Üç Aylar, seçim ve ah CHP, vah Kılıçdaroğlu!
Geçen gün 3 aylar vesilesi ile, namaz kılan adaylar için bir teklifim vardı..
Bu arada; CHP’nin iktidar olabilmesi için gerekli şartlar yazının sonunda mevcut!
Bugünkü şartlarda, CHP’lilerin işi zor. Bekaroğlu, Kesici ve bir kaç kişi daha, ama korkarım onlar yakalarındaki rozetle camiye grime konusunda çok istekli olmayacaklardır..
Girmesine girerler de, beraberinde gelenler, ellerindeki parti bayrakları ile kapıda bekleyecekler.. Hani cami avlusuna cenaze törenine gelip cenaze namazını bekleyen kalabalıklar gibi.. Cemaat de bu namaz seyircilerine bakıp homurdanacağı için cami ziyareti şansları pek yok..
Bu konuda MHP, BBP ve SP’liler daha şanslı.. Zaten ötekilerin bir varlıkları yok..
BDP’lilerin durumu da CHP’lilere benziyor. Onlar alternatif cuma filan da örgütlemeye kalktılar bir ara ama toplum itibar etmedi..
Bu zaman, CHP’li laikler açısından genelde uğursuz günler..
Üç aylar zaten başlı başına bir felaket onlar için.. CHP’li fanatikler, iki kadeh atıp gelecekler siyaset meydanına, sigaradan küçücük salonlar dumanaltı olunca oruç tutanlar orada durmayacak..
3 aylarda namaz kılan sayısı daha da artar, cami cemaati de. Dini etkinlikler de tavan yapar.. Yani CHP ve diğer laikçiler dinleyecek fazla bir kalabalık bulamayacaklar..
Kamuoyu araştırmacıları bazı noktalara dikkat etmiyorlar. Mesela dindar kadın seçmeni belli zamanlarda AVM’lerde değil; cami, vakıf, dernekkapılarında bulursunuz.. Namaz saati sokakta anket yaparsanız, dindarlar camidedir ya da evinde namazdadır.. Buna dikkat etmeyen anketörlerin anket sonuçları gerçeklerle pek de örtüşmez onun için. Memurun mesai saatlerini namaz-iftar vaktine göre ayarlamaya karşı çıksanız da, anketörlerin anket saatlerini namaz ve iftar saatlerine göre ayarlamanız gerekecek. Yoksa kendinizi kandırmış olursunuz.
CHP’liler zaman olarak kendi sahalarında bu yarışa girmiyorlar.. BDP’liler de öyle. İnsanların ruh iklimi değişince korkuları, umutları da değişiyor.. Hayata bakışları, hatta biyokimyaları değişiyor..
Bazı CHP’liler inanmayacak ama, gökten rahmet yağar bu aylarda ve bu manevi yağmur insanların algılarını değiştirir. Mesela Ramazan’da şeytan bağlanır..
Bu seçim kampanyasının başlangıcı Receb ayına, yani 3 aylara denk geldi.
3 ayların ikincisi 1 Şaban, 19 Mayıs’a denk geliyor. Hadi şimdi çık işin içinden çıkabilirsen.. CHP’nin şanssızlığı işte.. 15 Mayıs’ta da İsra, bizde bilinen şekli ile Miraç gecesi var.. Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı konuşacağız..Mavi Marmara şehidlerini hatırlayacağız..
1 Haziran, seçimden hemen önce Beraat, Beraat Kandili yani. Kurtuluş, af gecesi..
CHP’liler ezanı Türkçe’ye çevirirken “Felah” kelimesini Türkçeleştirmediler. Halk, “Haydin Kurtuluşa” diye camiye çağrılmasının farklı anlamlar kazanacağını düşünmüşlerdi.. Bakarsınız “Beraat” kandili, bu seçimlerde CHP’den kurtulmak için bir “Felah”a dönüşür.. Korktukları başlarına gelir bakarsınız.. Oysa korktuklarından emin olmak için yaptıklarının tersini yapmaları gerekirdi..
CHP’nin şanssızlığı bununla da bitmiyor.. Seçimler 3 ayların ikincisinin son haftasında..
7 Haziran’da seçim var, 18 Haziran’da Ramazan başlıyor.. Anlayacağınız milletvekilleri Ramazan’ın arifesinde yemin edecek ve yeni hükümetRamazan’da kurulacak..
