Eş’arilik Vurgusu
Salahaddin Eyyübi tamirat ve ıslahatını yaparken ekol olarak Eş’ariliği seçmiş ve ona dayanmıştır. Ayrıca asrında sırtını iki irşat mesleğine dayamıştır. Bu Gazaliye ile Geylaniye mesleği ve ekolleridir. Onların açtığı manevi çığırda ilerlemiş ve bu şekilde tevfik-i ilahiyeye mazhar olmuştur. Bu açıdan Eş’arilik vurgusu çok önemli ve ümmet için hayatidir. Burada Eş’arilik derken Matüridiliği bir kenara itiyor değiliz. Aksine Eş’arilik ve Maturidilik Ehl-i Sünnet anlayışının iki veçhesi ve yüzüdür. Makasın iki ucudur. Burada Eş’arilik bir mezhep midir? Kesinlikle bir bidat mesleği veya meşrebi değildir. Kitap ve Sünnetin zamana yansımış, süzülmüş halidir. Ehl-i Sünnet için fırka dense bile bu maksadı aşan bir ifadededir. Ehl-i sünnetin iki mekanizması veya iki sözcü ekolü Eş’arilik ve Matüridiliktir. Ehl-i sünnet İslam’ın zamana göre, tarihin seyrine göre damıtılmış ve şekillenmiş halidir. Eş’arilik ve Matüridilik bir fırkadan ziyade bir yöntemdir. Nakli akılla savunma yöntemidir. Aklı esas almamış belki bürhan olarak ikame etmiştir. Akıl ile nakil mertebeleri konusunda Gazali’nin açılımı aydınlatıcıdır. Zamanla bu yöntem meslek-i mütekellimin (kelamcıların yöntemi) olarak anılan kurumsal akla dönüşmüştür. İbni Teymiye kurumsal aklı veya kelamcıların mesleğini bidat çığırı olarak saymıştır. Kendisi ise saf aklı tercih etmiştir. Bununla birlikte fiiliyatta o da saf aklın sınırlarını aşmıştır. Bunun dışında Sünni kesimde bir ikileme ve tarih boyunca bir çekişmeye neden olmuştur. İbni Rüşd kelamcılar yerine filozofların mesleğini benimsese bile İbni Rüşd çizgisi İbni Teymiye gibi İslam tarihi boyunca bir ikilem meydana getirmemiştir. Derkenarda kalmıştır. Çığırı fildişi kulesine hapsolmuştur.
İbni Asakir’in Beyhaki’den naklettiğine göre İmam Eş’ari dinde bir yenilik getirmemiş veya bir bidat ihdas etmemiştir. Sadece aklı devreye sokmuştur. Dinde uydurulmuş bir çığır değildir. Aksine bürhana dayalı ittiba mesleğidir. Ehl-i hadis mesleği üzerine aklın verilerini ilave etmiştir. İbni Teymiye ise bu kurumsal aklı veya telahuku efkarı (fikir örgüsünü) reddetmiştir. İbni Teymiye ayrıca felsefi nakli (kelamcıların mesleği) reddettiği gibi felsefi tasavvufu da reddetmiştir. Bu hususta İbni Teymiye tamamen reddedilmese bile tamamen de kabul edilemez de. Keşke ayrı bir çığır açmasa ve bünyede çatallaşma meydana getirmeseydi. Bununla birlikte İbni teymiye’nin ikilem meydana getiren keskin çizgisi olmuştur. İbni Teymiye kelamcıları retçi mesleğiyle birlikte Sünnilik içinde onanmaz ve iltiyam olmaz bir yara açmıştır. Kapanmaz rahneler açmıştır.
Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip neden Ezher olarak Ehl-i sünnet adına Eş’arilik mesleğini benimsedikleri sadedinde bu anlayışın veya çizginin en sofistike, kapsayıcı, dışlamayıcı ve bidattan uzak meslek olduğunu ifade etmiştir. Dinde bir bidat çığırı olmadığına dikkat çekmiştir. Sonraki asırlarda Asri saadeti temsil eden ana çizgidir. Diğer mezhepler ise skala biçiminde bidata batmış ve bidatla iç içe geçmiş anlayışları temsil etmektedirler. Bunun için de Salahaddin Eyyübi, Eş’ariliği birlik referansı olarak benimsemiş ve gevşeyen ve kırılgan hale gelen bu çizgiyi yeniden tahkim etmiştir. Ana ekseni ve fikriyatını yeniden tahkim etmek muhtaç oluğumuz bağışıklığı sağlayacak ve ümmeti manevi hastalıklara karşı güçlendirecektir.
Yemen’deki operasyonların geleceğiyle ilgili basına bilgi veren Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal Vehhabi düşüncesinin mürevvici ve yayıcısı olmadıklarını ifade etmiştir. ‘Suudi Arabistan Vehhabi düşüncesini himaye etmiyor” başlıklı habere (http://arabi21.com/story/826177 ) göre bu tarz iddiaları reddetmiştir. Bilindiği gibi Husiler ve İran, Suudi Arabistan’ı IŞİD tarzı hareketlerle ilişkilendirmeye çalışmaktadır. Esasın burada Suudi Arabistan bir yol çatındadır. İbni Teymiye toptan reddedilmese de toptan kabul edilebilir bir şahsiyet değildir. Dolayısıyla Suudi Arabistan Vehhabilikle resmi bağını kesmelidir. Bu hem kendisi hem de İslam dünyasının derin bir nefes almasına hizmet edecektir. Zira Vehhabilik çıkışlarında bazı haklı yönler olsa bile aşırı fikirlerin kuluçkası mesabesinde bir anlayışı temsil etmektedir.
Buna mukabil, On İki İmamcı Şiiler nasıl ki Husilere veya Zeydilere el ve kanca atıyorlarsa, Selefilik meselesinde de Ehl-i Sünnet dışlayıcı olmaktan sakınmalı ve mümkün mertebe iç cepheyi bütünleştirici bir yaklaşımı benimsemelidir. Fikri ve manevi ıslah hareketine de hız ve ağırlık vermelidir. Eş'arilik ve Matüridiliğin siyasi misyonu toparlayıcılıklarıdır. Bunun için Salahaddin'in birlik siyasetinin en önemli dayanağı olmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.