Katerina’dan Putin’e Devreden Misyon
MÜSİAD bünyesinde faaliyet gösteren UTESAV’ın tertip etmiş olduğu Haliç Buluşmalarının 24’üncüsünde Kırım Tatarlarının önemli temsilcilerinden Zafer Karatay’ı dinledik. Öncesinde TRT’te gösterilen bir Kırım belgeselini izledik. Ardından Zafer Karatay bir sunum yaptı. Böylece bilgimizi ve onun ötesinde ilgimizi tazelemiş olduk. Gazeteciliğimizin ilk yıllarında ilgi alanlarımızdan birisi Türk ve Müslüman azınlıklardı. Kırım da bunların başında geliyordu. Bununla birlikte Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra bu yöndeki bilgi ve ilgimiz artacağı yerde azaldı. Kırım doğa harikası olduğu gibi aynı zamanda dünyanın en stratejik noktalarından birisi. Camp David’in karşılığı olan Yalta önemli bir konferansa da ev sahipliği yapmıştır ki, Yalta Konferansı olarak bilinir. Kırım stratejik olduğu kadar Kırım Tatarları da dünyanın en talihsiz halkları arasındadır. Rusların sıcak denizlere inme politikasının kurbanı olmuşlardır. 1783 tarihinden itibaren Ruslar Kırım’ı işgal etmişlerdir. Stalin’in tehcir kararını vermiş olduğu 1944 yılı ise Kırım tarihinde en karanlık yıllardan birisi olmuştur. Bugün İttihatçılar üzerinden Türk tarihi karalanırken veya Türk halkı sorumlu tutulurken Stalin veya Ruslar adeta yaptıklarından muaf tutulmaktadır. Yahudilerce Hitler’in 6 milyon Yahudiyi öldürdüğü iddiası sürekli canlı tutulurken Stalin’in düşman saflarından değil kendi halklarından öldürdüğü 12-20 milyon insan yok sayılıyor, nisyana terk ediliyor! Stalin tehciri geride büyük facialar ve insani dramlar bırakmıştır.
Zafer Karatay Stalin tehcirini, ‘ dünyanın unuttuğu tehcir’ olarak adlandırmaktadır. Sadece Türkler tehcir yaparsa anılır veya dünya ilgi gösterir. Veyl mağluplara denildiği gibi Katin Ormanı katliamı, Ruslar ve Stalin tarafından irtikap edilmesine rağmen o da Almanlara mal edilmiş ve Hitler’in omuzlarına yıkılmıştır. Burada da ‘vurun abalıya’ kuralı işlemiştir. Soğuk Savaşa rağmen Rusların İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları sorgulanmamıştır. 18 Mayıs 1944 yılında başlatılan tehcir sırasında Kırım halkına toparlanmak için iki saat süre ve yanlarına alacakları eşya için de 15 kilo limit ve sınır biçilir. Ahiska Türkleri ve sair benzeri milletler gibi Türk yanlısı beşinci tabur olmasından korkulan milletler Sibirya ile Özbekistan arasında dağıtılırlar. Yolda birçokları kırılır. Sağ kalanlar da gurbet gayyasında vatan hasretiyle yanıp tutuşurlar. Tehcir sırasında Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da 6 aylık bir bebektir. 14 Mayıs Tatarların milli benliğinde önemli bir yer işgal eder. Bu tarih adeta Kırımlıların Nakbası (nekbe)dır. Filistinlilerin Nekbe veya felaket günleri İsrail’in kuruluşuna denk gelir. Esasında Filistinlilerin birinci felaketi Osmanlının yıkılmasıdır. Kırımlıların birinci felaketi ise milat olarak 1783’te Rusya İmparatorluğunun, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’nın hükümlerini oldu bitti ile hiçe sayarak bölgeyi ilhak etmesi ve Tatar devletini yıkmasıyla başlamıştır. İkinci felaketleri ise Stalin tehciridir.
Zafer Karatay beye göre Kırım’ın ikinci işgali Putin döneminde başlamıştır. 2014 yılının şubat ve mart aylarında burası yeniden ilhak edilmiştir.
Bolşevik devrimin başarılı olmasından sonra Orta Asya Müslümanlarını tavlamak için komunist idare vaktiyle Kırım’ı özerk cumhuriyet yapar. Bununla birlikte akabinde tehcire imza atan Stalin burasını SSCB’ye bağlı özerk Rus cumhuriyeti ilan eder. Ukrayna asıllı olan Kruşçev ise aksine burasını Ukrayna’ya bağlar. Putin ise burasını Ukrayna’dan kopararak yeniden Rusya’ya ilhak eder. Zafer Karatay bey Kırım’ın Rusya’ya bağlanması aşamasında bir sembolizme işaret eder. Putin hiç gereği yokken ilhak kararını Kremlin Sarayında İkinci Katerina Salonunda imzalar. Bu çok sembolik bir davranıştır. Kırım, İkinci Katerina veya Büyük Katerina döneminde Çarlık Rusya’sına bağlanmıştır. İkinci defa ilhakı da Putin yapıyor ve dolayısıyla ilhakı İkinci Katerina’nın gölgesinde onun adını taşıyan bir salonda imzalıyor. Böylece tarihin izlerini takip ediyor ve tarihe kayıt düşmüş, güncellemiş oluyor. Ruslar tarihlerine ve edebiyatçılarına ve kahramanlarına çok düşkünler. Puşkin bu önemli simalardan birisidir. Moskova’da birçok alan onun hatırasını taşırken şiirlerinde Bahçesaray geçtiğinden dolayı Ruslar burasının adını Ruslaştırmaktan kaçırmışlardır. Biz reddi mirasta bulunurken Putin ister yeni Korkunç İvan isterse küçük Stalin olarak anılsın; Rus tarihini yaşatmaya çalışmaktadır. Bizim için anlamlı olmayabilir. Lakin mefhumu muhalifi bize de durumdan vazife çıkarmayı telkin ediyor. Gelecek çevre ve kökleriyle buluşanların olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.