Mehmed Âkif’in Sesi…
Basına böyle yansıdı: “Mehmet Âkif’in sesi bulundu…”
Bu gerçekten “haber”dir! Mehmed Âkif gibi mühim bir şahsiyetin, vefatının üzerinden 78 yıl geçmiş büyük şairimizin kayıt teknolojisinin gelişmediği bir dönemde sesinin kayda geçirilmiş olması ve bugüne ulaşması kitleleri ilgilendirir.
Tabiî bu haberi bu niyetle okuyanlar hüsrana uğradılar: Ortada bulunan ve dinlenebilecek olan bir şey yoktu!
Haberin internetteki yansımalarını ararken, “Mehmed Âkif’in sesinden Çanakkale şehidlerine” veya “Mehmed Âkif’in sesinden İstiklâl Marşı” gibi başlıklarla karşılaşmayalım mı?
Bu sanal âlem acayip! Orada her şeyi kolaylıkla bulabilirsiniz, gerçeği ise çok zor!
Tıklayınca görüyorsunuz ki, bir Mehmed Âkif resminin dudakları kıpırdıyor ve bir ses Çanakkale Şehidlerine şiirini okuyor! Bu da “Mehmed Âkif’in sesinden Çanakkale Şehidlerine şiiri” oluyor.
Haber de böylesine bir yanıltmaca. İşin aslı: Mehmed Âkif’in torunu Selma Argun hanımefendi, Ankara’da bir sendikada konuşma yapmış.
Dedesinin Almanya’nın Berlin şehrinde bulunan Hintli Müslümanlara verdiği vaazların ses kayıtlarının bulunduğunu, bunları anlamayacağını ama sesini duymak istediğini söylemiş. Selma Hanım “Berlin’de 1915 yılında dedesi Mehmet Âkif Ersoy’un Hintli Müslümanlara verdiği vaazların kayıtlarına ulaşıldığını belirterek, İkinci Wilhelm tarafından Almanya’da Hintli Müslümanlara vaaz vermesi için çağrılmış. Hintli Müslümanlara halifelerine karşı savaştıklarını anlatmış. Ben onun ne dediğini anlamayacağım ama sesini duymak istiyorum” demiş…
Hanımefendinin hissiyatı anlaşılır elbette. Ya söylediklerinin gerçekliği? Bunu doğrudan anlatmaktansa, işin erbabının verdiği bilgileri aktarmak gerekir. Çünkü günümüzde Mehmed Âkif bilgisi torunlarını aşan bir kapsama sahip. Ailenin üçüncü dördüncü kuşak mensupları dedeleriyle ilgili ailevi bilgilere kısmen sahip olabilir, fakat onun hayatının çeşitli safhalarının bilgisi uzun zamandır araştırmacıların, ilim adamlarının konusudur. Bu konuda ciddi bir birikim de ortaya konulmuştur.
Elbette bu konuyla ilgili münferit çalışmalar var. Fakat Türkiye Yazarlar Birliği’nin Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezi ilki 2006 yılı sonunda, merhum şairimizin vefat yıldönümüne yakın günlerde olmak üzere beş yıl üst üste bilgi şölenleri/sempozyumlar düzenledi. Üç yıl ara verildikten sonra, 2013’te Âkif’in Mısır’da yayınlanan son eseri Gölgeler’in 80. yılı dolayısıyla 6. bilgi şöleni yapıldı. 2014 sonunda iki bilgi şöleni birden gerçekleştirildi: “Mehmed Akif 100 yıl sonra Berlin’de” ve Âsım kitabının 90. yılı dolayısıyla “Mehmed Âkif Âsım ve Gençlik” bilgi şöleni.
Bu bilgi şölenlerinin tamamı 8 cilt halinde yayınlandı. Bu ne anlama geliyor: yaklaşık 2500 sayfalık bir külliyat. 300 civarında ilim ve fikir adamının Mehmet Akif’le ilgili çalışmalarının mahsulü 300’den fazla bildiri….
Hanımefendi’nin sözkonusu ettiği Mehmed Âkif’in Berlin günleri görüldüğü gibi kitaplık bir araştırmanın konusu. Bu kitapta, bilhassa mahallinde çalışma yapan Kadir Kon, Nazım Elmas, Hüseyin Taş, Mustafa Gencer, Kadir Akkaya ve Fazıl Gökçek gibi ilim adamları İstiklâl Marşı şairinin Berlin günlerini aydınlatıyorlar. Mehmed Âkif Berlin’e, Fransa, İngiltere ve Rusya ordularında cephenin ön saflarına sürülmüş ve Almanlara esir düşmüş Müslümanları aydınlatmak maksadıyla çağrılan şahsiyetlerdin biridir. Burada vaaz etmemiş, bir kısmı Türkçe bilen (Tatar, Türkmen) dindaşlarını aydınlatmıştır. Hilâl esir kampında tutulan Müslüman esirler için Cihad isimli dergi çıkarılmıştır. Bu arada bazı ses kayıtlarından da bahsedilmekteyse de, Mehmed Âkif’in ses kaydının olduğuna dair bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Mehmet Âkif Araştırmaları Merkezi, son iki yıldır Gölgeler ve Âsım kitaplarının orijinal Osmanlıca ve Latin harfli baskılarını bir arada çıkarmış, Berlin Hatıraları şiirini de Almanca tercümesi ile birlikte yayınlamıştır.
Esas olan konuyu dedikodu seviyesinden çıkarmaktır. Mehmed Âkif muhabbeti taşıyan kurumların böyle ciddi çalışmalara destek vermesi beklenir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.