‘Ozonu Değil, Kıçını Kolla’
Vadi Dayf’tan beri sürekli olarak kan ve toprak kaybeden Beşşar Esat histeri ve şizofreni nöbetleri geçirmeye başladı. Vakıadan kopuk yaşıyordu iyice hayal alemine daldı. Yakınları da, devlet işlerinden bıkan Saddam ve Kaddafi gibi liderlerin son yıllarında gerçek alem yerine (non fiction) kurgu alemine (fiction) daldıklarını ve kendilerini roman yazmaya adadıklarını hatırlatıyorlar. Zebibe ve Kral Saddam Hüseyin’in kaleme aldığı roman tadındaki kitaplardan birisidir. Diğer bir kitabı da ‘Uhruç Minha Ya Mel’un/Hadi Oradan Ey Lanetli!’ adlı eseridir. Kaddafi ise Dalida tarzı sürrealist/gerçek üstü hikayeler üreten birisiydi. Oğlu Seyfülislam ise aynen Dalida taklidi resimler çiziyordu. Kaddafi ailesi Dalida’lardan oluşuyordu. Kaddafi, ölmeden evvel Aziziye Sarayının girişinde yaptığı konuşmasıyla hatırlanıyor. Bu konuşmayla birlikte birçok dalda tarihe geçse de en genişinden mizah kapısından girmiş olmalıdır! ‘Zenge zenge’ diyerekten devrimcileri, sokak sokak kovalayacağını söyleyerek tehdit etmiştir. Meğerse bu sözleri şuur altının bir yansımasıymış. Zira daha önce de sürrealist bir kitap yazmış ve adını ‘Karye karye ard ard intiharu raidu’l feda’ koymuştu. ‘Köy köy, toprak toprak ve astronotun intiharı’ anlamına geliyor! İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür öldüğü gibi de dirilirmiş. Kaddafi de yaşadığı gibi hayata veda etti. Köy köy hikayesinden sonra zenge zenge yani sokak sokak diyerekten başka boyuta geçti. Sürrealist bir biçimde yaşadı öyle de bir su tünelinin içinde kıstırıldı ve ele geçirildi. Altın tabancasıyla da öldürüldü.
Beşşar Esat ise profesyonel bir yalancı. Paranoya şizofreni belirtileri var. Şahsiyetini Yalan, kaypaklık, canilik terkibi oluşturuyor. Yalan ona su ve hava kadar gerekli. Ciğerleri oksijen solurken beyni yalan ifraz ediyor. Kaddafi gibi gerçeklerden kopuk. Yatsın kalksın İsrail’e dua etsin. İsrail’le alakalı işlevsel bir rolü olduğu için Batılılar kendisine ilişmediler ve NATO’yu devreye sokmadılar. Bizdeki -İslamcı ya da laik fark etmez- Beşşarcı softalar NATO’nun hareketsiz kalmasıyla birlikte ezberlerini unuttular, ters köşeye yattılar. NATO müdahalesinden kendisine meşruiyet üretmeye çalışıyorlardı. Heyhat! Kaddafi gibi Beşşar da sürrealist. Siyasette çivileme yapıyor. Yani siyasi meselelere tersinden dalıyor. Esat’ın yaptıklarının zıddını yaparak doğruya ulaşabilirsiniz. Kimileri, ‘ kadını dinle tersini yap’ demişler. Siyasette de ‘Esat’ı dinle, tersini yap’ kuralı, formülü geçerli. İnönü meşhur çivilemesini denizde yapardı. Esat bu yöntemi siyasete taşıdı. Nasıl olsa aynı ekolden geliyorlar. İnönü’nün haleflerinden Kılıçdaroğlu da Esat’ın Türkiye şubesi gibi çalışıyor. Seçimleri kazanması halinde Suriyeli göçmenleri sınır dışı edeceğini taahhüt ediyor. Böyle yaparak aslında bir taşla çift kuş vurmuş oluyor. Hem İran’ın hem de Esat’ın gönlünü yapıyor. Putin ile de aradaki mesafeyi azaltıyor.
Kılıçdaroğlu Esat’ı kurtarmanın derdinde. Esat ise kendini unutmuş kainatı kurtarma peşinde. Bunu nereden biliyoruz? Sana Suriye rejiminin resmi ajanı. Sana’nın yayınlamış olduğu bir haberde Esat rejiminin ozon tabakasını kurtarmak için bir plan geliştirdiğini, harekete geçtiğini yazıyor. Bu haber üzerine Suriyeli muhaliflerden Mahir Şerafeddin şöyle bir yorum döşenmiş: Ozonu değil, kıçınızı kollayın! Adam her taraftan kalbura çevrilmiş ve ülkenin her tarafı delik deşik olmuş, ozon deliğiyle uğraşıyor. Kendisini Obama veya Putin sınıfında sayıyor. Aç tavuk kendisi darı ambarında görürmüş. Ayranı yok içmeye tahterevalli ile gider gezmeye! Tahtını tacını kurtarmış gibi dünyayı kurtarmaya kalkışıyor. Adam ikinci Kaddafi. Bir farkla ki Kaddafi’de bu kadar kin yoktu. Esat batini atalarının kin birikimini İranlılarla birlikte Suriye halkının üzerine bir çırpıda boca etti. Kıçını kurtarmak için ülkeyi feda etti.
Sahi, Kaddafi’nin izinden Esat’ın roman yazma vakti henüz gelmedi mi? Zira kum saatinde zaman doluyor da!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.