Siyasetin Asıl Meselesi: Sahicilik!
Türkiye’de siyaset vitrindeki isimler üzerinden yürüyor. Vatandaş en çok gördüğü, ekranlarda ve gazetelerde en fazla sözü geçen şahsiyetlere bakarak son kararını veriyor. Elbette herkes partilerin düşünce arka planı, siyasî yönelişi konusunda bir fikre sahip. O arkaplanı halkın diline tercüme etmek de partinin görünür kişilerinin becerisine bağlı. Yani, tüzük, program, seçim bildirgesi... Olması gerektiği için, usulen var!
Seçim yakın. Her gün, her yerde, her şey söyleniyor... Bir yüz eskimesi, sözün değerini kaybetmesi hâli ile karşı karşıyayız. Bu sıradanlaşmayı, değersizleşmeyi besleyen en önemli husus, seçim calışmalarının reklam kampanyasına dönüştürülmesi. Reklam pazarlamadır, pazarlanacak malla ilgili imaj oluşturmaktır. Bütün liderlerin böyle bir imaj pazarlaması ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz.
“Şurda şunu konuşmanız lâzım, şurda şöyle hareket etmeniz gerekir. Gülün, üzülün, ağlamaklı olun, öfkelenin, durun, yürüyün, koşun, top oynayın!...” Bu pazarlamanın istenen sonucu vermesi, pazarlananın bu etkiyi uyandırması ile ilgili...
Mesela CHP liderini çok dindar olarak pazarlamak...
Mesela MHP liderini fazla yufka yürekli olarak sunmak...
Bunların dindarlığı veya yufka yürekli olup olmadıkları önemli değil. Onlarla ilgili oluşturulacak imajın tutması kişiliklerinin ve partilerinin halkın zihnindeki karşılığı ile ilgili.
Siyasetin reklamcıların konusu olması, siyasî parti liderlerinin sahiciliklerini, sahihliklerini daha önemli hâle getirdi. Herkes her şey gibi gösterilebilir. İyi bir şarkıcı, iyi bir ressam, mükemmel bir aile reisi, harika bir dansçı, usta bir futbolcu... Bunlar ilk akla gelenler. Böyle gösterilmekle böyle olmak aynı şey değil. Bunu halkın fark edemeyeceğini mi sanıyorsunuz?
Siyasette sahicilik söz konusu olunca Menderes’ten bu yana halkın büyük rağbet gösterdiği isimler gözümüzün önünden geçiyor. Menderes’in sahiciliğinden sonra en fazla Tayyip Erdoğan’ın sahici etkisi uyandırdığını söyleyebiliriz. Somurtan Cumhuriyet idarecileri yerine, gülümseyen bir Başbakan, Menderes halkın kalbini fethetmişti. Üstelik halkın arasına giriyor, onlarla hemhal oluyor, onların hissiyatını taşıyor. Adnan Menderes seçkin bir tabakadan geliyordu. Tayyip Erdoğan halktan biri olarak, en alttan gelerek milletin gönlünü fethetti. Her an halkla beraber olabileceğini, her şart altında vatandaşlarla en sıcak diyalogları kurabileceğini gösterdi. Yaşadığı gibi olduğunu, inandığı gibi yaşadığını vatandaşlar gördü.
Ahmet Davutoğlu da bu anlamda sahici bir karakter. İyi yetişmiş bir ilim adamı. Kaderin sevkiyle siyasetin içinde buldu kendini. Şimdi bir vazife ve mes’uliyet adamı olarak partisini başarıya ulaştırmak için çabalıyor.
Buraya kadar sahicilik meselesi yok. “Yoksa icad ederiz, bu kadar da sahicilik prim yapmaz” diye mi düşünülüyor acaba?
Neden bu kanaate vardım?
Partinin pazarlamacıları Davutoğlu’na Trabzon’da futbol oynattılar...
Böyle işler Trabzon’da olur! Çünkü Trabzon futbol hastalığının tavan yaptığı ilimiz. Mizansen her taraftan akıyor.
Trabzonspor’un eskileri ile Başbakan ve etrafındakilerin maçında Davutoğlu usta bir futbolcu olarak halka takdim ediliyor. Hani bırakılsa, profesyonel ligde transfer rekoru kıracak!
Bu bana, 1960’lı yıllarda eski Millî Şef’in parti başkanı olarak her yaz İstanbul’da denize girmesi haberlerine hatırlatıyor. İsmet İnönü, tarihî mayosunu giyiyor ve denize çivileme atlıyor!
Bunun siyaseten bir değeri var mı? Galiba topluma şu söylenmek isteniyor: Paşa yaşlı ama zinde! Aynı zamanda modern ve sporcu!
Bakın Ahmet Davutoğlu’nun futbolculuk haberine.
İşte başlık: “Davutoğlu Avni Aker'de şov yaptı.” Alternatif başlık: Başbakan Avni Aker’de fırtına gibi esti.”
Ve haber: “Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Trabzonsporlu futbolcularla maç yaptı. Kırk dakika boyunca sahada kalan ve forvet mevkiinde oynayan Davutoğlu, karşılaşmada takımının 3 golünü atarak hat-trick yaparken, 1 golün de pasını verdi. İzleyicilerden sık sık alkış alan Ahmet Davutoğlu'na maçın bitiminin ardından da tezahüratlarla sevgi gösterilerinde bulunuldu. Karşılaşma sonunda her iki takım sporcuları da orta alanda toplanarak tatlı yedi.”
Başbakan’a hattirik yaptırmayı propaganda sanıyorlar!
“Hattirik de ne?” diye soran vatandaşları bu dil sefaleti gösterisini yapan sahtecilerin rağmına yazacağım: Üçleme. “Başbakan üçledi!” Neden böyle yazmadıklarını varın siz düşünün!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.