Dünya işleri kafanızı karıştırmış
AYET-İ KERİME
“Kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir. (Nur, 24 / 52)
HADİS-İ ŞERİF
“Kim bir ayıp görür ve onu örterse, diri diri gömülmüş bir kızı ihya etmiş gibi olur.” (Ebû Dâvud, Edeb 45)
Müslümanlar İslam’ı maksat olmaktan çıkartmış, kendilerini dünya hayatına kaptırmış durumdalar. İnsanlar gaflet içinde. İslam âleminin yangın yerine dönmesinin sebebi de Müslümanların bu halidir. Mevla dost tokadı vurarak ihtar ediyor.
Dünya işleri sizin kafanızı karıştırmış. İlimle uğraşacak haliniz, vaktiniz pek kalmamış. Ümmetimiz ve milletimiz açısından bu üzücü bir durumdur. Hakikaten insanlar gaflet içerisinde. Ömürler bereketsiz. Rızıklar bereketsiz.
Vakitler bereketsiz. Biz dahi vakit bakımından eski bulduğumuz bolluğu, bereketi bulamıyoruz. Bu kıyamet alametlerindendir. Nefsimizin şerrindendir. Bu bereketsizlik, bu vakitsizlik, bu hayırsızlık herkeste aynı mıdır yoksa sadece ben de mi vardır bilmiyorum.
NEFES ALDIRMAMASI LAZIM
Kur’an’da “Hem size isabet eden herhangi bir musibet, işte kendi ellerinizin işlediği (o günahlar)yüzündendir; bununla beraber (Allah) birçoğunu affeder.”
(Şûrâ-30) buyruluyor. Allah her günahınızın cezasını peşin verse size nefes aldırmaması gerekir. O kadar çok suçunuz var. Ama lütfediyor, kerem ediyor ve çoğunu affediyor.
Yine de size vurdurdukları musibetler yüzünden bu kadar hayırsızlık, bereketsizlik, hastalık, bela, musibet, dert, keder, fakirlik, zelillik, hakirlik…
Adına ne dersen de İslam âleminde ve Müslüman ümmetinde bunlar çok zuhur etmiş durumdadır.
Çünkü biz ancak ahirete yönelirsek Mevla bizi abat eder.
MEVLA DOST TOKADI VURUYOR
Dünya bizim yükseleceğimiz, zevk edeceğimiz, keyiflerimizi tatmin edeceğimiz bir yer değil. Dünya zaten bunlara yeterli değil, bunun için de yaratılmadı. Dünya bir güzergâh, geliş-geçiş köprüsü gibi yaratılmıştır. Ama tabi insanlar hele ki Müslümanlar ahirete inandıkları halde “Ben öldüğüm zaman kabirde ne cevap vereceğim? Mevla’nın huzurunda nasıl hesap vereceğim?” diye düşünmüyorsa, bunları bilmesine rağmen dünya maksat haline gelmişse, Mevla’nın rızası ihmal edilmiş demektir.
Bütün derdin burada yazlığın, kışlığın, evin, barkın, araban olsun, düzenin kurulsun gibi şeylerse ve bu bir insan için yeterli görülmüşse tabi ki Mevla uyarmak için dost tokadı vurur.
İSLAM ÂLEMİ GAFİL KALMIŞ
Dost tokadı kâfirlere gelmez. Buradan birçok sorunun cevabı çıkar.
Niye Amerika’ya bir şey olmuyor, niye Fransa’ya bir şey olmuyor, niye Avrupa Birliği rahat, niye Rusya’nın ekonomisi çökmüyor, niye Müslümanlar harp içinde, Yemen’den Irak’a kadar her yer iç savaş, dış savaş, İslam âlemi yangın yerine dönmüş yanıyor.
Bunu soruyorsanız bana söylediğim lafları düşündüğünüzde cevabı bulursunuz. Çünkü İslam âlemi cahil bırakılmış, gafil kalmış, İslam’ı maksat olmaktan çıkartmış.
Sembolik hale getirmiş. Üç, beş kandil, bir ramazan, kurban bu kadar. Sembollerle olmaz bu iş.
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim receb, şabân ve ramazanda öğlen ikindi arası: ‘Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, Hayy ve Kayyûm olan O büyük Allâh-u Teâlâ’dan mağfiret talep ederim.
