Camilerdeki Fetişizmler
Birincisi: Hoparlör fetişizmi ve terörüdür. Bunu kimse önlemiyor, önleyemiyor. Minarelerdeki ve cami içindeki ses düzeni bir felaket halini almıştır. Hoparlörlerin, akustik ilmine ve tekniğine aykırı şekilde avaz avaz bağırtılması korkunç ve iğrenç bir bid’attir ve mutlaka önlenmesi gerekir. İstanbul’da nice turist Sultanahmet camiinin minarelerindeki aşırı desibelli 32 hoparlör yüzünden bizimle alay etmektedir.
İkincisi: Camilerdeki klima terörü ve fetişizmidir. Yaz gelince klimalar fayrap açılmakta ve dışarıdan gelen terli vatandaşlar üşütülüp hasta edilmektedir. Gerekiyorsa klima konulsun ama mekân belli bir seviyede serinletilsin, kimse hasta edilmesin.
Üçüncüsü: Vantilatör terörü ve fetişizmidir.
Dördüncüsü: Kalorifer ve yerden ısıtma fetişizmidir.
Beşincisi: Cami altlarında veya bahçelerindeki paralı WC Men Women helaları ve bunların fazla sayıdaki çirkin reklam ve tabelalarıdır.
Altıncısı: Camilerde her cuma makbuzsuz para toplanmasıdır.
Yedincisi: Mihrabın iki tarafına ve başka yerlere asılan zevksiz, değersiz, işporta işi, çirkin, ucuz pilli saatlerdir. Medenî, sanatlı insanlar böyle uyduruk saatleri kömürlüklerine bile asmaz.
Sekizincisi: Bazı camilere, namaz kılanların secdelerine zarar verecek yumuşak kaba halıfleksler serilmesidir.
Dokuzuncusu: Bilhassa Cuma günleri vaazların, Kur’an kıraatlerinin hoparlörler vasıtasıyla dışarıya verilmesi, şehrin gürültüsü ve hoparlörlerin cızırtısı içinde içinde bunların anlaşılmamasıdır.
Onuncusu: En büyük terör, cami hizmetlerinin İslam’ın ve çağın seviyesi altında bulunmasıdır.
On birincisi: Ehliyetli, liyakatli, vazifeşinas görevlileri tenzih ederek yazıyorum; hain ve yıkıcı bir plan sonucunda nice imamlığının maaşla namaz kıldırma memurluğu haline dönüştürülmüş olmasıdır.
***
Camilerimizin ilim, irfan, kültür mektepleri olması gerekir. Halkın ve bilhassa gençlerin akın akın camilere koşmasına yol açacak planlar, programlar, hizmetler, faaliyetler yapılmalıdır.
Açık konuşuyorum: Ehl-i Sünnet İslamlığını kaldırıp onun yerine kâfirlerin istediği ucuz, sulandırılmış, içi boşaltılmış light ve ılımlı bir din getirmek isteyenler camilerin manevi temellerini dinamitlemişlerdir.
Birtakım mihraklar, camilerimizi erkek cemaatle doldurmak için hiçbir faaliyet ve davet yapmazken, gerekmediği halde kadınlarla doldurmak için çırpınmaktadır. Bundan dört beş sene kadar önce Ankara’da Hacıbayram Camii şerifinde bir Ramazan gecesi, mabede erkekler alınmamış, otobüs ve minibüslerle toplanmış kadınlar alınmıştı. Bunun manası nedir? Bin dört yüz yıllık İslam tarihinde böyle bir bid’at görülmüş müdür?
Son kırk elli yıl içinde binlerce eski tarihî camimizdeki kıymetli halı ve kilimler yok edilmiş, yerlerine anilin boyalı yaygılar serilmiştir. Bu soygunun hesabı sorulmayacak mıdır?
Yine eski camilerimizdeki on binlerce hat sanatı levhaları nereye uçup gitmiştir?
Bundan üç yıl önce, İstanbul’un bir ilçesinde bütün köy imamlarını müftülüğe toplayıp, Ramazan yaklaşıyor, camilerdeki kadınlara ait bölümlerdeki bütün kafesler, perdeler kaldırılacaktır, kaldırmayanın canını yakarım tehditlerinin manası nedir.
Yazıklar olsun! Birileri dinimizi içeriden yıkmak istiyor ve onlara karşı gerekenleri yapamıyoruz.