Zındık Esed bugünün en zalimidir
Esed rejiminin zulmetmediği Ehl-i Sünnet Müslüman kalmadı. Bizimkilerden de hâlâ onu ziyarete gidenler var. Esed’i, Ehl-i Sünnet devleti gelmesin diye orada İsrail tutuyor. Arkasında da Amerika var. Şimdi de el birliği ile Musul’u ve Kerkük’ü PKK’ya veriyorlar.
Şuan Esed kadar büyük zalim dünyada başka yok. Esed çok büyük bir zalimdir. Nusayri, kitapsız. Nusayriler’in kitabı yok. Yani Kur’an-ı Kerim’i kabul etmiyor. Esed için söylüyorum bunu. Ben böyle söyleyince Hatay’daki Türk Nusayriler telefon ediyor. “Biz onu seviyoruz, seyrediyoruz. Bize niye böyle dedi?” diyorlar. Oraya bir şey deme, buraya bir şey deme kaldık ortada yahu! Sizin kitabınız Kur’an ise benim size bir sözüm yok. Kitabınız Kur’an değilse ben zaten İncil’e bağlı olana da kitapsız diyorum. Hristiyanlar şu anda kitapsızdır. Yahudiler Tevrat’a bağlıyız diyor. Ama Tevrat değiştirilmiş olduğu için hükümsüz. O yüzden Yahudiler de kitapsız oluyor. Ben kitapsız derken adama sövmüyorum. Kur’an’a uymayan herkes kitapsız. Bana göre böyle. Bu benim görüşüm. Sen “Kabul etmiyorum” dersin. Etme, ben de seni kabul etmiyorum. Demokrasi yok ama özgürlük var. Sen de konuş, ben de konuşayım.
GEBERMEDİ GİTTİ
Esed’i ziyarete gidiyorlar “Acaba düzeltebilir miyiz” falan diye. Neyi düzelttin yahu?! Herif Ehl-i Sünnet Müslümanlara daha beter bindirdikçe bindiriyor. Onun bir kardeşi vardı. Adı Mahir’di galiba. Bir bombalamada bir tarafları falan parçalandı. Geberecek diye bekledik ama daha bir haber gelmedi. Hafız Esed denen zındığın oğludur o da. Öyle bir zındık ki tecavüz etmedikleri Ehl-i Sünnet kadın, kız kalmadı. Evleri bastılar, yaktılar, yıktılar. Camileri yıktılar, Kur’anları yaktılar. Bütün Müslümanların karısına, kızına tecavüz etti o zındık.
HERŞEY TİYATRO
Sen gidiyorsun bunları ziyaret ediyorsun. Neymiş Amerika’ya, emperyalizme karşıymış. Ne emperyalizmi yahu! Ehl-i Sünnet devleti gelmesin diye Esed’i orada İsrail tutuyor. Arkasında da Amerika var. Numaradan, danışıklı dövüşler. Sen de tiyatro seyrederken kimi tutacağını şaşırıyorsun. Bütün mesele tiyatro. Şimdi de Musul’u, Kerkük’ü PKK’ya veriyorlar. Niye? IŞİD’i bastırdılar ya orada. IŞİD de İngiltere’nin Amerika’nın adamı. Şimdi IŞİD’i PKK’ya kovduracaklar. PKK’ya verdiler silahları şimdi Musul’a, Kerkük’e giriyorlar. Oradaki Türkmenlerin hepsini IŞİD geliyor diye gönderdiler. Yoksa o Türkmenleri oradan atamazlardı. IŞİD’i gösterip Türkmenleri kendi vatanlarından kaçırttılar, şimdi de PKK’ya silahları verdiler.
EHL-İ SÜNNET BIRAKMADILAR
Amerika’nın başkan adayı da “Bir büyük Kürdistan’ı kurduracağız” diye de açıklama yapmış. Adamlar planları zaten gizlemiyorlar ki, haritayı da açıklamışlar. İran da açıklıyor. Bizim ahmaklar hâlâ Ahmedinejad’ın kuyruğuna takılmış. İranlı bir yetkili “Bizim başkentimiz Bağdat. Hep alacağız oraları” diye açıklama yapmış. Zaten Bağdat’ta Ehl-i Sünnet bırakmadılar, bırakmamaya çalışıyorlar. Öbür taraftan da Türk bırakmamaya çalışıyorlar. Musul’u, Kerkük’ü verdiler PKK’ya.
