden almak, orada cirit atmak, daha sonra geri kalan vatan parçamıza da göz dikmek istiyor. Durmaz bunlar. O kutsal harita dedikleri Nil ile Fırat arasında Büyük İsrail Projesi’ni devreye sokmak için çabalıyorlar. Buna alet olanlar, malzeme verenler, satılmışlar, satanlar piyasa borsaya dönmüş adeta! Yazıktır, günahtır. Ne olursa olsun taviz vermemek lazım. Şu vatanın bölünmemesi için çok fedakârlık yapmak lazım ama milletin şuurunu, kutsal değerlerini kaybettiriyorlar. Bir defa şehitlik hakkında özel sohbetler, dini vaazlar yapılması lazım. Etkili konuşmacılar, hatipler bulunması lazım. Şehitlik konusu çok önemli. Olası bir savaşta insanların kaçmaması lazım.
Ayet-i Kerime
Allah yolunda öldürülenleri [şehitleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır. [Ali İmran 169]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.