Özür Dilerim, Özür Dilemiyorum!
Şu sıralar hareket halindeler… Kimler? Ermeniler değil, Ermeniciler… Diaspora’da üçüncü dördüncü nesilden olup hakikatlerle bağı kesilmiş olanlar ve sebebi hikmeti Türkiye’ye düşmanlık olan Ermenistan Hükümeti… İlle de bize özür diletecekler. 2015’teyiz ya, bizi 100 yıl önce Ermenileri katlettiğimize inandırmak istiyorlar. Bazı safderunlar bu palavralara kapılıyor, bazı kriptolar de bizden görünüp bizi sürüklemek istiyor. Şu kısa süre içinde büyük hasat beklentisi içindeler…
Bir ara şunların iddialarını ciddiye alayım, haksızlık varsa, haklarını teslim etmek insanlık borcu ve Müslümanlık gereği…Çok zorladım kendimi…
Kendimden bahsetmek istemezdim, fakat gerekli oldu. Babam terzi idi. Ustası Ermeni Kevork Kumluyazı…Kumluyazı Kalecik’te bir mevki. Kevork usta soyadı olarak onu almış. 1950’lerde Ankara’da Saraçlar çarşısında Kevork Kumluyazı bir Kastamonulu Müslümanla birlikte terzilik yapardı…
Başka Ermeniler de babamın dükkânına gelir giderdi…Tehcirden yarım asır sonradan söz ediyoruz…
Evet bir tehcir/göçürme var, savaş halinde olan ülke, düşmanın safında olan komitacılardan ötürü, Ermenileri göçürdü…Tamamı göçürülmemişti, göçürülenler arasında Rumlar da vardı ve bu bir katliam değildi.
Hadi “Dur-De”ciler! Katliama gerçekten karşı iseniz, dünyanın gözü önünde cereyan eden ve kanları hâlâ kurumamış olan gerçek bir katliamı kınayın: Hocalı katliamı!
Bunlardan tık çıkmaz. Onların derdi Türkiye üzerinde baskı kurup hedeflerine ulaşmak isteyenlere hizmet etmek.
1915…Osmanlı kaç cephede savaşıyor. Doğuda Ruslar birçok vilayetimizi işgal etmiş. Ermeni çeteciler onların yanında en acımasız katliamcı. Doğu şehirlerimizde öldürülen Türklerin, Müslümanların sayısını neden merak eden yok?
Onların öldürülmesi olağan işlerden değil mi?
Önce 24 Nisanda terörist Ermenilerin tutuklanması kararı çıkarılıyor… Yani 24 Nisan bir katliam tarihi değil. Bir buçuk ay sonra tehcir/göçürme…
Tehcirin bir hayli telefata yol açtığı bilinmez değil. Salgın hastalıktan ölen de var, başıbozuk saldırıları sonucu öldürülen de. Devlet savaşta, bu yüzden iç güvenliğe ayıracak fazla kuvveti yok, tehcir sırasındaki güvenlik tedbirleri yeterli olmuyor. Doğuda bilhassa bazı Kürt aşiretleri bu işte etkili oluyorlar…
Tamam tehcir yapıldı, nerelere? Urfa, Rakka ve Halep bölgesine. Osmanlı ülkesinin güvenli bölgeleri…Daha 1918’de muhtemelen Rusya’nın ihtilalden ötürü savaş dışı kalmasından, tehcir edilenlerin geri dönmesi için çalışmalar yapılıyor. 1918 Kasımında, İzzet Paşa hükümeti zamanında bu dönüşler başlatılıyor. Bu Ermeni Patriği’nin hükümete teşekkürüne yol açıyor: “Sadık tebaası hakkında merhamet ve şefkati her zaman sonsuz olan Osmanlı hükümetinin şu âdil kararına tüm vatandaşların şükran borçlu olduğuna şüphe yoktur.”
Döneceklerin yol harcamaları Harbiye Nezareti’nce karşılanıyor. Yolda yemek, sağlık işleri hallediliyor. 1920 yılına kadar 350.000 kişi dönüyor, iskân ediliyor, mallarına mülklerine sahip oluyor…
Sahi bütün Ermeni nüfusu ne kadardı?
Bir sürü abartılı rakamları bir tarafa bırakıp Osmanlı İstatistik müdürlüğünün 1914 rakamlarına bakalım: 1 milyon 221 bin. O sırada Osmanlı’nın istatistik müdürü Mehmed Behiç Bey. Ondan önceki ABD’li Mr. Robert, ondan önceki Mıgırdıç Şınabyan…
Tehcir edilenler? 438.758 kişi. Suriyedeki iskân sahasına ulaşanlar 382.148 kişi. fark: 56.610 kişi. Ne olmuş bunlara? Büyük çoğunluğu yol şartlarında hayatını kaybetmiş. 500’ü Erzurum-Erzincan arasında, 2 bin kişi Urfa-Halep yolunda Meskene’de, 2 bini Mardin civarında ve 5 binden fazlası da Dersim bölgesinde saldırılar sonucu hayatına kaybetmiş…
Osmanlı Hükümeti ihmali olanlar hakkında tahkikat açmış, yargı yoluyla cezalandırma yoluna gitmiş!
Siz hiç böyle “soykırım” gördünüz mü?
Soykırım uygulayan irade asla böyle yollara başvurmaz. Ayrıca bu soykırım neden yapılmış? Bölgeyi “Türkleştirmek” için mi? Bu bölgenin daha sonra da herhangi bir şekilde iskân edilmesi sözkonusu değil.
Bu “tehcir”in savaş tedbiri olmaktan öte maksadı yok. Var diyen delillerini bulsun gelsin! 1919’da işgalcilerin bulamadığını kim bulabilir? Artık buluş devri geçti, icad etmek lâzım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.