Kırım’da Mesnevi Yasağı
Putin döneminde Kırım ikinci kez Rus işgaline uğramış ve Rusya Federasyonu’na ilhak edilmiştir. Zafer Karatay Bey’in de ifade ettiği gibi, Putin Kırım’a yönelik olarak Çeçenistan politikası uygulamıştır. Esasında bu hamle bölgeyi yakından takip edenler için dahi sürpriz olmuştur. Nitekim, Zafer Karatay Bey 21’inci yüzyılın eşiğinde Rusların böyle bir hamle yapmasını doğrusu beklemediğini ifade etmiştir. Şiddet görmelerine rağmen Kırım Tatarları İsmail Gaspıralı’dan beri özenle şiddete bulaşmaktan kaçınıyorlar. Barışçı zeminde bir mücadele yürütüyorlar.
Buna rağmen onların tarihi ve aktüel haklarını savunan insan hakları temsilcileri bile saldırılardan paylarını alıyorlar. Bunlardan birisi olan ve Moskova’da Arbat Sokağı’nda yer alan İstanbul Lokantası üzerinde oturan Rus asıllı yaşlı insan hakları aktivisti Lyudmila Alexeyeva onca yaşına bakılmadan Rus ırkçıları tarafından darp edilmiştir. İsmail Gaspıralı’dan Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu’na kadar şiddeti bir yöntem olarak reddeden Tatar liderleri şiddet yöntemini İslam prensipleriyle de bağdaştıramıyorlar.
Putin, Miloseviç’in politikalarına yönelmiş bulunuyor. Bilindiği gibi Kosova Savaşı’nın 600’üncü yıldönümünde Miloseviç kanlı ova Kosova denilen yerde bir irredentist (eski toprakları geri alma siyaseti) nitelikte bir konuşma yapmıştır. O konuşmasında bir milyon kadar Sırp’a şöyle seslenmiştir: ”Kosova Savaşı, Sırp milletinin yenilgisi mi yoksa zaferi mi?” Tarihi yenilgileri zafere dönüştürme iddiası ve sevdası yeni savaşları tetikliyor. Nitekim Miloseviç’in Kosova’da yaptığı bu konuşmadan sonra Balkanlar kan gölüne dönmüş ve 10 yıl süreli savaşlar yaşanmıştır. Bunun sonucunda Miloseviç, yaktığı ateşte dağlanmıştır. Rövanş maçları gibi bir de rövanş savaşlarını icat eden Humeyni ile Miloseviç boşu boşuna milyonları kırdırmışlardır. Miloseviç Kosova savaşını hezimet değil de bir zafer ilan eden mütalaası doğrultusunda İran tarih belliği de Çaldıran’ı zafer olarak kabul etmektedir. Humeyni de Miloseviç’ten önce 8 yıl boyunca Çaldıran’ın rövanşı için savaşmıştır.
*
K osova’daki konuşmasında Miloseviç şunları da söylemiştir: “6 yüzyıl önce Sırbistan burada Kosova'da kendini savundu. Ama aynı zamanda Avrupa'yı da savundu. Bu cephede Avrupa kültürü, dini ve bütün Avrupa toplumu savunuldu…” Miloseviç ve Humeyni kimlik savaşları yaptılar. Ivo Andriç de ‘Kosova Sırp halkının alın yazısıdır’ demiştir. Şimdi Kırım meselesinde Putin de Miloseviç’in adımlarını ve sloganlarını izlemektedir. Miloseviç gibilerinden mülhem olarak Kırım için şunları söylemektedir: Mescid-i Aksa Müslümanlar için ne kadar kutsal ilse Kırım da bizim için o kadar kutsaldır. Kırım’ın Rus esareti altına girmesinden itibaren (1783-1923) yılları arasında 1 milyon 800 bin Tatar Anadolu’ya sığınmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde Tatarlar Köstence, Varna limanları üzerinden de Kırım’dan tahliye olmuşlar ve yaklaşık 300 bin kişi bu yolla Osmanlı topraklarına ulaşmıştır. Bu süreçte Odessa yeni bir Endülüs olmuştur. Bolşevikler önce Müslümanları tavlamak için imtiyazlar vermişler ardından da hocalarını ve aydınlarını acımadan ve hunharca katletmişlerdir. Bunlardan birisi de şehit Kırım Müftüsü Numan Çelebi Cihan’dır ve Bolşevik Ruslar onu 18 Şubat 1917 tarihinde kurşuna dizerek şehit ettiler. 1920 yılında Kırım Muhtar Cumhuriyeti kuruldu. Muhtar Kırım Cumhuriyeti pilot bir bölge olarak Müslümanlar için cazibe odağı yapılmak istendi. Bu modelle birlikte Orta Asya Müslümanlarını cezp etmek istiyorlardı. 1924 yılında Lenin öldü ve yerine geçen Stalin kıyıma başladı ve 1927 yılında Kırım cumhurbaşkanını kurşuna dizdirdi. İkinci Dünya Savaşında Hitler Yahudilerin iddialarına göre 6 milyon Yahudi’yi kesmesine mukabil Stalin kendi ülkesinin halklarından 12 ile 20 milyon arasında insanı doğramıştır. 1974 yılında Kruşçev Kırım’ı Ukrayna’ya bağlamıştır.
SSCB’nin dağılmasından sonra da burası Ukrayna sınırları içinde kalmış ve 2014 yılında Putin burasını zorla ve cebren Rusya’ya ilhak etmiştir.
Tatarlar hilafetin gölgesi altında Anadolu’ya göç ederken kendi aralarında şu ifadeyi kullanırlar‘ ak topraklara göç ediyoruz!’. Tatarların gözünde daru’l İslam olan İstanbul, Osmanlı toprakları hem ak toprakları hem de hak toprakları temsil etmektedir.
Yalan şampiyonu olan Putin günümüzde Stalin’in kanlı ve yasakçı mirasını temsil ediyor. Kimileri IŞİD’in soy atası olarak Stalin’e işaret etmektedir. Putin ile IŞİD madalyonun iki yüzüdür. Zira hunharca insanları katlettiği gibi kültürel kıyım ve katliam da yapmıştır. Bu çerçevede Rusya tarafından ilhak edilmesinin ardından Kırım’da Mevlana’ya ait Mesnevi’yi bulundurmak ve okumak yasaklanmıştır. Mesnevi'nin bulunmadığı yerde IŞİD çabuk serpilir ve yayılır.
Stalin’in emrinden sonra Putin’in emri de bu doğrultudadır. Zaman zaman Risale-i Nurları yasaklayan Putin veya kafadarları Kazan’da Sahih-i Buhari, Kırım’da ise Mesnevi’yi yasak kapsamına aldılar. Korkunç Putin, Stalin’in karaltısı altında icrayı faaliyette bulunuyor. Sisi’nin Mısır’ında ortaçağdaki gibi kitaplar yakılırken Putin’in gölgesi altında da Buhari ve Mesnevi yasaklanmaktadır. Putin ile Sisi birçok ahvalde birbirine benzemektedir. Sisi Mübarek’i, Putin de Brejnev’i aratmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.