Nevruz ve..
Siyasi kahinler Türkiye için felaket senaryoları yazadursunlar, gelişmeler doğru yönde ileri doğru seyrini sürdürüyor.
Birileri aylar öncesinden kendi “cemaat”ine dolar uyarısı yapmıştı. Şimdi başka kehanetlerde bulunuyorlar.. Birileri barış sürecini sabote etmek için elinden geleni arkasına koymayacak gibi gözüküyor.
Bir zamanlar “terörü bitireni bitirirler” diyorlardı, şimdi “barışı bitireni bitiririz” diyen bir halk var artık. Barışın asıl sahibi bunlar.
Bugün tartışılan Kürt sorunu değil. Terör sorunu.. Kürt ya da Türk, Müslüman ya da Hıristiyan, bu ülkede herkesin sorunu var.. Bu sorunların sebebi bu halk değil, bu halkın çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretme çabasında olanlar.. Soğuk savaşın artçıları bunlar.. Din, mezhep, ideoloji, etnik kimliği düşmanlık sebebi sayanlar.. Şimdi bu çağrı ile anlamsız, bir kavga sona erdiriliyor..
Türkler, Kürtler, Araplar ve diğer Anadolu halkları olarak bizler, birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, ama birlikte kazanacağımız tek bir zaferimiz var..
Bu terör, halklara ve barışa hizmet etmiyordu. Şimdi silah bırakma noktasında bir irade ortaya konuyor..
Öcalan, “90 yıllık çatışmalı bir süreçten sonra barışın hakim olacağı yeni bir sürece giriyoruz” diyor. 90 yıl öncesine gönderme yapıyor..
“Tüm halklarımıza; Barışın, eşitliğin, özgürlük ve demokrasinin yanında yer alan tüm halklarımızın ve dostlarımızın Newroz’unu selamlıyorum” diyerek başlayan mesaj sol bir jargonla kaleme alınmış. “Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı Neo liberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Halklarımızın ve kültürlerinin etnik ve dini farklılıkları, bu kriz ortamında, anlamsız ve acımasız kimlik savaşlarıyla tüketilmektedir. Ne tarihi, ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz bu tabloya asla sessiz ve bigâne kalamaz. Bilakis acil bir müdahale, dini inançlarımız, siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir” diye devam eden bildiri silah bırakmak için kongre çağrısı yapıyor..
“Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep etmektedir” diyor Öcalan, kırk yıldır yürütülen silahlı olan mücadeleyi sona erdirme çağrısı yapıyor.
Sonuçta gelinen nokta önemli..
Kürt sorunu ya da Türkleştirme sorunu ne derseniz diyin, bu sorun sadece BDP’nin ya da PKK’nın sorunu değil. BDP, Kürt modernleşmesinin siyasi hareketidir. Sol ve seküler bir kimliğe sahiptir. Kürt halkı ise dindar bir halktır..
Mesela Türkiye’deki Kürtlerin çoğu AK Parti’ye oy verir.. Ya da belli aşiretlerin BDP çizgisinde olmadığı da bir gerçek. Zazaların çoğu korucudur.. Kürt’ün de sağcısı, solcusu vardır.. Liberali, demokratı, faşisti vardır.. Dindarı laiki vardır. Kimse çıkıp kendini bütün Kürt halkının tek meşru temsilcisi gibi gösteremez ve onların bütünü adına hareket ettiğini söyleyemez..
Devlet geçmişte yaşanan hukuksuzlukları bir örgütle sağladığı mutabakat sonucu ortaya çıkartıp hesap sormayacak, devlet, meşru bir devletse, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı tavır koyacaktır.. Bu meşru devlet olmanın temel şartıdır.. Sözkonusu haksızlık sadece Kürtlere yapılan haksızlık değil, kim kime haksızlık yapmışsa onun hesabının sorulması hadisesidir ve bu talep, adaletten yana herkesin ortak talebidir..
“Bu yeni dönemde, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olarak, barış içinde ve kardeşçe yaşama sürecine giriyoruz. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişini aşıp, gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleri ile örülmüş bir geleceğe yürüyoruz” diyor Öcalan.. Keşke, “Bugün silahlarımızı gömüyor, demokratik mücadelemizi meşru şekilde sürdürmek üzere yola çıkıyoruz” deseydi. Meşru hedeflere meşru yöntemlerle gidileceği mesajını verseydi. “Hemen şimdi” deseydi. “Haklı olmak, başkalarına haksızlık etme hakkı vermez” deseydi. 90 yıllık çatışmalardan söz ederken, geleceğin yeni dünyasından da söz edebilseydi..
Kürt halkından söz ederken dinden de söz etseydi keşke.. Evet, “Ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek, yani böl-yönet politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüze kadar sürdürmek!” konusundaki uyarı önemli bu arada..
IŞİD’den söz ederken her türlü vahşete karşı çıkmak lazım. Kurban eti getiren komşunun çocuğunu vahşice katletmek örneğinde olduğu gibi mesela..
Terör denilen olgu kimi zaman vahşice katliamlar gerçekleştirir.. Bu her zaman, her yerde, herkes için böyledir..
Madem, “Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp, gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür.” Ve madem “ulus devletleri kendi aralarında Ortadoğu’nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorsunuz” bunun içini de doldurmanız gerek. Her şeyi iktidardan beklemek yerine örgütün de, basının, STK’lar ve diğer toplum kesimlerinin de bu sürece katkı sağlaması gerekiyor..
Evet Ayn el Arap’ta yaşananlar herkese ders olmalı. Dün ortaya çıkan bir terör örgütü, bomba yüklü araçlarla, pusu kurarak, uluslararası koalisyona, PYD’ye yerel direniş güçlerinin desteğine rağmen bir şehri harap edebilmekte, bir şehrin tüm halkını yerinden edebilmektedir. Başkaları da örgüt adına ya da kendi siyasi hedefleri uğruna aynı yöntemi başkalarına uygulama iddiasından vazgeçmelidir..
Bugün yeni bir gün. Kimse bu fırsatı elden kaçırmamalı.. Bu sürecin başarı ile tamamlanması için herkesin daha dikkatli, kararlı ve sabırlı bir şekilde barışa doğru yolculuğunu sürdürmelidir.. Tehditkâr ifadeler, meydan okumalar, süreci sulandırmaya yönelik demagojik açıklamalardan herkesin kaçınması gerekir..
Ben daha iyi bir açıklama bekliyordum. Daha kararlı, daha cesur. Ama yine de bu metin doğru yönde ileri doğru bir adım..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.