Bazı Prensiplerim
Bazı konularda bazı kimselerle, isim vererek polemik ve şiddetli münakaşa yapmak istemem. İsim vermeden anonim tenkitler yapıyor, konfeksiyon gömlek dikiyorum. Kimin üzerine uyuyorsa… Bu kadarı yeterlidir.
İsim vererek, horoz veya deve döğüşü yapar gibi tartışmak, dedikoducuları çok sevindirir. Onları sevindirmek istemem.
Yaşını başını almış iki Müslüman yazarın yazı döğüşü yapmaları çok üzücü olur.
Faydalı, olumlu yazıları okumayanlar polemiklerden, kavgalardan çok hoşlanır; onların ekmeğine yağ sürmek, tuzaklarına düşmek istemem.
Kalıcı yazılar kaleme almak isterim. Ölçülerimden biri şudur: Bugün yazdığım makale, bundan elli sene sonra birinin eline geçse okunabilsin, ondan bir fayda edinilsin…
Zarurî, faydalı, lüzumlu, uyarıcı, aydınlatıcı bilgilerin, kurtarıcı düsturların tekrarlanmasında büyük zarar vardır. Bunları bir kere söylemek ve yazmakla iş bitmez.
Faydalı şeyler yazabiliyorsam, bunun şerefi ve fazileti, kendilerinden bilgi edindiğim hocalara, üstadlara, öğretenlere, onların kitaplarına aittir, hatalar varsa bendenize aittir.
Önemli olan dinî konulardır. Dinden kopuk dünyevî konuların kıymeti azdır, çok kere zararı vardır
İslam’a Kur’an’a Sünnete Şeriata aykırı ve zıt her şey hederdir.
Dedikodunun iyisi olmaz. Bütün dedikodular kötüdür.
Bugün çok önemli gibi görünen dünya patırtılarının ve dedikodularının iki rekât gayr-i müekked namaz kadar kıymeti ve haysiyeti yoktur.
Din konusunda kendi aklı, fikri, re’yi ve hevasıyla konuşanlar ve yazanlar yanılmaya mahkûmdur.
İslamın yanında İslamcılıklara lüzum yoktur. İslam Protestanlığı dalalettir.
İhlilaflı bir konuda doğruya en yakın olan cumhur-i ulemanın görüşüdür.
Dinî bir konuda “Benim fikrim ve görüşüm şudur” demek yanlıştır, haddini bilmezliktir. Dinî meseleler râsih, ihlaslı, âmil, âbid, muttaqi, zâhid ulema ve fukahadan öğrenilir. Ulema-i sû’dan öğrenilmez.
Mürşid-i kâmil olan muhterem zatların hepsi Şeriat âlimidir. Hepsi sâlihtir. Fasık-ı mütecahirden, bid’atçiden mürşid olmaz.
Ulema ikiye ayrılır: İyi âlimler, kötü âlimler. İkincilerden uzak durmak gerekir.
Dinini dünyaya alet eden, mukaddesat ticareti yapanlar kötü âlimlerdir.
Bir Müslümanda ihlas yoksa işi bitiktir.
Kendisini kurtaracak yeteri kadar ilmi olmayan kişi, karanlık gecede tehlikeli bir arazide fenersiz gezene benzer.
İnsanı kurtaran bilgi ilmihaldir. Kadın erkek her Müslüman yeterli miktarda ilmihal öğrenmekle yükümlüdür. İlmihalini öğrenmemek günahtır, suçtur.
İslam’ın ahlak bilgileri ilmihale dâhildir.
Müslümanın en büyük düşmanı kendi nefs-i emmaresidir.
Nefs-i emmaresinin esiri olan, kendisini övüp duran kimseler iyi Müslüman değildir.
Temel ölçü Süleyman Daranî hazretlerinin şu sözüdür: “Bütün dünya beni kötülemekte bir araya gelseler, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler.”
İslam edeb dinidir, edebsizlikte ve edebsizlerde hayır yoktur.
İslamî hizmetlerin, faaliyetlerin, riyasetlerin, temsilciliklerin cahillerin ve fasıkların eline geçmesi yıkıma sebebiyet verir.
İstikamet yani doğruluk ve dürüstlük olmadan ne din işleri, ne de dünya işleri yürür.
İslamın paralı askerlere, para karşılığında ağlayan rezillere ihtiyacı yoktur.
Ganimet, İslamın savaş ve cihad hukuku hükümlerine göre göre harbî küffardan alınır. Müslümanların paralarını ve mallarını ganimet bilmek küfürdür.
Ümmet birliği olmadan, mü’minler râşid âdil muktedir bir İmama biat ve itaat etmeden kurtuluş olmaz.
Kendisine biat edilen râşid İmamın sâlih bir kişi olması, Kur’ana Sünnete Şeriata uyması, örnek bir hayat sürmesi gerekir.
Zekâtları Kur’an’a Sünnete Şeriata aykırı olarak toplayanlar fasıktır, gasıptır, şakidir. Zekâtlarını bunlara kaptıranlar eblehtir.
Umre nafile ibadetini turistik bir seyahat haline getirmek, Mekke ve Medine’de lüks hayat yaşamak, açık büfelerden tabağını tepeleme doldurup israf etmek, Kâbe-i muazzamaya tepeden bakmak, gitmeden önce ve geldikten sonra reklam yapmak günahtır, fısktır, beyinsizliktir.
Haricîlik, Râfızîlik, Mutezile ve diğer bid’at ve dalalet mezheplerini Ehl-i Sünnet ile bir ve eşit tutanlara, mezhepleri bırakalım hepimiz Kur’an etrafından toplanalım edebiyatı yapanlara asla güvenilmez. Ehl-i Sünnet İslam’ın doğru yorumudur.
Sahih itikattan ayrılan, namazı yitiren ve çeşitli şehvetlere uyanlar sapıtmıştır. Târik-i salat olanlarda hayır yoktur
Rehberi olmayanın rehberi şeytandır.
Muhammedî birlikten ayrılanı kurt kapar.