Kendisi hakkında ne bir zarara, ne bir faydaya, ne ölüme, ne de yaşamaya ve ne de dirilmeye mâlik olmayan, (günahlar işleyerek) kendisine zulmetmiş bir kulun tevbesiyle O’na tevbe ederim’ derse, Allâh-u Teâlâ (o kişinin sevab ve günahlarını yazmakla görevli) iki meleğe: ‘Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alâkalı yazıları yakın!’ diye vahyeder.” (Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/140)
BANA ÖĞRET
Nevf el-Bikâlî (Radıyallâhu Anh)dan nakledildiğine göre; istiğfârın birçok sîğası varsa da Ali ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen şu istiğfâr pek büyüktür. Bir ârâbî, Ali (Radıyallâhu Anh)a gelerek, karşılaştığı zorluklardan, maddî sıkıntıdan ve çoluk çocuğunun kalabalık oluşundan şikâyette bulununca, o kendisine: “İstiğfâra devam et” buyurdu. Adam bir zaman sonra tekrar gelerek çok istiğfâr ettiğini fakat halinde bir düzelme görmediğini arz edince, ona: “Her halde sen istiğfârı güzel yapamıyorsun” dedi.
O kişi: “O zaman sen bana öğret” deyince, buyurdu ki: “Niyetini güzel yap, Rabbine itaat et ve şöyle söyle:
AFF-I MAĞFİRET İSTİYORUM
‘Ey Allâh! Şüphesiz ki ben, Senin verdiğin afiyetle bedenimin işlemeye kuvvet kazandığı, üstün nîmetinle gücümün eriştiği, bol verdiğin rızkınla elimin uzandığı her günahımdan, Senden korksam da cezâmı geciktirmene güvenerek veya hilmine yaslanarak ya da cömertçe affına îtimat ederek işlemiş olduğum her günahtan mağfiret diliyorum.
Ey Allâh! Gerçekten ben kendisinde emânetime hâinlik ettiğim ya da kendime eksik bıraktığım veya nefsim için savurganlıkta bulunduğum yâhut şehvetimi tercih ettiğim veya başkası için uğraştığım ya da bana uyanı azdırıp düşürdüğüm yâhut hilekârlıkla üstün geldiğim her günahtan ötürü aff-ı mağfiret istiyorum.
Hani Sen benim bu günahlarımı istemezken, ben Sana karşı ey Mevlâm hîle yaparmışcasına davranmıştım da, Sen ezelî ilminde benim ne yolu seçeceğimi bildiğinden beni o işlerden engellememiştin.
EY ACIYANLARIN EN ACIYICISI
Fakat beni zorla günahlara sokmayıp acele etmeyerek beklemiştin ve bana zerre kadar bile zulmetmemiştin!
Ey acıyanların en acıyıcısı! Ey darlığımda sahibim! Ey yanlızlığımda enîsim! Ey nîmetimin koruyucusu! Ey belâmın savuşturucusu!
Ey gözyaşıma acıyan! Ey güvenilir dayanağım! Ey en yakın kurtarıcım! Ey şefkatli Mevlâm! Ey Beyt-i Atîk’in Rabbi! Beni darlıklarımdan geniş yola çıkar, tarafından beni en yakın zamanda güvenle feraha çıkar, her zorluk ve darlığı benden aç, gücüm yeten ve yetmeyen her şeye kâfi gel.
MUSİBETİ GİDER
Her türlü gam ve kederi benden uzaklaştır. Her üzüntü ve dertten beni halâs et! Ey sıkıntıları açan! Ey gamları keşfeden! Ey yağmuru indiren! Ey darda kalmışın duasını kabul eden! Ey dünya ve âhiretin Rahman ve Rahîmi!
Yaratıklarından seçtiğin Muhammed’e ve âk-pâk olan Ehl-i Beyt’ine salât eyle! Ey bütün zarar ve belâları açan! Ey tüm gizli ve kapalıları bilen! Ey merhametlilerin en çok acıyanı! Göğsümü darlatan, sabrımı tüketen, çaremi azaltan ve kuvvetimi zaafa uğratan her musîbeti benden gider!
TÜM SIKINTILAR KALKTI
İşlerimi Allâh-u Teâlâ’ya ısmarlıyorum. Şühhesiz ki Allâh-u Teâlâ kulları hakkıyla görendir. Muvaffakıyetim ancak Allâh-u Teâlâ’nın yardımıyladır.
Ancak O’na güvendim. O, büyük Arş’ın Rabbidir’ Âmîn! Bu tavsiye ile amel eden zat dedi ki: “Ben bu istiğfarları birkaç defa yaptığım anda Allâh-u Teâlâ benden bütün dertleri ve sıkıntıları kaldırdı, rızkımı bollaştırdı ve tüm mihnetleri giderdi. (Habîb Aydarûs, ‛Ikdü’l-yevâkîti’l-cevheriyye, 1/95-96; Seyyid Mâlikî, Mâzâ fî şa‛bân, sh:63-65)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.