Zina yapan tövbe ederse bağışlanabilir
“Zina yapan biri tövbe ederse affedilir mi ve bu zinadan dolayı evlenmeye bir mani var mı?” diye bir soru sorulmuş. Dinimizde zinanın günahı affedilmez diye bir şey yok. Kalpten tövbe eden ve tövbesine sadık kalan kişi affedilir.
Bu kişinin zina yapması evlenmesine de mani değildir. Kadının da erkeğin de istediğiyle evlenme hakkı var.
Birinin geçmişte zina yapmış olması evlenmesine engel değil. Başka biriyle evlenebilir. Bu soruda mealciliğin tehlikesi ortaya çıkıyor. Millete sürekli “Meal okuyun” diyorlar ama bu mealcilik kadar tehlikeli bir şey yok. Tefsirsiz meal adamı dinden imandan çıkarır.
DURUMU ÇAKTIM
Geçmiş zamanda eski bir ahbabım beni ziyarete geldi. Yanında da birini getirmiş “Bu çocuk dönüş yaptı, seni çok seviyor” falan
dedi. Neyse oturup sohbet ederken bu çocuk “Hocam ben evlenemiyorum. Zina yapmış birini bulamıyorum. Mecburen zina yapmış birini bulmam lazım” dedi. Niye diye sordum. “Nur Suresi’nde böyle diyor” dedi. Tabi ben durumu hemen çaktım.
O HÜKÜM NESH EDİLDİ
Nur Suresi’nde “Zina eden erkek, zina eden bir kadından veya müşrik olan bir kadından başkasıyla evlenemez. Zina eden bir kadına gelince, zina eden bir erkekten veya müşrik olan bir erkekten başkası onunla evlenemez. Bu, müminlere haram kılınmıştır.” (Nur Suresi-3) buyruluyor. Bu emir İslam’ın bidayetindeydi. Bu baştaki hükmü nesh eden de yine Nur Suresi’nde “İçinizdeki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfu ile zenginleştirir. Allah lütfu bol olandır, bilendir.” (Nur Suresi-32) buyruluyor.
İSTEDİĞİNLE EVLEN
Bu ayet genel nikâh emriyle bu özel hükmü neshetmiş. Yani o ayetin hükmü kalkmış. O ayeti mealden okuyan altında da “Nesh olmuştur. Zina edenin zina eden birini aramasına lüzum yok” şeklinde bir dip not görmeyince, gidip zina eden birini arıyorlar.
O çocuğa “Yavrum, sen tövbe etmişsin, istediğin biriyle evlenebilirsin. Kadının da
erkeğin de bu
hakkı var”
HUYU SUYU ÇIKIYOR
“Ben evlenmeyi düşündüğüm kızla biraz arkadaşlık yapayım. Huyunu suyunu anlayayım” düşüncesi çok yanlış. Zaten huyunu, suyunu anlayana kadar huyu, suyu çıkıyor. Ondan sonra bozuşmalar bir başlıyor ve bunların çoğu evliliğe gitmiyor. Bugün devam eden evliliklerinin araştırması yapılsa ekseriyeti görücü usulüyle olan evliliklerdir.
SINIRLARI KORUMAK ÖNEMLİ
“Birbirimizi iyi tanıyalım” deyip de sonra evlenenlerin birçoğu da boşanmaktadır. Çünkü nikâhta keramet, İslam’a uymakta bereket var. Allah’ın sınırlarını korumak önemli. Ama bu “Evlenmeden görmeyeceksin” demek değil.
İslam bunun sınırlarını belirlemiş, görüp, bakabilirsin tabiki. Öbür türlü “ilişkiye gir, her şeyi yap” bu zina olur. Senin niyetin bu kişiyle evlenmekte olsa bu zinadır. Diyelim ki bu kişi zina yaptığı kişiyle sonra evlendi. Evlense de geçmiş zinalardan dolayı tövbe etmesi gerekir.
KiMSE ÜMiDiNi KESMESiN
Tövbe kişi ile Allah arasındadır. Çünkü bu durumda tecavüz, saldırı gibi bir durum olmadığı için kul hakkı yoktur. Zina Allah ile kul arasındaki bir günahtır. Bir daha yapmamak için karar verecek, azmedecek. Hadis-i şerifte “Abdest alıp, 2 rekât namaz kılıp, Allah-u Teâlâ’dan bağışlanmak isterse mutlaka Allah-u Teâlâ bağışlar” buyruluyor. Kimse “Benim zinalarımı Allah bağışlamaz” diye de ümidini kesmesin. Çünkü Furkan Suresi’nde “Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar; hak bir sebep olmadıkça Allah’ın haram kıldığı canı öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa, bir günah ile(o günahın cezası ile) karşılaşır.” (Furkan-68) buyruluyor. Ancak hemen peşinden de “Ancak tövbe edip iman eden ve sâlih bir amel ile amel eden müstesna. İşte onlar var ya, Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Çünkü Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” (Furkan Suresi-70) buyruluyor.
Ayet-i Kerime
Müminler, namazlarını huşu içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.
