Yıl 1915, Çanakkale…
1. Osmanlı Devleti, resmen ve ismen de olsa bir İslam devleti idi.
2. Başındaki Padişah, hakikî halife olmasa da sûrî halife idi.
3. Padişahtan sonra gelen iki kişiden biri Şeyhülislam idi.
4. İslam medreseleri vardı.
5. Tasavvuf tarikatları açıktı, şeyhler vardı, zikrullah yapmak serbestti.
6. Bütün Müslüman kadınlar, bir eksiksiz tesettürlü idi. İmparatorlukta bir tek başı açık gezen Müslüman kadın yoktu.
7. Başta Galatasaray Sultanisi (lisesi) olmak üzere bütün liselerde cami vardı, maaşını devletten alan resmî imam vardı.
8. Bütün kışlalarda cami vardı.
9. Orduda müftüler, imamlar vardı. Savaş gemilerinde de.
10. Zamanın padişahı Sultan Reşad Han, harem-i hümayunda muallimelik (öğretmenlik) yapan Safiye (Ünüvar) hanımı çağırtmış, “Hoca hanım, Harem kapısına şöyle bir levha yaz ve as: Beş vakit namazını kılmayanlara tuz ve ekmek hakkım haram olsun!.. Sultan Reşad” emrini vermişti.
11. O tarihteki bütün yüksek ve orta rütbeli kumandanlar Cennetmekân Sultan Abdülhamid-i Sâni zamanında yetişmişti.
12. Çanakkale Boğazı’nı Sultan Abdülhamid tahkim etmiş, toplarla döşetmişti.
13. Yaşları küçük olduğu için askere alınmayan Galatasaray öğrencilerinin bir kısmı, okuldan kaçıp asker olmuşlar ve şehid düşmüşlerdi.
14. O devirde ordumuz için dua eden icazetli ulema, icazetli gerçek şeyhler, salihler, salihat-ı nisvan vardı.
15. Trenlerde, vapurlarda, tramvaylarda hanımların yerleri ayrıydı, kadınlara büyük hürmet gösterilirdi.
16. Ordu Peygamber ocağı idi.
17. Müslüman hanımların sahnelere çıkıp şarkı okuması, oyunculuk yapması yasaktı. Plajlarda teşhircilik yasaktı.
18. Ramazan gündüzlerinde açıkta oruç yemek yasaktı.
19. Bütün okullarda sarıklı ulema tarafından her sabah bir saat din ve Kur’an dersi okutulurdu.
20. Nice askerî birliğin, üzerinde âyetler yazılı sancakları vardı.
21. O tarihte, Sultan Abdülhamid, Beylerbeyi Sarayı’nda mahpustu. Düşman Çanakkaleye dayanınca, bir ara Padişahın, hükümetin, Meclis’in ve sâbık halifenin Eskişehire nakli düşünülmüş, bu maksatla Sultan Abdülhamide haberciler gönderilmiş, o onlara “Ceddimiz Fatih Sultan Mehmed Han İstanbulu feth ettiğinde, son imparator Konstantin elinde kılıçla savaşarak can vermişti. Ben bir yere gitmem, düşman İstanbul’a girerse savaşarak ölmeyi tercih ederim” mealinde cevap vermişti.
22. Osmanlı İslam devletinin okullarında nice mâsum çocuklar, ordumuzun galebesi, vatanımızın düşman istilasına uğramaması için hergün dua ediyor, Salat-ı Münciye okuyordu.
Söylemeye hacet yok, o zaman bugünkü kadar azgınlık, fuhşiyyat, fısk fücur, açıklık saçıklık, çıplaklık, uyuşturucu, İslam kadın ve kızlarının mankenlik, şarkıcılık, tiyatroculuk yapması yoktu.
1915 Çanakkale savunmasının -biiznillah- başarılı olmasında dinin, imanın, Şeriatın, ahlakın büyük rolü olmuştur.
1915’ten bu yana köprülerin altından çok kirli sular akmıştır.