Ümitsiz Değilim Karamsarım
Müslüman Allah’tan ümit kesmez. Allah’tan ümit kesen kafir olur. Lakin insanlar ve toplum bozulduysa, realist olmak gerekir.
Bir kısım insanlar çok bozulmuştur. Toplum çok bozulmuştur. Bozulmanın, fitne ve fesadın Kur’anî, Nebevî, Şer’î kriterleri, ölçüleri vardır. Rahman’ın koyduğu sınırlar (hudud) vardır. Bendeniz bunlara göre konuşuyorum.
Tâğutun peşinden gidenlere göre durum iyi ve parlak olabilir… Decâcilenin, kezzabların, Nemrud ve Fir’avnların ehli, bir altın çağda yaşadığımızı iddia edebilir. Onların sözleri, iddiaları bendenizi bağlamaz. Ben Kur’an ne diyor, Sünnet ne diyor, Şeriat-i Garra ne diyor, İslam hikmeti ne diyor ona bakarım.
Azgınlıklar (fuhşiyyat) çağında yaşıyoruz. Büyük günah olduğu kesinlikle bildirilmiş çirkin işler açıkta, açıkça, küstahça, iftihar edilerek yapılıyor.
Sadece kadınların ve kızların durumuna bakmak bile, islamî ölçüler açısından, ne kadar bozulmuş olduğumuzu göstermeye ve ispat etmeye yeter.
Namaz direği yıkılmış, din kubbesi başımıza çökmüş ama haberimiz bile yok. Enkazın altından durum iyidir, iyiye gidiyoruz, her şey yolundadır, be adam biraz da iyi şeylerden bahsetsene diye bağıranlar var.
Efendimizin hizmetkarı, Ashabın büyüklerinden Enes radiyallahü anh hazretleri, âhir ömründe Şam’da yaşarken, İslam’dan bir namaz kaldı diye ağlarmış. Şimdi o da kalmadı.
Dini imanı para olanlara göre durum iyidir.
Ruhbanları erbab haline getirenlere göre durum iyidir.
Dinî hizmetleri hobi gibi yapanlara göre durum iyidir.
Bendeniz o birileri gibi durum iyidir, nurlu ufuklara dört nala koşuyoruz diyemiyorum.
Şeriat elden gitmiş, din iman gidiyor, Ümmet teşkilatı yok, fakir bunlara iyi diyemem.
Geçen Ramazan’dan biliyorum. Oruç tutanlar azınlıktaydı, Müslümanların çoğunluğu açıkta oruç yiyordu. Buna mı iyi diyeceğim?
Cuma ezanları okunuyor, çarşılar pazarlar dükkanlar açık, halk ticarete alışverişe devam ediyor. Bu mu iyidir?
Şeriatın elden gittiği bir İslam ülkesi iyi olmaz, kötü olur. Bunu bilmeyen cahil ve gafildir.
Birtakım yeşil başlı yaban ördekleri semalarda uçuyormuş, bu benim için ölçü değildir.
Allah’ın emirlerine, yasaklarına uyulmayan, İslam’ın hakkıyla yaşanmadığı bir İslam ülkesi batmıştır.
İslamın hükümleri vardır. Bu hükümlerin infaz edilmediği (uygulanmadığı) bir ülke iyi değil, kötüdür.
İslam’ın kendi ahlak sistemi vardır. O ahlak ayaklar altına alınmışsa, yükseliş değil alçalış vardır.
Bilenlerin, bilmeyenleri uyarmadığı, aydınlatmadığı, bilgilendirmediği, yönlendirmediği Müslüman bir ülke geleceğine ağlasın.
Lüks otomobiller, gökdelenler, AVM’ler, otoyollar, asma köprüler, havaalanları, barajlar, aşırı konfor, aşırı tüketim ile iyilik, güzellik, doğruluk olmaz.
Müslüman toplum Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha, İslam ahlakına, İslam hikmetine endeksli olmadıkça iyilikten bahs edilemez.
Eskiye göre durum az veya çok kötü olabilir. O ayrı bir konudur. Lakin iyi olamaz.
Çok yeni cami yapılmış olması ve halen nice caminin inşa halinde bulunması da tek başına iyilik ölçüsü değildir.
Müzeyyen camilerin inşa edilmesinin âhir zaman alameti olduğu, bundan 1400 yıl önce bize bildirilmiştir. O camilerde yeterli miktarda cemaat yoksa, onlar manen haraptır.
Müslümanların ahlakı bozulduysa, yalan iftira gıybet ve tecessüs yaygın ve yoğun hale geldiyse, büyük günahlar açıkta işleniyorsa toplum batmaya mahkumdur.
İslamî ölçülere göre bozuk bir Müslüman toplum kendini ıslah etmezse çökecektir.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını terk eden toplumlar batar.
Emanetler ehline verilmezse batış ve çöküş olur.
Her gün yüz bine yakın camiden hoparlörle gürül gürül ezan okunuyormuş… Bozuk bir toplum ezan okuna okuna batar.