13 Temmuz Kadir Gecesi, 17 Temmuz Ramazan Bayramı.
Siyasi gündem 3 aylarla başlıyor, 3 ayların sonunda, Ramazanla sonuçlanıyor..
Bu uğursuzluk CHP’den mi, yoksa Kılıçdaroğlu’ndan mı kaynaklanıyor..Kılıçdaroğlu’nun “kara bahtım, kem talihim neyleyim” diye saz çalmaya başlaması gerek..
Aslında talihsizlik sizde değil, yapıp ettiklerinizde, söylediklerinizde.. Nefsinizde. Siz nefsinizde olanı değiştirmedikçe Allah da sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..
CHP’nin irtica (?!) ile imtihanı bu.. Güneş altında kalan kar gibi erimeye devam ediyorlar. Hâlâ “Biz islah edicileriz” diyorlar.. Bizlerin yanına gelince “Biz de inanıyoruz” diyorlar, meyhane arkadaşları ile başbaşa kalınca “biz onlarla dalga geçiyoruz” diyorlar.. “Biz o bozguncular, cahillerle mücadele ediyoruz” diyorlar.. Aslında asıl bozguncular kendileri ama farkında değiller..
Biliyorum, öfkeleri ağızlarından taşıyor.. Akıllarından büyük öfkeleri var, onun için de çok hata yapıyorlar.. Her biri bir başka şey söylüyor, kafaları karışık, gönülleri 40 parça, birbirilerini suçluyorlar.. Anlaşmaları da mümkün gözükmüyor.. Aslında kaçtıkları şeye doğru koşuyorlar.. Gidecekleri bir yer de yok.. Dayandıkları değerler, güçler artık bir anlam ifade etmiyor. Hayallerini kaybettiler. Gelecek tasavvurları yok. Ve bu gün paramparça oldular. Birinin kurtuluş vesilesi zannettiğini ötekisi tehdit olarak algılıyor..
Kendileri arasında bir görüş birliği olmadığı, kendi kendilerini ikna edemedikleri için, başkalarını ikna şansları, kabiliyetleri yok..
CHP’nin başına kim gelirse gelsin, yapacakları bir şey yok. Sonuçta değişen bir şey olmayacak.. Ama bunların gidecekleri bir yer de yok.. Yapıştıkları bir kulp var, onu bırakırlarsa yok olacaklarını düşünüyorlar, ona tutundukları sürece de birlikte yok olacaklar, bunu da görüyorlar..
Tutundukları oklar, biraz nostalji, biraz düne kadar sahip olduklarıimtiyazları çağrıştırdığı için ikonik ve nostaljik, eski güçlü günlerihatırlatan bir rüyayı çağrıştırıyor ve onunla avunuyorlar.. “Cumhuriyet”partisi onlar, bankaları olan solcu bir parti onlar :))!
Gelen günlerin geçen günleri aratacağının onlar da farkında aslında..Köprünün altından çok sular aktığını, 19. YY’ın savaş günlerinde, Kapitalizm, Komünizm, Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla21. YY’ı açıklamanın mümkün olmadığını kendileri de görüyor, biliyor ama bu gerçeği bir türlü kabul etmek istemiyorlar..
Oysa hatanın neresinden dönülürse orası kârdır..
Bakalım bu defa yanlış hesap sandıktan dönecek, birileri bazı gerçeklerin farkına varabilecek mi?
Bugün CHP’nin yaşadığı derin kriz konjoktürel değil genetik, yapısaldır.
Tek sorun Kılıçdaroğlu değil, kim gelse Kılıçdaroğlulaşacaktır..
CHP’nin dayandığı kavramlar, kurumlar, değerler tek tek yıkılırken CHP’nin ayakta kalması mümkün değildir.. CHP için “tarihin sonu”. Yoksa bu AK Parti – CHP kavgası değil sadece..
Yeni bir CHP için, yeni bir Tek Adam, Mustafa Kemal, yeni bir İnönü, yeni bir Bayar, yeni bir Fevzi Çakmak, yeni bir İstiklal Mahkemesi, yeni bir Takrir-i Sükûn kararnamesi, varlık vergisi, Tunceli kanunu, tek parti, açık oy gizli tasnif seçim sistemi gerek.. Ve tabi bir de, yıldırılmış, korkutulmuş, ezilmiş, sindirilmiş, savaş yorgunu, yoksul bir halk!
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.