[Müminun 1-8]
GÜNAH PAYLAŞILMAMALI
İşte bu kadar müjdeler sıralanıyor. Ama tövbeyi “Bir fırsat çıkana kadar tövbe ederim. Önümde bir fırsat çıkarsa tekrar yaparım” şeklinde değil de hakikaten samimi olmalıdır. Ağlayabilen ağlamalıdır. Herkes ağlayamaz ama en azından kalbi ağlayacak, pişman olacak. Bir de anlatmayacak. Günahını başkalarına açıklamayacak. Milletin arasında konuşurken “Ben şöyle zina ettim. Şunu yaptım, bunu yaptım” demeyecek. Eski günahlarından zevk alırcasına “Nerede o günler. Tövbe ettik, elimizi eteğimizi çektik” gibi sözler söylemeyecek, kesinlikle onları hatırlamayacak. Eğer eski zevklerini hatırlayıpta bir hasret çekerse tövbesi batıl olur.
Hadis-i Şerif
Komşu kadına, arkadaş hanımına şehvet ile bakmak, yabancı kadına bakmaktan on kat daha günahtır. Evli kadınlara bakmak, kızlara bakmaktan bin kat daha günahtır. Zina günahları da böyledir. [Taberani]
KADDAFi KÂFiRDi
Kur’an’da “O acıyanların en merhametlisidir” (Yusuf Suresi-64) buyruluyor. Bakıyorum da bir adam ne kadar zulmetse de o dövülürken falan yine
acıyorum. Ben de bu kadar merhamet varken Allah’ta ne kadar merhamet
vardır siz düşünün. Onun için hiç
ümit kesilmemeli.
ÇOK ZULÜM YAPTI
Kaddafi’yi tartakladılar, linç ettiler. Kaddafi Müslüman değildi. Saddam Müslümandı ama. Son nefesinde kelime-i şahadet ile ölmek nasip oldu ona. Kaddafi Kur’an’ı eksilttiği için kâfir oldu. Sonra kadınların başlarını açtı. Ülkede örtülü kadınlar çoğalınca kadınlara da askerlik zorunluluğu getirdi. Askere gidene de başını açma mecburiyeti koydu. Tam bir Baasçı, ırkçı, komünist biriydi. Buhari ve Müslim’i inkâr ederdi. “Bunlar Arap değil, Arap olmadıkları için bunları uydurmuşlar” derdi. Bütün hadis kitaplarını inkâr ederdi. Ama yine de o görüntüler iyi değildi. Birisi de kalktı arkasından kazık soktu. Tabiki el âlemin karısını kızını askere alıpta öyle işler edersen Allah’ta sana ne ettirir! Zalimler ibret almıyorlar. Şirk ile bile Allah insanın düzenini sarsmaz ama zulümle yaşatmaz. Bizans gibi şirk devletleri, imparatorlukları yüzlerce yıl yaşamıştır. Ama zulüm varsa yaşamaz.
İNSAN YİNE DE ACIYOR
Her şeye rağmen Kaddafi’ye öyle mi yapılmalıydı? Tabiki hayır. İslam’da yaralının muamelesi o şekilde değil. Yaralı bir insanı tartaklamak falan uygun değil. Ben ona çok düşmandım. Çünkü genç kızların ırzına geçtiğini, kadınları askere aldığını, o kızları ailelerinden kopardığını biliyordum. Ama yine de o durumda görünce insana bir acıma geliyor. Tabi sonra kendimi toparlayıp “Ne acıyorsun be!” diyorum ama gayri ihtiyarı bir merhamet oluyor. Şimdi bakın Allah “Ben acıyanların en merhametlisiyim” buyuruyor. Bizi de melekler tutarsa Allah azaba yollatmayacak inşallah. Acıyacak bize inşallah. Kurban olduğum Allah’ım bizi acınacak halden çıkartma. Rahmet dairende sakla bizi Ya Rabbim.
ÜÇ KEZ CUMA NAMAZINA GiTMEYEN DiNDEN ÇIKAR MI?
“Üç kez Cuma namazına kasten gitmeyenin Allah kalbini mühürler” diye bir hadisi şerif vardır. Velakin bu maneviyatını keser, onu sevaplardan, faziletlerden nasipsiz kılar demektir. Yoksa bir adam 3 kez Cuma namazına kasten gitmese kâfir olmaz.
Hiç namaz kılmayana bile kâfir diyemiyoruz da 3 kez Cuma namazına gitmeyen nasıl kâfir olacak! Burada çelişki olur.
Bu bilgi yanlıştır. Kâfir olmayınca nikâhı da düşmez. Nikâhı düşmediği için hanımıyla ilişkisi de zinaya girmez.
İNANMAYAN KÂFİR OLUR
Ancak bir adam namaz farz değil derse inkâra gitmiş olur. Kılmamak amel terkidir, hiçbir zaman insanı kâfir etmez. İnanmamak insanı kâfir eder. Ama özel bir hadiste üç kez Cuma namazına gitmemenin kalbi mühürleyeceği buyruluyor. Bu da çok kötü bir şeydir. Allah muhafaza etsin. İnsanın son nefeste imanı sıkıntıya girebilir, Allah ile arası bozulabilir, tövbeleri kabul olmayabilir. Yani kalbin mühürlenmesi iyiye alamet değil. O yüzden insan 3 kere peş peşe Cuma namazına gitmemekten mutlaka sakınmalıdır. Bu hadiste bu kastediliyor. Yoksa kalbi mühürlenir demek, kâfir olur demek değildir. Yani Cuma namazına gitmeyen de İslam’ın emirlerine inanıyorsa Müslümandır. Hanımıyla nikâhı da geçerlidir. Birleşmelerinde de zina durumu yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.