Adama “PKK’ya niye silah veriyorsun” desek, “IŞİD ile savaşıyor ya o yüzden” diyor. O zaman IŞİD’in rolü anlaşılmıştır. En başta Büyük Ortadoğu Projesi’nin, Büyük İsrail projesinin PKK tarafındaki ağına hizmet edeceğini demiştim. Evliya olmaya lüzum yok bunu bilmek için. Biraz aklın olması yeterli. Ama çoğu dediklerimiz biraz sonra anlaşılıyor. Erken anlaşılsa Müslümanlar bu kadar zarar görmeyecek. Ama geç anlaşıldığı için çok kazık yedikten, çok hançerlendikten sonra telafisi kalmıyor. Bağdat düşüp Şia’nın eline geçtikten sonra ne İmam-ı Azam, ne Abdülkadir Geylani ne de Cüneydi Bağdadi kalır. Ehl-i Sünnet’in esas merkezi bugün İran’ın bulunduğu yerler. Tahran dedikleri yer Rey kenti. Rey kenti Fahreddin Râzî’nin memleketi. İmam-ı Gazali orada yatıyor. Ama ne kadar Ehl-i Sünnet kabir var ise dümdüz etmişler.
Allah nasip etmesin ama yarın Irak’a gitsek bir tane âlim, veli bulamayacağız. Şimdi durum bu.
SEYYAR DOLAŞAMAYIZ
Biz devamlı aldanıyor, devamlı kazık yiyor, devamlı saflığımıza yenik düşüyoruz. Devamlı hüsnü zan, hüsnü zan… Nereye kadar hüsnü zan! Sahabeye sevmeyene nasıl hüsnü zan edeceğim?! Biz bunları duyurmak, sizleri uyarmak zorundayız. Adam gelip de Bursa’da tezahürat ile karşılanırsa bu bizi yaralar. Ben bunu duyurmasam rahat edemem. Ben burada siyaset yapmıyorum. Hangi parti rey alıyor, almıyor. Kim aday, kim aday değil beni alakadar etmiyor.
Ben burada din işinden bahsediyorum. Sen bu millete Şia’yı kahraman gibi tanıtamazsın. Sen Esed’e gidip destek ziyareti yapamazsın.
Milyonlarca Müslümanın ırzına, kanına geçmiş bir zalim. Biz tarafımızı belli etmek zorundayız. Ortada seyyar dolanamayız.
NAYLON MÜÇTEHİTLER
Ondan sonra “Cübbeli Hoca’yı artık tanıyamıyoruz” diyorlar. Niye tanıyamıyorsun? Kimde bir yanlış varsa söylüyorum. Bende de amel yanlışı olabilir. İtikat yanlışım yok elhamdülillah. Konuştuklarımda da yanlış varsa, 92’den beri kaydediliyor sohbetlerimi inceleyin. Onlarda bir tezat, tenakuz, çelişki, birbirini tutmayan laf bulursan kalkar “Bu ne?” diye sorarsın. Ama ben Ali Rıza Demircan’a baktığım zaman 2008’deki kitapta helal dediği şeye, yeni çıkarttığı kitapta haram, zina diyor. O zaman naylon müçtehitlerin 4 senede bir kafası değiştiğinde Allah’ın dini değişecek mi?! O zaman biz uyaracağız.
UYARMA ZAMANI
Kur’an’da “O apaçık Kitap’a andolsun ki biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız.” (Duhân-3), “(Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Furkân-56) buyruluyor. Hem müjdeci, hem uyarıcı gönderildi. İlk vahiy geldiğindeki ayetler ‘İkra’dan sonraki dönemler, yorganına bürünmüş sıtma geçirirken “Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)! Kalk ve uyar.” (Muddessir-1,2) buyruluyor. Çünkü uyarma zamanı. Millet sel gibi cehenneme giderken cennet müjdelerini vererek bu milleti uyutamazsın. Uyuttuğun zaman yarın “Niye beni uyandırmadın? Ben bu hocanın peşine takılmıştım, oradan cehenneme çıktık” derse adam, ben ne cevap vereyim?! Onun için bana burada sorumluluk düştüğü kadar Allah bana yaptırsın. Efendi Hazretleri’nin bana “Acı da olsa hakkı söyleyeceksin” diye emri var. Benim bu işlerden geri durmama izin vermedi. O yüzden cevap verilecek. Bunlardan sıkılmayın inşallah.
AYET-i KERiME
Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, ipliğini iyice eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah, bununla sizi ancak imtihan eder. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size elbette açıklayacaktır. (Nahl, 16/91)
HADiS-i ŞERiF
“İslam garib olarak başladı, tekrar başladığı gibi garib hale dönecektir. Gariblere ne mutlu!” (Müslim, İman 232)
SOHBETE DAVET
Ahmet Yesevi Derneği Bu akşam saat 20.00 Yavuz Sultan Selim Mah, Haliç Caddesi No:66
Fatih/İstanbul
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.